ÜNİVERSİTE GİRİŞ SINAVLARI VE KAZANCI LİSESİ
Taşeli (Ermenek) yerel gazeteleri ve internet sitelerinde yayınlanan haberlerden, bu yıl yapılan Üniversite giriş sınavlarının sonuçlarına göre, lise ve dengi okullarından kimlerin fakülte ve yüksek okullara kayıt yaptırma hakkını kazandıklarını öğreniyoruz. Öğrencilerin isimlerinin ve kazanmış oldukları üniversite ve fakültesinin sıralandığı listelere göre, Ermenek Lisesinden 30 öğrenci, Ermenek Hasan Kalan Lisesinden 23 öğrenci, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi başta olmak üzere, ülke çapındaki üniversitelerden değişik fakülteleri kazanmış görünüyorlar.
Bu listelere bakmaya başladığımızda, doğal olarak, sıranın Kazancı Lisesine gelmesi ve çok sayıda öğrencinin yüksek puanlarla önemli fakültelere girmiş olduğunu görmek arzusuna kapılıyoruz. Bu duygularla incelediğimiz listenin sonlarında, nihayet “Kazancı Lisesi” başlığını görüyoruz. Fakat, listede, okulumuzu bitiren Kazancılı gençlerde sadece bir kişinin (G. TOP) adının olduğunu, bu öğrencimizin de Çukurova Üniversitesi Seramik bölümüne gireceğini görünce büyük bir üzüntüye kapılıyoruz. Geçmiş yılların da aynı başarısız seviyelerle geçilmiş olduğunu bildiğimizden, bu başarısız sürecin önümüzdeki dönemde de devam edeceği endişesi içimizi yakıyor.
Kazancı eğitim kurumlarında son 10-15 yıldan beri yürütülen eğitim döneminin, eğitim kalitesi yönünden “kaybedilmiş yıllar” olduğu hususunda bir çok kişi ve uzman aynı fikirlere sahip olmaları ve devamlı dile getirmelerine rağmen bir iyileştirme sağlanamamış olması üzücü bir durumdur. Bu başarısızlık ve yüksek okullara veya yatılı meslek okullarına girilememesinin neticesi olarak, önümüzdeki zaman diliminde, devlet kurumları, kuruluşları ve dairelerde Kazancılı bir kişi görmek mümkün olmayacaktır. Elbette, dışarıda yaşamakta olan ailelerin çocukları eğitimlerini de dışarıda yaptıklarından başarılı olarak iyi eğitim kurumlarına gidebilenler olacaktır. Fakat, Kazancı merkezinde yaşayan gençlerimiz için umut verici gelişmeler ve sonuçlar görmeyi beklemeye devam edecek gibiyiz.
Eğitim faaliyeti çok boyutlu, masraflı, zaman ve emek isteyen bir faaliyettir. Eğitimin tanımı yapılırken “ eğitim, insana yapılan bir yatırımdır, bu nedenle, eğitimin kalitesinden ödün verilemez” ilkesi mutlaka dile getirilir. Eğitilmiş bir topluma sahip olmak için iki kuşak önceden eğitime başlanmalıdır, özdeyişi de önemlidir. Bu sözün anlamı, bu dönem eğitimsiz bir topluma dönüşüyorsak, bunun etkileri iki kuşak boyunca hissedilecek, demektir. Eğitimde başarısızlık nedenleri de çok boyutludur. Öğrenci velilerinin eğitim sürecini, çocuklarının durumunu, gelişmelerini yakından takip etmeleri ve sürece katkı yapmaları gerekir. Fakat, baba, çocukları yattıktan sonra kahveden evine gelebiliyor ve sabahları, çocuklar okula gittikten sonra yataktan kalkabiliyorsa, yani, çocuklarıyla bir dakikayı bile paylaşmıyorsa, veli toplantılarına katılmıyor ve öğretmenle görüşmüyorsa, yıl sonunda çocuğunun başarı derecesinin yüksekm olmasını beklemek hakkına da sahip değildir. Kızı doktor olan yaşlı bir bayan komşumuz, çocuklarının öğrencilik yıllarında katlandığı fedakarlıkları anlatırken, “çocuklarım ders çalışırken uykuları gelmesin diye sonuna kadar yanlarında oturur, akılları karışmasın diye günlerce televizyon ve radyo açmaz, zamanları harcanmasın diye çekirdekleri kabuklarında çıkarır önlerine koyar, sabahları erkenden kalkar ve her ihtiyaçlarını karşılayarak okula gitmelerini sağlardım, diye anlatırdı. Bu fedakar bayanın bir kızı doktor, bir kızı öğretmen, bir kızı maliyeci, oğlu da kimya mühendisidir. Kısacası, hiçbir eğitim, sonuç veya başarı kolaylıkla ve tek başına gerçekleşmez.
Uzun yıllardan beri, başarılı olan Kazancılı gençlerin eğitimlerine katkı sağlanması için “ Kazancı Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği “ adıyla bir kurum kurulmasını ve toplanacak yardımların üniversiteler ile yatılı okulları kazanan öğrencilere maddi destek sağlanmasını teklif ediyoruz. Fakat, bu güne kadar bu konuda bir ilerleme sağlanamadı. Her eğitim dönemi başında, burs veren dernek ve vakıflar ile hayırsever insanlara başvurmanın yanında bizimde bir derneğimizin olması gerekmez mi? Eğitim her şeyin temeli ve belirleyici unsurudur. Eğitim olmadan kültür olmaz, kültürü olmayan bir topluluk Millet olmaz ve varlığını sürdüremez. Ülke genelinde eğitim kalitesinin sürekli olarak düşmesi sonunda kültür ve sanat başta olmak üzere, bilgisiz ve kural tanımaz bir topluma dönüşmekteyiz. Unutmayalım ki, geleceğin ileri toplumları “Bilgi Toplumu” olmalarıyla anılacaklardır. Eğitimli bir toplum olmak dileğiyle…
Av. Naci SÖZEN , 28 Ağustos 2010
Bu haber 2520 defa okunmuştur.