Osmanlı Ordusu, aldığı bu emir üzerine, yetersizliklere rağmen Allahüekber dağlarını aşmak için harekete geçmiş olup, dağlar aşılıp düşmanla karşılaşmadan, ağır kış şartları, açlık ve hastalıktan, Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarına göre 90.000 asker topluca kırılmış, sığındıkları kovuklar, ağaç araları ve inlerde, üst üste can vermişler ve karla kaplı dereleri doldurmuşlardır.Bu savaşın kayıpları konusunda 1933 yılında yayınlanmış resmi bir belgeye göre de 109.274 şehit verilmiştir.
KAZANCILI GAZİ Molla Hasan Hoca’nın anlatımlarına göre, birliklerin bir biri ile bağları kopmuş, erzak ve diğer malzeme taşınması imkansız hale gelmiş, sahipsiz ve korumasız halde kalan askerlerimiz topluca ve yan yana can vermiştir. Bir zaman sonra, düşmanla karşılaşmak ve savaşmak ihtimali ve gücü kalmamış olan askerler, canlarını kurtarmak derdine düşerler. Dağdan geriye doğru gitmek ve harekete başladıkları köye gelmek günler alır. Belgelere göre, bu karlı dağlar 90.000 Türk Askerini geri vermez. Sağ olarak, köy ve kasabalara ulaşabilen az sayıda asker, yarı donmuş, el ve ayakları cansız kalmış vaziyettedir. İlkel yöntemlerle köylüler tarafından tedavi edilmeye çalışılır. Komutanlık tarafından çevre köy ve kasabalardan toplanan perişan durumdaki askerler bir müddet tedaviye ve beslenmeye alınır. Bir zaman sonra, terhis edilmek üzere geri bölgelere gönderilir. Daha sonra terhis edilirler. Zamanın şartları, bedensel zayıflık ve hastalık nedenleriyle, bu gaziler için memleketlerine ulaşmak, savaşmak kadar zor olur. Evlerine sağ olarak dönen gaziler, bir müddet sonra başlayan Kurtuluş Savaşı nedeniyle tekrar celp emri alırlar ve Konya üzerinden Afyon (Batı) cephesine yollanırlar. Bu gün, bizler, sıcak evlerimizde, bağımsız ve hür olarak yaşamamızı, bu güzel günlerimizi, cepheden cepheye koşan ve Vatan-Millet uğruna canlarını hiç çekinmeden feda eden tüm şehitler ve gazilerin çabalarına borçluyuz. Hepsini Saygı ve Rahmetle anıyoruz
Bu haber 1062 defa okunmuştur.