Kazancı Haber (.Bir haberden daha fazlası.)
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORUM

EN ÇOK OKUNANLAR

ANKET

Alanya İl olursa Kazancı bağlansın mı




Tüm Anketler

ULU ÖNDERİMİZ ATATÜRK’Ü 83. VEFAT YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ

Naci Sözen

09 Kasım 2021, 23:44

Naci Sözen

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09.05’te, İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu. Bu vefat, ATATÜRK’ün sadece hayata vedası değil, aynı zamanda, çok sevdiği Milletine, Devletine, Cumhuriyete ve Vatanına veda etmesiydi. Türk Milleti’ni yasa boğan bu vefat, bir çok ülkedeki sevenlerini ve hayranlarını da çok üzmüştü. Kurtuluş Savaşı Başkomutanı, Vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, çağdaş medeniyetlerin üzerine çıkma ülküsünün öncüsü, eşiz bir lider ve Komutan, çağdaş bir devlet adamı, barışsever, milliyetçi, dil, tarih ve kültür ile yaşamda akıl ve ilmin ışığını işaret eden, diplomat, siyasetçi, araştırmacı, hatip ve düşünce adamı, insanımızı ümmet olgusundan ulus gerçeğine taşımış, onurlu ve eşit yurttaşlar olmamızı sağlamış olan Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, 10 Kasım 2021 günü, 83. ölüm yıldönümünde, sevgi, saygı ve özlemle, sonsuz rahmet ve şükran duygularımızla anıyoruz. Fakat, bu başarılarının önemini, ilke ve devrimlerini, gösterdiği hedefleri, hayat felsefesini, yaşantısını, fikirlerini ve bu ilkelerin evrenselliği ve güncelliği konularını tam olarak anlayabildik mi ? insanımıza, diğer toplumlara ve gençlerimize anlatabildik mi?, anma törenlerinde mutlu muyuz ? sorularına olumlu cevaplar vermiyoruz. Bu anma törenlerini, “Ne Mutlu Türküm Diyene” levhasının kaldırıldığı, Atatürk büstünün kaldırıldığı ve heykellerine saldırıldığı, meczupların “Türküm, ama, Türklüğümden hayır görmedim” şeklinde açıklamalar yaptığı, gol kıralı vekilimizin “Türk değilim, Arnavut’um” dediği, T.C rumuzlarının her yerden atıldığı, kurucusu olduğu Diyanet tarafından, camilerde okunan hutbelerden “Atatürk ve silah arkadaşları “ ibaresinin çıkartıldığı, bir çok hakaret ve iftiralara maruz bırakıldığı, öğrenci andının okutulmadığı, devlet madalyasından Atatürk görüntüsünün iptal edildiği günlerde yapıyor olmamız nedeniyle mutlu olmamız mümkün değildir. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün naaşı önce, İstanbul’dan Ankara’ya nakledilmiş ve Etnoğrafya Müzesine defnedilmiş olup, 10 Kasım 1953 günü Anıtkabir Müzesi’ne nakledilmiştir. Bu nakil törenine arkadaşlarıyla birlikte seçilerek katılan Ankara Koleji öğrencisi Mehmet Arif DEMİRER’in anılarına göre, tören için seçilen insanlar 07 Kasım 1953 günü tören provası için Anıtkabir’de toplanmışlar ve 3 saat süren bir çalışma yapılmıştır. Nihayet, tören günü Atatürk’ün naaşı Harp Okulu öğrencilerinin omuzlarında yola çıkarılmış, devlet erkanı da arkasında olmak üzere yürüyerek Anıtkabir Aslanlı yoldan geçilerek meydana gelinmiştir. Zamanın Cumhurbaşkanı merhum Celal BAYAR tarafından, göz yaşlarıyla, bir konuşma yapılmıştır. Tören tanığı DEMİRER, nakil ve defin törenine tüm Ankaralılar ve yurdun her köşesinden gelen yaklaşık 70 bin kişinin katıldığı, Ankara’da güneşli bir yaşandığını, yer-gök, yaşlı genç, kadın –erkek herkesin göz yaşlarına boğulduğunu anlattıktan sonra, özetle, “defin günü Ankara'da ATATÜRK vardı. 7'den 70'e kadar herkes ATATÜRK’ü teneffüs ediyordu. İnsanlar, o gün Ankara'da olabilmek için uzak yollardan, çok yetersiz ulaşım imkanlarıyla gelmişti. Ankara'nın otelleri yeterli olmadığı için kaldırımlarda yattılar. Yurttaşlar, sadece o anı yaşayabilmek için buraya gelmişlerdi." diye vurgulamıştır. Atatürkçülük, özünde, insanlık, vatandaşlık, bağımsızlık, ulusal egemenlik, özgürlük, çağdaşlık, uygarlık, barış, dostluk, bilimsellik, eşitlik, hukuksallık, çalışkanlık, atiklik, ahlaklılık, sevgi, saygı, güven, sorumluluk, yurttaşlık, milliyetçilik, cumhuriyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik, yapıcılık, üretim, gelişim ve gençlik kavramlarını bir ve bütün olarak içinde taşır. Atatürk, daha, 01 Mart 1922 günü, TBMM yasama yılı açış konuşmasında “ her devletin içinde bulunduğu sosyal yaşantısı ve uygarlık derecesine uygun bir hukuki mevzuatı vardır. Bizim milletimizin adalet düşüncesi ve anlayışı hiç bir uygar ulusun seviyesinden aşağı değildir” demiştir.

Atatürk, 29 Ekim 1933 günü, Cumhuriyet Bayramı kutlama töreninde Onuncu Yıl Nutku’nu okumuş ve sözlerini “ Türk Milleti, sonsuzluğa akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. Ne Mutlu Türküm Diyene” diyerek bitirmiştir.

Bu ünlü söylevini kendisinin kaleme aldığı, el yazısının sonunda “ bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur. Beni hatırlayınız.” cümlelerini de yazmış olduğu, bunların üzerini çizdiği ve konuşmasında bunlara yer vermediği görülmüştür. Atatürk, Cumhuriyet idaresinin insan onuruna en yakışan idare şekli olduğunu söylemiştir. Cumhuriyetin 10. Yılı söylevinde “ az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir “ demiştir. Ulu Önder Atatürk, “ yurtta sulh, cihanda sulh “ derken, bir taraftan, yurt içinde huzur ve sükunu, güven içinde yaşamayı amaçlamış, diğer taraftan da, milletlerarası barış ve güvenliğin önemini işaret etmiştir. Atatürk için bir niteleme aranırsa "çağını aşan lider" sıfatını fazlası ile hak etmiştir.

Kurtuluş Savaşı üzerine yapılan bir sohbet sırasında, Atatürk, savaşı ve milletin azim ve kararlılığını anlattıktan sonra “İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.” demiştir. Biraz durakladıktan sonra ise “ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak, yalnız bana ait olacaktı.” demiştir. Bu konuşmaya tanık olan ünlü bilim adamı ve devlet adamı merhum Sadi IRMAK, eserinde, “bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine mal eden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.” diye yazmıştır.

Ulu Önder ATATÜRK ekonomik kalkınmaya çok önem vermiştir. Daha, yolun başında düzenlenen 1923 İzmir İktisat Kongresinde “Milli Egemenlik ekonomik egemenlikle pekiştirilmelidir “ diyerek konunun önemini ne de güzel ve isabetli olarak ortaya koymuştur. Mustafa Kemal ATATÜRK’ü “din düşmanı, dinsiz” gibi gösterme gayretleri hep olmuştur. Bu gayretlerin gerçeklerle ilgisi yoktur. Örneğin, Yunanlıların zarar verdikleri camileri tamir ettirdiği, bazılarının parasını kendisinin karşıladığını, Mihalıççık Atatürk Camisinin yapımı için emir çavuşu Ali METİN aracılığıyla 5 bin TL gönderdiği, Kutsal kitabımızın Elmalılı Hamdi YAZIR tarafından Türkçeye çevrilmesini sağladığı, bu çevirmenin 8 bin nüshasının parasını bizzat kendisi ödediği, cami inşaatı için Japonya’ya bile para gönderdiği, görmezden gelinmekte ve gizlenmektedir.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, dosta -düşmana ve tüm dunyaya İNSANLIK ve BARIŞ dersi vermiş bir liderdir. Nitekim, 17 Mart 1937 tarihinde yaptığı bir konuşmada " insan mensup olduğu milletin varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli" demiştir. Atatürk, 1921-1938 yılları arasında bağımsız ülkenin başına geçen 115 devlet başkanının tamamıyla temas kurmuştur. Savaşın acıklı hallerinin herkesten iyi bilirim, savaşçı olamam, milletin hayatı tehlikeye uğramadıkça savaş bir cinayettir” demiştir. Ulu Önder Atatürk, “ yurtta sulh, cihanda sulh “ derken, bir taraftan, yurt içinde huzur ve sükunu, güven içinde yaşamayı amaçlamış, diğer taraftan da, milletlerarası barış ve güvenliğin önemini işaret etmiştir. Atatürk, "memleketler muhteliftir, fakat medeniyet birdir” demiştir. ATATÜRK, fikirleri, görüşleri ve "Türk Devrimleri " adı verilen eseriyle, tüm dünyada yankılar uyandırmış bir liderdir. Bu yankılar sebebiyledir ki, Atatürk için bir niteleme aranırsa "çağını aşan lider" sıfatını fazlası ile hak etmiştir.

Meydan Larousse, Ansiklopedisi cilt (:2) S.245-246 ve 254 de, “Atatürk (Mustafa Kemal),Türk, asker ve devlet adamı (Selanik 1881-İstanbul 1938) Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı” (1923-1938) Selanik Kasımiye mahallesi, Islahhane caddesinde olan bir evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi gümrük kolcusu idi. “Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım Sarı güllü Hacı Sofu ailesinden “Varyemez oğlu” İbrahim Feyzullah Efendinin kızıdır.” satırları yer almıştır.

Ayrıca, ATATÜRK diyor ki ; “Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz. Ne mutlu Türküm diyene!” (Mustafa Kemal, Bkz. Meydan Larousse, Cild 19 s. 471) (1) ATATÜRK diyor ki: “Arkadaşlar, gidip; Toros dağlarına bakınız. Eğer orada tek bir yürük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, iyi biliniz ki, bu dünyada hiç bir güç ve kuvvet bizi asla yenemez.

Ulu Önder ATATÜRK’ün büyüklüğünü, Çanakkale’de can veren Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektupta “yavrularınız bizim yavrularımızla yan yana yatmaktadırlar. Onlar artık bizim de yavrularımızdır. Gönlünüzü ferah tutun” cümlelerine yer vererek göstermiş, bu mektubu okuyan Anzak anneleri o kadar duygulanmışlar ki cevabi mektuplarında “ biz de size ATAM demek istiyoruz “ diye yazmışlardır.

Büyük Taarruz sonrası esir alınan Yunan Başkomutanı Trikopis, yazdığı anılarında, yanındakilerle birlikte esir düşmeden önce kurşuna dizilmek yerine intihar etmelerini konuştukları, esir edilince Mustafa Kemal’in huzuruna çıkarıldıkları, Atatürk’ün düşmanına nazikçe hitap ederek oturmasını ve rahat etmesini söylediği, hususları yer almıştır. Yunan komutan kontrol altındaki günlerini Kırşehir’de geçirmiş, yanına bir subay rehber olarak verilmiştir. Yıllar sonra bu subayın aslında askeri tabip olduğu ortaya çıkmıştır.

ATATÜRK üstün özellikleriyle, dünya milletlerine örnek olmuş, bir çok devlet adamı ve bilim insanının övgülerine mazhar olmuş bir önder olarak, bizim için yaptıklarını saymak yerine “ Atatürk, bizim için neler yapmadı ki” diyerek özetleyebiliriz.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin ilanı ve devamındaki yapılan yenilikleri NUTUK adıyla andığımız eserinde el yazısıyla Milletine, neleri, neden, ne zaman, nasıl ve kiminle yaptığını, 1919 yılından 1927 yılına kadar kendisi ve silah arkadaşlarının mücadelesini, belgeleriyle birlikte 6 gün süreyle, 15-20 Ekim 1927 günlerinde anlatarak, adeta Milletine “yaptıklarının hesabın vermiştir” diyebiliriz. ATATÜRK bu eseri NUTUK ile sadece geçmişi anlatmamış, aynı zamanda, geleceğe ışık tutmuş, bilimi, çağdaşlığı ve muhtelif MİLLİ hedefleri işaret etmiştir.

Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, tekrar, sevgi, saygı ve özlemle, sonsuz rahmetle, şükran ve minnet duygularımızla anıyoruz.

Derleyen : Av. Naci SÖZEN

, 10 Kasım 2021,

Bu haber 385 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Demokrasi Kazansın01 Nisan 2024

HABER ARA


Gelişmiş Arama

© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez.

RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi