| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
ÇANAKKALE ZAFERİ VE 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ KUTLANIYOR![]() 17 Mart 2013, 10:21 ÇANAKKALE ZAFERİ KUTLANIYOR Türk Askerinin “ DESTAN “ yazdığı, Çanakkale Zaferi, 98. yıldönümünde, “18 Mart Şehitler Günü” olarak kutlanıyor. Çanakkale şehitleri, bedenlerini mermilere siper ederek canlarını verirken, bir mensubu oldukları Türk Milleti’nin, tarihin her döneminde kutsal saydığı “ VATAN, BAYRAK, MİLLET, DEVLET VE BAĞIMSIZLIK “ gibi değerleri yok etmek için, ittifak halinde saldırıya geçmiş olan yedi düvele karşı savaştılar. Bu savaş, Türk Askeri’ne “ savaşmanın değil, ölmenin emredildiği “ bir mücadele olup, sadece, bu özelliği ile bile, dünyada başka bir örneğine rastlanılamayacak bir savaş olarak bilinir. Bu savaş sırasında, çatışma alanlarına metre kareye 5000 mermi düşmüştür. Türk Askeri, kayda geçen rakamlara göre 87 000 şehit vermiştir. Seferberlik ilanı ile başlayan ve savaş sonrası gazilerin evlerine dönüş yolunda verdikleri kayıpları da kapsayacak şekilde hesaplama yapıldığında, bu savaş sürecindeki insan kaybımızın yaklaşık 240 000 kişi olduğunu söyleyen bilim adamları da vardır. Çanakkale siperlerinde, ön saflarda olan Yahya Çavuş ve emrindeki tüm askerleri, Atatürk (o zamanlar Mustafa Kemal)’den aldıkları “ size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum “ şeklindeki emri uygulamışlar ve topluca şehit olmuşlardır. Ünlü Seyit Onbaşı ise, bir orman köyünde ormancılığı bırakarak cepheye koşmuş bir asker olarak, top vinçlerinin isabet alması nedeniyle, 170- Çanakkale Savaşını başlatan müttefikler, başta, İngiltere olmak üzere, bir çok Avrupa ülkesi, Avusturalya, Yenizelenda, Anzaklar, Gurkalar dahil, birlikte saldırıyorlardı. Bu insanların bir çoğu, kırlardan ve ormanlardan toplanarak sefere çıkarılmış vahşi yaratıklardı. Hedefleri, Osmanlı Devletinin başkenti İstanbul’u işgal etmek ve devlete son vermek, Anadolu’yu aralarında paylaşmaktı. Bu azgın ordular Çanakkale’ye neden geldiler, Kendi ülkelerinden on binlerce mil uzaklardaki Çanakkale’de ne arıyorlardı, bu diyarlarda işleri neydi? Şimdilerde, bu sorular hiç sorulmuyor, sorulamıyor. Savaş alanlarında her yıl yapılmakta olan ortak anma törenlerinde, bu saldırgan yabancıların torunları hep ön saflardalar. Halbuki, Ulu Önder Atatürk liderliğinde kurulmuş olan Cumhuriyetin ilk yıllarında, Ankara’da bir balo tertiplenmiştir. Yabancı misyon temsilcileri de balodadırlar. İngiltere askeri ateşesi olan bir yüzbaşı, baştan itibaren sinirli bir yüz ifadesiyle sürekli Atatürk’ü izlemektedir. Bir ara bu bakışlarının nedeni sorulduğunda “ benim dedem Çanakkale’de öldü, o savaşın komutanı da Atatürk idi “ dermiştir. Bu sözü duyan Atatürk “ o yüzbaşıya sorun bakalım, dedesinin Çanakkale’de işi neymiş? “ karşı sorusunu sormuştur.
Çanakkale’de savaşan askerlerimizin yemeklerinde neler vardı? Arşivlerden derlenerek listelenen zamanın er yemek tabelası, günümüz birliklerinin yemek tabelası ile birlikte gazinoların duvarlarında sergilenmektedir. Bu listeye bir göz atalım.
Yemek Listesi tarihi : Çanakkale, 43. Piyade Alayı Yemek Listesi :
- 15 Haziran 1917 günü . Sabah : üzüm hoşafı . Öğlen : yok . Akşam : yağlı buğday çorbası ve yarım ekmek. - 18 Haziran 1917 günü . Sabah : yok . Öğlen : yok . Akşam : üzüm hoşafı ve yarım ekmek. - 26 Haziran 1917 günü . Sabah : yok . Öğlen : yok . Akşam : üzüm hoşafı ve yarım ekmek - 08 Ağustos 1917 günü . Sabah : yarım ekmek . Öğlen : yok . Akşam : üzüm hoşafı ve yarım ekmek… Kurtuluş Savaşı sırasında, erlere, sabah kahvaltısında verilecek olan siyah zeytin sayısının 3 veya 5 adet olması konusunda şiddetli tartışmalar yapıldığı da bilinen bir vakıadır. Bu konuya değinen bir tarihçi, mücadelenin tam olarak anlaşılabilmesi için, o zamanların meclis tutanaklarının incelenerek yayınlanması gerektiğini söylemektedir. Çanakkale Zaferi sonrası, yöremizde yaşanmış olan bir olaydan da bahsetmem gerekiyor. Sarıvadi köyünden ve Eski Rektörlerimizden, değerli bilim adamı Prof. Dr. Mümin KÖKSOY’un eserlerinden öğrendiğime göre, Çanakkale Zaferi tüm Milletimizi sevince boğmuş ve yayınlanan bir emirle, zaferimizin şehirlerden köylere kadar her yerde kutlanması ve kutlamaların nasıl yapıldığı bir raporla bağlı mutasarrıflıklara (Sancak Merkezleri) bildirilmesi istenmiştir. Bu zafer, Sarıvadi köyünde de coşku ile kutlanmış ve kutlamaların nasıl yapıldığı, köyün genç bilim adamı merhum Nuri Efendi tarafından, şiirsel bir anlatım ve manzum manileri kapsayan bir mektup şeklinde bağlı bulunulan Silifke Mutasarrıflığına gönderilmiştir. Bu duygu dolu şiirler ve anlatımları okuyan Mutasarrıf, çok beğenmiş ve Nuri Bey’e özel bir teşekkür mektubu yazmış, zarfın üzerine “ Zata Mahsus “ yani Kişiye Özel damgası vurarak, iki jandarma ile Mut-Ermenek üzerinde Sarıvadi köyüne göndermiştir. Jandarmalar köye bir öğlen vakti gelmişler ve muhtar Hacı Mümin Efendi’den Nuri Efendiyi bulmasını istemişler. Nuri Efendi, o gün yaylaya keklik avına gitmiştir. Durumu bilen muhtar, jandarmalara “ Nuri ava gitmiş, bulamayız, ben hem muhtar, hem köyün ağası hem de Nuri’nin babasıyım, mektubu bana verin, sizi bekletmeyelim “ der. Jandarmalar ise “mektup zata mahsus, zatın kendisi mutlaka bulunmalı, onu bulun “ diye çıkışır. Herkes mektubun içinde ne olduğu konusunda heyecanlanır. Yaylaya adamlar salınır ve Nuri bulunup köye getirilir. Mektup imza karşılığı sahibine teslim edilir ve heyecanla açılır. Köylü merak içinde sonucu beklemektedir. Mektup okunduğunda, Mutasarrıf’ın Nuri Efendi için yazdığı methiyeler duyulunca herkes mutluluk gözyaşlarına ve sevince boğulur. Millet olarak, sürekli tekrarladığımız “Şehitler Ölmez” sözü elbette bir anlam taşımaktadır. Şehitler ölmez, fakat , unutmayalım ki, “ şehitler, ancak unutulurlarsa ölürler” sözü de anlamı olan ve bizlere sorumluluklar yükleyen bir başka deyiştir. Anadolu topraklarını VATAN yapmak için Malazgirt Savaşında şehit düşen Alpaslan ve kahraman askerlerinden başlayarak, Sarıkamış Harekatı, Filistin Cephesi, Balkan Savaşı, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Kore Savaşı, Kıbrıs harekatı, Bölücü Terör mücadelesi başta olmak üzere, tarihimizde yer alan tüm savaşlarda şehit olan kahramanlar ve Milletimizi hedef alarak işlenen terör cinayetlerine kurban giden görev şehitlerimiz için ne kadar şükran duyguları beslesek de az kalacaktır. Bu anlamlı günü kutlarken, şehitlerin adını taşıyan Sincan sokaklardaki tabelaların bir gecede değiştirilip, yerine, Türkçe olmayan kelimelerin yazıldığı tabelaların asıldığı günleri unutmayalım. Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü’nü kutlarken, Türk Vatanı’nın bölünmezliği, Devletimizin varlığı, Milletimizin birliği ve bağımsızlığımızın korunması için emek harcayanları, çaba gösterenleri, bu uğurda şehit olanları ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anarken, hepsine “ KAHRAMANLAR “ diye sesleniyoruz. Milletimiz, Vatanımız, Bağımsızlığımız, Bayrağımız ve Cumhuriyetimiz uğruna en değerli ve kutsal varlıkları olan canlarını, bedenlerini feda eden aziz şehitlerimizi sonsuz rahmet ve şükran duygularımızla anıyoruz. Şehitler, ancak, UNUTULURLARSA ölürler……. Derleyen : Av. Naci SÖZEN, ANKARA EKLERİ : Aziz şehitlerimize ve gazilerimize ait resimler….
Bu haber 1794 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |