Kazancı Haber (.Bir haberden daha fazlası.)
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORUM

EN ÇOK OKUNANLAR

ANKET

Alanya İl olursa Kazancı bağlansın mı




Tüm Anketler

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ANISINA

Naci Sözen

08 Mart 2015, 01:03

Naci Sözen

8 MART “DÜNYA KADINLAR GÜNÜ” ANISINA …!!!!! Her yıl olduğu gibi “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”, ülkemizde ve bir çok yerde muhtelif etkinliklerle kutlanmaktadır. Bu vesileyle, tüm kadınların, Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, acı ve gözyaşının az, mutluluk ve gülücüklerin çok olduğu günler diliyoruz. Kutlamalar nedeniyle yapılan toplantılarda, gösterilerde ve yayınlanan bildirilerde, özellikle, kadınların toplumdaki statüleri, sosyal ve ekonomik pozisyonları, hak ve özgürlükleri üzerinde durulacak ve kadına yönelik şiddet kınanarak önlenmesi istenecektir. 

Bu kutlamaların, toplumumuzda yaşayan her on kadından altısının şiddete maruz kaldığı, töre cinayetleri dediğimiz olaylarda bir çok genç kızın bizzat aileleri tarafından katledildiği, diri diri toprağa gömüldüğü, kadın ticaretinin ve seks pazarının artmakta olduğu, sokaklarda kalan kadınlar için “sığınma evleri” açmak zorunda kalındığı, sosyal, siyasi ve ekonomik hayatta, kadının geri plana atılmaya çalışıldığı bir ortamda yapılması düşündürücü ve endişe verici bir durumdur.

Yaşadığımız ve yüreğimizi yakan ÖZGECAN FELAKETİNDEN SONRA, KADINLARIN “KADINIZ, ÖFKELİYİZ, TEPKİLİYİZ, TAKİPTEYİZ” SLOGANIYLA GÖSTERİ YAPMALARINA, yetkili mercilerin ve kişilerin kadına şiddeti önleyeceğiz, şeklindeki sözlerine rağmen, HER GUN BİR KAÇ KADININ EŞLERİ, SEVGİLİLERİ VEYA AİLE BİREYLERİ TARAFINDAN HUNHARCA KATLEDİLDİĞE tanık olmaktayız. Bu yılki kutlamaları, 2013 yılında 237 kadının, 2014 yılında ise 297 kadının şiddet kurbanı olarak öldürüldüğü, bir çok kadın ve genç kızın tecavüze uğradığı, sosyal, siyasi ve ekonomik hayatta, kadının aşağılandığı, karanlıklarda yaşamasının önerildiği, şahitliğine bile itibar edilmemesinin istendiği bir ortamda kutlama yapıldığını çok acı bir gerçek olarak hatırlayacağız.

Medyada yer alan son habere göre, din adına konuştuğunu söyleyen bir sapık “kadınlar evlerinde otururlarsa tecavüze uğramazlar” şeklinde açıklama yapmış. Tecavüz eden canilerin evlere kapatılmasını ve tecavüzlerin önlenmesini hiç aklına getirmemiştir. Bu yazıyı hazırlamakta olduğumuz son iki gün içinde, akşam haberleri ve gazete sayfalarına yansıyan haberlere göre, bir kadının parçalara ayrılmış cesedi bulundu, iki kadın hapishaneden iyi hal nedeniyle izin alarak dışarı çıkan kocaları tarafından tabancayla vuruldu, bir kadın kocasının üzerine döktüğü kaynar su ile haşlandı, bir kadını kocası balkondan attı, bir kadın 4 çocuğunun önünde vurularak öldürüldü, bir kadın okulda çocuklarını beklerken katledildi, bir kadın şiddet gördüğü sırada kapıya gelen polisin çabasına rağmen vurularak öldürüldü, bir kıza onlarca kişinin tecavüz ettiği, bir kıza tecavüzün son anda engellendiği olaylara tanık oluyoruz.

Türk kadını, Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte, padişahın kulu ve tebası olmaktan kurtulmuş, vatandaş, birey, hukuk ve hak sahibi, talep eden, sorgulayan bir varlık olmuştur. Kadınlarımızın eğitimi, meslek sahibi olma, çalışma hürriyeti, sosyal ve siyasi hakları, medeni nikaha sahip olma gibi insani haklara sahip olması yönünden, bir çok medeni ülke kadınlarından daha şanslı olduğunu görürüz.

Türk kadınına, seçme ve seçilme hakkı 1935 yılında verilmiş ve ilk kadın vekil olan Satı Hatun (ÇIRPAN) Ankara milletvekili olarak TBMM üyesi olmuştur. Medeni bildiğimiz İsviçre kadını bile bu hakları uzun yıllar sonrasında elde etmiştir. Bunca çabaya rağmen, günümüzde, kendisini, sözde din alimi ve toplumun ilerisinde gören bazı sapık düşünceli kişilerin “ kız çocuğu, on beşinde, ya kocaya, ya toprağa” diyebilecek kadar ilkelleştiklerine, çalışan kadının namusunu koruyamayacağını söyleyenlere tanık olmaktayız.

Her yıl, Dünya Kadınlar Günü kutlamalarında bir çok dilek ve temenni dile getirilir. Fakat, aynı günün akşamı şiddete maruz kalarak hayatını kaybeden kadınlar haberlerinin konusu olur. Bu çelişkilerden ve acılı haberlerden kurtulmayı diliyoruz. Devlet korumasına alınan ve koruma isteyen bir çok kadının korumasının yanında öldürüldüğünü aklımızdan çıkarmayalım. Ulu Önder Atatürk, daha, 01 Mart 1922 günü, TBMM yasama yılı açış konuşmasında “ her devletin içinde bulunduğu sosyal yaşantısı ve uygarlık derecesine uygun bir hukuki mevzuatı vardır. Bizim milletimizin adalet düşüncesi ve anlayışı hiç bir uygar ulusun seviyesinden aşağı değildir” demiştir.

Bu nedenle, hukuki mevzuatımızın tüm uygar devletlerin kanunlarından eksik olması düşünülemez, diyerek konunun önemini vurgulamıştır. Neticede, çalışmalara hemen başlanarak, Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu İsviçre, Ceza Kanunu İtalya, HUMK. İsviçre, CMUK. Almanya, İcra İflas Kanunu İsviçre, Ticaret Kanunu muhtelif ülkelerin kanunları, İdare Hukuk ise Fransa kanunları iktibas edilerek yürürlüğe konmuştur. Hiçbir vatandaşımızın etnik, din, dil, kültür, mezhep kimliği O’nun Türkiye Cumhuriyetinin birinci sınıf vatandaşı olmasına engel değildir.

Atatürk, Cumhuriyet idaresinin insan onuruna en yakışan idare şekli olduğunu söylemiştir. Türk Kadını, Cumhuriyet idaresinin sağladığı imkanlarla, yurt içi ve dışında çağdaş eğitim alarak sanatçı, bilim insanı, öğretmen, doktor, mühendis, millet vekili, bakan, vali ve başbakan bile olmuştur. Fakat, günümüzde, bu imkanlarla meclise giren bir kadın vekilin Cumhuriyeti parantez sayması, kuruculara akıl almaz hakaretler yöneltmesi çok düşündürücü ve ibret vericidir. ABD/Tekas eğitim merkezinde bulunduğumuz 1992 yılında, bir toplantıda bana “ ülkenizde kadının statüsü nedir ? “ diye sordular.

Türk kadınının her mesleği seçebildiğini ve her görevi üstlendiğini, bakan, vali bile olduğunu, halen de başbakanın Prof. Tansu ÇİLLER isminde bir bayan olduğunu söylediğimde şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi. Gün geçtikçe, kadınların geri plana itilmekte, çalışmak ve meslek edinmek yerine, evde oturmaları, çocuk yetiştirmeleri ve kocalarına hizmet etmeleri tavsiye edilmektedir. Ekonomik özgürlüğüne kavuşmamış bir kadın için hayat zor demektir. Bekar, dul ve çeşitli nedenlerle yalnız yaşayan bir kadın için, hayatın ne kadar zor olduğunun görüyoruz ve yaşayanlardan dinliyoruz. Mahalle baskısı, sosyal yaygın baskı, çevre ve komşu kuralları gibi sınırları ve sonuçları belli olmayan bir çok kısıtlayıcı ve zorlaştırıcı etki söz konusudur. Baro Başkanlıklarında faaliyet gösteren Kadın Hakları Çalışma Gurubu kayıtları, hukuksal ve yasal haklarını arama konusunda, kadınlarımızın nice sorunlar yaşadığını göstermektedir.

Ankara Adliyesinin koridorlarında, bir birine sarılmış vaziyette ve ürkek tavırlarla dolaşan kadınların “ kadın hakları odası neresi? “ şeklindeki sorularıyla sıkça karşılaşıyoruz. Toplum hayatımızı düzenleyen hukuk kuralları ve kanunlarımız çağdaş dünya devletlerinin kanunlarından adapte edilerek uzun yıllar önce yürürlüğe konmuş olmasına ve günümüze kadar çok kez değişiklikler yapılmış olmasına rağmen, bu kanunları tam olarak uygulayamamışız. Kanunların çıkarılması ve sayfalarda yazılı olması başka, gündelik hayatımızda uygulanması ve benimsenmesi başka şeylerdir. Yasal kurallar yanında bir de fiili olarak geçerliğini koruyan kurallar söz konusudur. Bu duruma sayısız örnek verebiliriz. Medeni Kanuna göre resmi nikah zorunlu olduğu halde, nikahsız ve çok eşli yaşam yaygın olarak sürmektedir. Mecliste bulunan bir çok milletvekilinin bile, nikahsız ve çok eşli yaşam sürdüğü konuşulmaktadır.

Kadınlarımızın sorunları, uzmanlar tarafından, Türkiye’de Kadın Olmak, Çalışan Kadının Sorunları, Dul ve Yalnız Yaşayan Kadın Olmak, Çocuk Gelinler, Şiddet Kurbanı Kadınlar gibi başlıklar altında incelenmektedir. Kadınların statülerinin yükseltilmesi, hak ve menfaatlerinin korunması, yönetime katılımlarının artırılması, eğitim ve sağlık hizmetlerinden azami olarak faydalanmalarının sağlanması, kadın ticareti ve istismarının önlenmesi, şiddete dayalı yaralanma ve ölümlerin önüne geçilmesi dahil olmak üzere, kadının iyiliği, mutluluğu ve refahı gibi konularda yapılacak iyileştirmelerin, erkekler tarafında yapılması gerektiği de ayrı bir çelişki teşkil etmektedir. . Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü tekrar kutlar, mutlu, sağlıklı ve başarılı nice yıllar dileriz..

Yazan: Av. Naci SÖZEN, 08 Mart 2015 / ANKARA

Bu haber 1417 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Demokrasi Kazansın01 Nisan 2024

HABER ARA


Gelişmiş Arama

© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez.

RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi