YARIN “18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ” KUTLANACAK…
“18 Mart Şehitler Günü” ile ilgili yazımıza, Afganistan görevinde şehit olan 12 kahraman askerimize ve birkaç gün önce şehit olan dünyanın hayranlıkla izlediği Türk Yıldızları (Akrobasi Timi) ekibi üyesi Pilot Yüzbaşımıza, Allah’dan sonsuz rahmetler, kederli ailelerine ve silah arkadaşlarına baş sağlığı ve sabırlar dileyerek başlıyorum. Arkadaşını şehit vermenin, şehidi mezara koyup üzerine toprak atmanın, çevredeki şehit ailesi ferlerinin belleri kırılmış hallerine, sessiz hıçkırıklarına tanıklık etmenin ve yıllar sonra, bu mezarlar ziyaret edilirken, bir çoğunun yalnızlık içinde yattığını görmenin, kalpleri ne kadar hüzün, elem ve kederle doldurduğunu çok iyi ve yakından bilenlerdenim. Arkadaşlarımızdan ilk şehidimiz, 1969 yılı Ağustos ayında, Hava Harp Okulu giriş sınavları aşamasında, Eskişehir/İnönü THK Eğitim Merkezinde, deneme-sınav uçuşları ve paraşütle atlamalar sırasında, aday öğrenciyken şehit olan İzmirli Selami olmuştur. Uzun yıllar sonra, İzmir Kadifekale şehitliğini ziyaret ederken, bu arkadaşımızın mezarının ne kadar kimsesiz olduğunu düşünmüştüm. Katıldığım son şehit cenazesi olan Ermenekli Murat BAŞCI’nın cenaze merasimi ile İzmirli Selami’nin cenaze merasimi arasında kaç cenaze merasimine katıldığımı sayamadım.
Türk Milleti olarak, bu gün için sahip olduğumuz, Millet, Vatan, Devlet, Bayrak, Bağımsızlık ve Cumhuriyet gibi Milli varlıklarımızı (değerlerimizi) ve manevi değerlerimizi bize bırakmış olan aziz şehitlerimizi “ 18 Mart Şehitler Günü” vesilesiyle, bir kez daha, sonsuz rahmetler, saygı ve minnetlerle anıyoruz. Geçmiş yıllarda “Çanakkale Zaferi” adıyla andığımız 18 Mart günü, Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul’u işgal etmek ve Osmanlı İmparatorluğuna son vermek isteyen İngiliz komutansındaki müttefik donamasına ait gemilerin, boğazın derin sularına gömüldüğü gündür. Denizden geçemeyeceğini anlayan düşman birliklerinin, Çanakkale’yi, karadan geçmek için başlattığı çıkarma (Avrupa ülkeleri, Avusturalya, Yenizelenda, Anzaklar, Gurkalar) harekatı sonrasında, Atatürk Komutasındaki Türk Askerinin, destan yazdığı ve “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” sözünü, insanlığın hafızasına kazıdığı Çanakkale Zaferi olarak kutlanmakta olan bu günün, Şehitler Günü olarak kutlanmaya başlanması da ayrı bir anlam taşımaktadır. Çanakkale Savaşları, Türk Askeri’ne “ savaşmanın değil, ölmenin emredildiği “ bir mücadele olup, sadece, bu özelliği ile bile, dünyada başka bir örneğine rastlanılamayacak bir savaştır. Bu savaş sırasında, çatışma alanlarına metre kareye 5000 mermi düşmüş, Türk Askeri, kayda geçen rakamlara göre 87 000 şehit, seferberlik ilanı ile başlayan, hastalıklar ve savaş sonrası, gazilerin evlerine dönüş yolunda verdikleri kayıpları da kapsayacak şekilde hesaplama yapıldığında, bu savaş sürecindeki insan kaybımızın yaklaşık 240 000 kişi olduğunu, söyleyen bilim adamları da vardır.
Millet olarak, sürekli tekrarladığımız “Şehitler Ölmez” sözü elbette bir anlam taşımaktadır. Şehitler ölmez, fakat , unutmayalım ki, “ şehitler, ancak unutulurlarsa ölürler” sözü de anlamı olan ve bizlere sorumluluklar yükleyen bir başka deyiştir. Anadolu topraklarını VATAN yapmak için Malazgirt Savaşında şehit düşen Alpaslan ve kahraman askerlerinden başlayarak, Sarıkamış Harekatı, Filistin Cephesi, Balkan Savaşı, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Kore Savaşı, Kıbrıs harekatı, Bölücü Terör mücadelesi başta olmak üzere, tarihimizde yer alan tüm savaşlarda şehit olan kahramanlar ve Milletimizi hedef alarak işlenen terör cinayetlerine kurban giden ( Dışişleri mensupları) görev şehitlerimiz ve Milli Şehit olarak anılan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey için ne kadar şükran duyguları beslesek de az kalacaktır.
Bu anlamlı günü kutlarken, yakın geçmişte, Ankara/Sincan sokaklarında, şehitlerin adını tabelaların bir gecede değiştirilip, yerine, Türkçe olmayan kelimelerin yazıldığı tabelaların asılmış olduğu, Kurtuluş Savaşı ve Kahramanlarının reddedilmeye çalışıldığı, isyancı hainlerin heykellerinin dikilip, övüldüklerine tanık olunduğu günümüzde, bu Şehitler günü kutlamalarının içimizi sızlatan bir yönünün olduğunu belirtmeliyiz.
Kahramanlarına, şehitlerine ve gazilerine sahip çıkmayan milletler, gelecekte, bu sıfatları kazanacak insan bulamazlar. Açlıktan ölen gazimizin hazin resmine bakınca ve gazilerimizin, bir çok yerde horlanmalarını, görev aldıkları kurumda aşağılandıklarını ve bazı görevlilerin “ Gazi isen bana ne, bana mı gazi oluverdin? “ şeklinde sözlerini, muhatap olan gazilerden duyunca içimizin sızlamaması mümkün değildir. Mevki, makam ve menfaat temini uğruna “ TSK bir suç örgütüdür, lağvedilmeli ve yeni bir birim kurulmalı” diye yazan ve terörist başı için “vali yapılmalı” diyen, günümüz aydınlarını da üzüntüyle izliyoruz. Bölücü PKK örgütü leşlerine şehit diyenlerin Milli takımda boy göstermelerine, ekranlarda PKK ‘ya övgüler yağdıranlara, Atatürk’e saldıranlara, Milletimize, devletimize ve TSK’ya, Meclis küsüsünden küfredenlere elinsaf diyoruz.
Ulu Önder Atatürk liderliğinde kurulmuş olan Cumhuriyetin ilk yıllarında, Ankara’da bir balo tertiplenmiştir. Yabancı misyon temsilcileri de balodadırlar. İngiltere askeri ateşesi olan bir yüzbaşı, baştan itibaren sinirli bir yüz ifadesiyle, sürekli Atatürk’ü izlemektedir. Bir ara, bu bakışlarının nedeni sorulduğunda “ benim dedem Çanakkale’de öldü, o savaşın komutanı da Atatürk idi “ dermiştir. Bu sözü duyan Atatürk “ o yüzbaşıya sorun bakalım, dedesinin Çanakkale’de işi neymiş?“ diye cevap vermiştir. Bu savaşta, Çanakkale boğazına demirlemiş olan İngiliz gemilerinden birinin adı “ Agamemnon “ zırhlısıydı. Bu isim, tarihte (mitolojide) Yunan topraklarından Anadolu’ya (Truva) saldırmış olan kuvvetlerin başındaki komutanın adıydı. Kısacası, düşman hiç unutmuyor, uyumuyor, boş durmuyor, bizi hep aynı yöntem ve vasıtalarla vuruyor, bekliyor, dönüp dolaşıp tekrar vuruyor.
Çanakkale Savaşını kazanan erlerimizin kıyafetlerini resimlerden izleyebiliyoruz. Peki, tamamı şehit olmuş olan bazı birliklerin yemeklerinde neler vardı? Arşivlerden derlenerek listelenen zamanın er yemek tabelasını bir kez daha hatırlayalım.
Yemek Listesi tarihi : Çanakkale, 43. Piyade Alayı Yemek Listesi :
- 15 Haziran 1917 günü . Sabah : üzüm hoşafı
. Öğlen : yok
. Akşam : yağlı buğday çorbası ve yarım ekmek.
- 18 Haziran 1917 günü . Sabah : yok
. Öğlen : yok
. Akşam : üzüm hoşafı ve yarım ekmek.
- 26 Haziran 1917 günü . Sabah : yok
. Öğlen : yok
. Akşam : üzüm hoşafı ve yarım ekmek
- 08 Ağustos 1917 günü . Sabah : yarım ekmek
. Öğlen : yok
. Akşam : üzüm hoşafı ve yarım ekmek…
Kurtuluş Savaşı sırasında, TBMM görüşmelerinde, seferi stokların azalması üzerine, cephedeki erlere, sabah kahvaltısında verilecek olan siyah zeytin sayısının 3 veya 5 adet olması konusunda şiddetli tartışmalar yapıldığı da bilinen bir vakıadır. Bu konuya değinen bir tarihçi, mücadelenin tam olarak anlaşılabilmesi için, o zamanların meclis tutanaklarının incelenerek yayınlanması gerektiğini söylemektedir.
Millet olarak kutlamakta olduğumuz “18 Mart Şehitler Günü “ münasebetiyle, Milletimiz, Vatanımız, Bağımsızlığımız, Bayrağımız ve Cumhuriyetimiz uğruna en değerli ve kutsal varlıkları olan canlarını, bedenlerini feda eden aziz şehitlerimizi sonsuz rahmet ve şükran duygularımızla bir kez daha anıyoruz..
Yazan (Derleyen ) : Av. Naci SÖZEN, 17 Mart 2012 / ANKARA
Bu haber 2109 defa okunmuştur.