| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
BÜYÜK TAARUZ, ŞANLI ZAFERİN 101. YILI ANISINA![]() 29 Ağustos 2023, 20:10 30 AĞUSTOS 1922 AKŞAMI AFYON OVASI (BÜYÜK TAARUZ, ŞANLI ZAFERİN 101. YILI ANISINA) Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, 26 Ağustos 1922 sabahı, saat 05.30’da, atlarına binmiş süvarilere, süngüsünü takmış piyadelere, toplunun kolunu tutmuş topçulara vermiş olduğu “ordular ilk hedefiniz Akdeniz dir, ileriiii” emriyle başlayan ve 30 Ağustos 1922 günü akşamı Şanlı Zafer ile sonuçlanan bu günün 101. yılı anısına, Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK ve Kahraman tüm silah arkadaşları, Milli Mücadeleye destek veren Türk Milleti, 1. TBMM üyelerini, isimsiz kahramanları, şehitleri ve gazileri saygılarımızla, şükranlarımızla anıyoruz. Hepsine ALLAH’dan sonsuz rahmetler diliyoruz. Milletimizin top yekün mücadelesiyle zafere ulaştırdığı Kurtuluş Savaşımızı taçlandıran ve milletimizin kötü kaderini aydınlığa çeviren 30 Ağustos Zaferi, Türk Milleti’nin (Osmanlı Orduları) yenilgiyle sonuçlanmış 6 savaşın ardından giriştiğimiz yedinci ÖLÜM-KALIM savaşıdır ve ZAFER ile sonuçlanmıştır. Savaş Planı 27 Temmuz 1922 günü Akşehir karargahında, son günlerde ise Afyon karargahında (çadırlarda) tüm komutanların katılımıyla görüşülmüştür. Atatürk, taarruzun güneyden, Yunan kuvvetlerinin göbeğinden yapılacağını söylemiş, Akademiden Atatürk’ün hocası olan Yakup Şevki Paşa dahil birçok komutan bu planın çok riskli olacağını, zafer hemen kazanılamazsa ordumuzun çok kayıp vereceğini belirtmişlerdir. Yapılan plan gereği Afyon kuzey hattındaki birlikler gece hareket ederek, düşman gözcüsü ile keşif uçaklarına gözükmeden güneye kaydırılmış, General Fahrettin Altay komutasındaki süvari Kolordusu Ahır Dağları’nı aşarak düşman arkası hatlarına inmiştir. Birlik kaydırma sırasında orada olan Kazancılı Gazi Molla Hasan’ın anlatımlarında ”geceleri bile sürünerek ilerledik, gündüzleri yerde kıpırdamadan yattık, çevremizdeki otları yiyerek karın doyurduk” demiştir. Bu tarihi emri alan 200 bin kişilik Türk Ordusu, günlerce sürecek amansız bir mücadele başlatmış oluyordu. Mevzilerinden aynı anda ateşlenen 165 topun mermileri düşman siperlerini döğmeye, dağıtmaya başlamıştı. Afyon ovası “Allah, Allah, ya istiklal ya ölüm, hücummm” nidalarıyla inlemeye başlamıştı. Yunanlıların ovaya hakim tepelere (Kocatepe, Adatepe gibi) yerleştirdiği top mevzileri, askerlerimize verilen “2 saatte alınacak” emri doğrultusunda imha edildi. Bu tepelerden Çiğiltepe direniyordu. Atatürk, bu birliğin Komutanı Albay Reşat Beyi telefon başına çağırarak “iki saat içinde karşı tepenin alınmasını emrediyorum“ demiştir. Aradan iki saat geçmesine rağmen tepe alınamamış ve telefonla, Albay Reşat Bey tekrar aranmıştır. Telefon başına giden Reşat Bey, Başkomutan Mustafa Kemal ile görüşmüş ve “ emrinizi yerine getirememiş olduğumdan kendimi affetmiyorum, beni affedin “ dedikten sonra, telefon kapanmadan şahsi tabancasını şakağına sıkarak hayatına son vermiştir. Bu saldırıda görev alan Kazancılı Gazi Kasım Alisi, hatıralarında, bu olayı “ tepenin düşman elinden alınması gecikince Alayın Komutanı Albay, kendi tabancası ile kendisini idam etti“ şeklinde kayda geçirmiştir. Bu intihar saat 13.00 civarında gerçekleşmiş, fakat, 6 saat sonra, (saat 19.00) bu tepede ele geçirilmiş olup, akşamüzeri Yunanlılar tam bir bozgun halinde geriye doğru dağılarak kaçmaya başlamışlardır. Bu Çiğiltepe hücumu ve intihar olayı başka kaynaklarda da aynen anlatılmakta olup, Kurtuluş Savaşımızın en trajik, fakat, Vatan savunması anlamında, en anlamlı, örnek olayı olarak kabul edilmektedir. Yunan ordusu dağılmış ve başsız kalmış sürüler gibi İzmir’e doğru, her yeri yakıp yıkarak kaçmaya başladı. Yunan ordusu kaçarken, Türk Ordusu da peşinden kovalamaya başlamıştır. Bu kaçış ve kovalama İzmir’de, 9 Eylül günü sona ermiştir. Yunanlılar kaçarken, önlerine çıkan her köy ve kasabada katliam yaparak, yakıp yıkarak yol almışlardır. Manisa’nın bir köyüne geldiklerinde, öldürülmüş olan 35 kişinin üst üste yığıldıkları, insanların vücudundaki yağ tabasının erimiş olduğu ve ceset kokusundan ölüler yaklaşılamadığı hususları Kazancılı Gazi Kasım Alisi’nin hatıralarında yer almıştır. Yunanlıların komutanı Tirikopis birkaç korumasıyla çalılıkta durum değerlendirmesi yapmaktadır. Kendisinin anılarından öğrenildiğine göre kaçışa devam etmek, intihar etmek ve teslim olmak seçenekleri tartışılmaktadır. Teslim oldukları an öldürülecekleri düşünülmüş ve teslim olma seçeneği iptal edilmiştir. Tam bu sırada Türk askerleri bu ekibi teslim alır ve Başkomutan Atatürk’ün huzuruna çıkarılır. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK büyüklüğünü burada da gösterir, kokudan titreyen ve benzi sap sarı olan Tirikopis’e “general oturun, rahat edin, endişelenmeyin, sizin güvenliğiniz bize emanet” diyerek Yunan komutan ve ekibini rahatlatır. Zafer sonrası Afyon Ovası sanki bayram yeridir. Askerlerimiz, bir tarafta, gururla ve mutlulukla zafer şarkıları söylerken, diğer tarafta, alanda yatan yaralı ve şehit askerlerimizi toplamaktadırlar. Yaralılar tedavi çadırlarına, şehitler özel çadırlara taşınmaktadır. Şehit çadırına gelen askerler, önceden getirilerek yere yatırılmış şehitlerden birinin bedeninin sıcak, benzinde bir farklılık olduğunu, nabzının atmadığını fark ederler. Hemen başhekim çadıra çağrılır. Kontrolde, askerin nabzının fark edilemeyecek bir tonda attığı, şah damarından kılıç darbesi aldığı, saatlerdir kan kaybına maruz kaldığı halde hala yaşadığı anlaşılır. Başhekim, askerin derhal tedavi çadırına alınarak müdahale edilmesini, yaralının yaşama döndürülmesi halinde kendisine haber verilmesini ister. Yaralı asker yaşama döndürülür ve konuşacak duruma gelince baş hekim çadıra gelir. Başhekim, askere “oğlum sen nerelisin? sorusunu sorar. Asker “Konya ili, Ermenek ilçesi, Kazancı köyündenim komutanım” diye cevap verir. Başhekim askerin ne iş yaptığını, neler yediklerini sorgulamaya başlar. Tam bu sırada “oğlum sizin oralarda kara dut var mı? der. Asker “Komutanım çok var, bizim evin merdüvenin başında büyük bir dut ağacımız var, yazın her sabah aç karnına ağacın başına çıkar dut yeriz” der. Baş hekim yanındaki doktorlara döner “ işte bu askerin hayatta kalmasının sırrı kara dut yemesinde yatar” der. Bu kişi Kazancı Merkez mahalleden Tekavütler (Akdağ , Ceylan) sülalesinden Ömer oğlu Gazi Mustafa olmaktadır. Ailenin üyesi Durmuş (Ziya) Akdağ ile konuştum. Kara dut ağacının son yıllara kadar yerinde durduğunu, inşaatlar nedeniyle kesilmek zorunda kalındığını söyledi. Nihayet, Başkomutan Atatürk büyük zaferin ardından İzmir’e gelmiş ve arkadaşlarıyla Kadifekale’de çay içmektedirler. Ekipten birisi “paşam, bu kaleden körfezi seyrederek çay içmek ne büyük mutluluk” demiştir. Bu söz karşısında eşsiz Lider, Başkomutan “arkadaşlar burada mutlulukla çay içmemizi bu vatan için canlarını veren on binlerce silah arkadaşımız ve şehidimize borçluyuz” demiştir. Diğer tarftan, Ord. Prof. Sadi Irmak’ın (Atatürk'ten Anılar, 1978 ) anılarından öğreniyoruz ki, Kurtuluş Savaşı üzerine yapılan bir sohbet sırasında, Atatürk, savaşı ve milletin azim ve kararlılığını anlattıktan sonra “İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.” demiştir. Biraz durakladıktan sonra ise “ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak, yalnız bana ait olacaktı.” demiştir. Bu konuşmaya tanık olan ünlü bilim adamı ve devlet adamı merhum Sadi Irmak, eserinde, “bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine mal eden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.” diye yazmıştır. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Kurtuluş Savaşını, Büyük Taarruzu, Kahramanları, Şehitleri ve Gazileri, 30 Ağustos Şanlı Zaferimizi daha iyi anlamak, anlatmak dileğiyle. Kurtuluş Savaşı, Büyük Taarruz kahramanlarını, şehitleri ve gazileri saygılarımızla, şükranlarımızla tekrar anıyor, hepsine ALLAH’dan sonsuz rahmetler diliyoruz. Yazan- Derleyen : Av. Naci SÖZEN (Em. Hv. Kd. Alb.) 29.08.2023, Alanya / ANTALYA Bu şanlı zaferimiz, Çanakkale Destanımız, Sakarya Savaşımız, Cumhuriyetimiz, Ulu Öner Atatürk’ümüz ve Milli değerlerimiz, bayramlarımız değersizleştirmeye çalışılırken, kutlama mesajlarında ısrarla Atatürk ismine yer vermeyenler, keşke Yunan kazansaydı diyenlerin peşinde koşanlar bir yana, bu zaferlerin önemini ve büyüklüğünü anlayabilmek için 26 Ağustos 1922 gününe nereden, nasıl ve neden gelindi? Sorusuna cevap olabilecek olayları yer, tarih, kişi belirterek maddeler halinde özetlemeye çalışalım ; 1. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu ve müttefikleri ağı bir yenilgiye uğramıştı. Osmanlı Sarayı Hükümeti ile Fransa, İtalya, İngiltere ve Japonya arasında Paris, Sevr Antlaşması imzalandı. Tarih 10 Ağustos 1920 idi. 2. Sevr Antlaşması Maddeleri (Şartları) - İstanbul, Osmanlı devletinin başkenti olarak kalmaya devam edecektir. - Eğer Osmanlı devleti İtilaf devletlerini sunmuş olduğu Sevr antlaşmasına uymazsa İtilaf devletleri İstanbul'u Osmanlı devletinin elinden alacaktır. - Batı Anadolu ve Doğu Trakya, Yunanistan'a bırakılacaktır. - Ege adalarının hepsi Yunanistan'a verilecek. - Rodos ve 12 Ada ise İtalya devletine bırakılacaktır. - Osmanlı imparatorluğunun Doğu Anadolu bölgesinde bir Ermeni devleti kurulacaktır. - Irak ve Musul İngiltere'ye bırakılacaktır. - Boğazlar bütün devletlere açık bırakılacak. Savaş esnasında dahi savaş gemileri boğazdan geçirilecek. Boğazları kontrol eden bir komisyon kurulacak ve bu komisyonda Türk üye yer alamayacaktır. - Azınlıklar kendi okullarını açabilecektir. - Kapitülasyonlar devam edecek. - Osmanlı imparatorluğu savaş tazminatı ödemeyecektir. - Batı Anadolu İtalya'ya ait olacaktır. - Hicaz bağımsız bir devlet olacaktır. 3. Bu antlaşma doğrultusunda vatanımız dört yanan işgal edilmeye başlandı. 15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar İzmir’e çıktı ve hedef Ankara olmak üzere ilerlemeye başladı. 4. Savaş yılları Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomisini tümden harap etmiş, ekin tarlada çürümüş; toprak tohumsuz, evler erkeksiz kalmıştır. Kağnıya ve sabana koşulacak hayvan, çiftin sapına yapışacak erkek yokluğunda çifte, hayvan yerine kadınlar koşulmuştur. O tarihlerde, ufuktan güneşin doğacağına dair hiçbir işaret yoktur. Tersine memleket bir zifiri karanlıktır. Adana Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep İngilizler tarafından işgal edilmiş, başkent İstanbul İtilaf Devletlerinin işgalinde, Antalya ve Konya’da İtalyan birlikleri bulunuyor. Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri var. 5. 16 Mayıs 1919 günü Mustafa Kemal Samsun’a hareket (Şişil’den Anadolu’ya) etti. 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilmişti. 19 Mayıs 1919 günü Samsun’dan bir güneş doğdu. 6. Kongreler, görüşmeler, seçimler, 1. TBMM toplanması ve düşmanı yurdumuzdan atmak amacıyla teşkilatlanma başladı. Bu devlet dört bir cephede verilecek olan Kurtuluş Savaşı, iç isyanların bastırılması ve siyasi mücadeleler sonunda gerçekleşecektir. Kurtuluş Savaşının özü, Amasya Genelgesinde yer alan “ Milletin Bağımsızlığını yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır. “maddesinde ifadesini bulur. Kurtuluş Savaşı ve Atatürk devrimlerinin iki hareket noktası (dinamiği) vardır. Bunlar; “ tam bağımsızlık“ ve “kayıtsız şartsız millet egemenliği esas olacaktır. 7. Yunanlılar Ankara yakınlarına kadar gelmişler, TBMM ‘nin Kayseri’ye taşınması bile konuşulmuştur. Yunan ordusu Sakarya Savaşında ağır bir yenilgiye uğratılmış ve kaderimiz kötü gidişten iyiye dönmüştür. Bu savaşın üzerinden bir yılı aşan bir süre geçmiş olmasına rağmen Yunanlılar sanki komşumuz olmuş gibi mevzilerine yerleşmiş, Türk Ordusunu neden taarruza geçmediği mecliste şiddetli tartışmalara neden olmuştur. Aslında geçen bu uzun sürede Batı Cephesine, yani Afyon civarına asker yığılması, top, tüfek, mühimmat temini, teçhizat, gıda, at ve diğer araç gereçlerin toplanması faaliyetleri tüm hızıyla devam etmektedir. 8. . Milli Savunma Bakanlığı, yaklaşan tehlikeye dikkat çekerek, Meclisin ve diğer devlet kurumlarının Kayseri’ye taşınmasını teklif etmişti. Bu teklif, Meclisin 23 Temmuz 1921 günlü gizli toplantısında, Bakan Fevzi Çakmak Paşa tarafından açıklanmıştı. Bir çok milletvekili de bu teklifi uygun bulmuştu. İşte, tam bu sırada, uzun boylu, esmer ve zayıf bir adam, birden kürsüye fırladı. Bu kişi Erzurum Mebbusu Mustafa Durak Bey idi. Kürsüden “ arkadaşlar nereye gidiyoruz? Düşman, bizi, burada, kendisini yenmek için tedbirler düşünürken bulmalıdır “ diye haykırıyordu “ cümleleri yer almaktadır. Bilindiği üzere, Meclis Ankara’da kalmaya karar veriyor ve mücadele zaferle sonuçlanıyor. 9. Şeyhülislam Kuvayı Milliyecileri öldürmek caizdir” fetvasını verdi. Bu fetva uçaklardan şehirler üzerinden halka atıldı. 10. Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ordusuyla İnönü zaferlerini kazanarak kötü kaderimizi değiştirdi. 11. Haziran 1921’de Yunan taarruzuyla Eskişehir ve Kütahya çatışmalarında kayıplar verdik. Ordu dağılmak üzereydi. 12. Başkomutan Mustafa Kemal orduyu Sakarya nehri doğusuna çekti ve taarruz hazırlıklarına başladı. 13. 21 Aralık 1921 günü Sakarya Meydan Savaşı başladı. 22 gün-22 gece sürdü. Mustafa Kemal bu savaşı bizzat yürüttü. 14. Şehit sayımız 5714 idi. Duatepe köprüsünde şehit olan Yzb. Basri’nin cebinden bir mektup çıktı. Eşi İstanbul’dan yazmıştı. Çocuklarım kaç bayramı babasız geçirdi. Bu bayramda babamız gelecek mi? diye sorarlarsa onlara ne diyeyim? diye soruyordu. Okuyanların göz yaşlarıyla mektup eşine geri gönderildi. 15. Sakarya mevzilerinde askerlere su dağıtan, terlerini silen ve onları teşvik edici sözler söyleyen Kezban Teyze pınarın başında şehit ediliyor. Bu pınara Kezban Pınarı ismi veriliyor. 16. Büyük Taarruz planı 25 Ağustos gecesi gözden geçiriliyor. Mustafa Kemal “Tarihe ve Millete karşı bütün sorumluluk bana aittir” diyerek toplantıya katılan ve plana itiraz eden komutanları rahatlatıyor. Akademiden hocası olan ve plana itiraz eden Yakup Şevki Paşa “plana itirazım var, ama, Başkomutan tarafından emredilen plan doğrultusunda gereken her şeyi yapacağımdan emin olun” diyerek öğrencisine kesin bir itaat garantisi veriyor. 17. Afyon Ovasında 37687 atlı süvari, 131.409 piyade, 8658 subaydan oluşan yaklaşık 200.000 kişi mevzilenmiştir. 18. 25 Ağustos günü ve 25-26 Ağustos gecesi plan üzerinde son çalışmalar aralıksız mum ışığında sürdürülmüştür. Bu çadırlar bölgesinde hizmet etmiş olan Kazancılı Gazi Emiroğlu İbrahim (Aydın) anılarında, sabah olduğunda çadır girişinde 119 adet mum tabanlığı saydıklarını, anlatmıştır. 19. 26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.00 da Atatürk Kocatepe’de, tüm komutanlar birliklerinin başındadır. Afyon ovası üzerinde pus-sis dalgası vardır. Saat 05.15’de hedef tespiti için bir kaç top atışı yapılır. 20. Ovada kuş sesleri ve böceklerin gıcırtıları haricinde fısıltı bile duyulmaz. Başkomutan, süvarilerin komutanı Fahrettin ALTAY’a telefonla “hakkınızı helal edin” demiş, bu helalleşme kulaktan kulağa kısa sürede orduyu dolaşmış ve komutana “hakkımız helal olsun” cevabı gelmiştir. 21. Saatb 05.30’da taarruz emrini alan Türk Ordusu 165 top bataryasının aynı anda düşman mevzilerine ateşe başlamasıyla düşman şaşkına döner. İlk anda bir çok tepe ve siper ele geçirilir. Çiğiltepe istenen zamanda ele geçirilemez. Komutan Alb. Reşat 27 Ağustos saat 13.00 civarında intihar eder. Tepe saat 19.00’da ele geçirilir. 22. Bu kritik saatlerde Atatürk Kocatepe’den savaşı bizzat yönetir. Kritik saatlerde alanı gözetlerken bir ara parmağını çenesine dayamıştır. Bu sahneyi gören Askeri fotoğrafçı Ethem Bey, yavaşça yaklaşır ve o anı resimleyerek ölümsüzleştirir. Savaşı ve Atatürk’ü takip ederek çok sayıda resim çeken bu kişinin İzmir’de fotoğrafçıya bıraktığı filimler çıkan bir yanında kül olur. Sadece birkaç resim kurtarılır. 23. Yunan Komutan Tirikopis yanında yardımcılarıyla Kırşehir’e nakledilir. Ülkesinde dönünce hatıralarını yayınlar. Atatürk’ten övgüyle bahseder. Her yıl Selanik’te yapılan Atatürk’ü anma törenlerine katılır. 24. Atatürk, Sadi Irmak ile sohbetinde “İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.” Demiş, biraz durakladıktan sonra ise “ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak, yalnız bana ait olacaktı.” diyerek tarihi bir komutan sorumluluğu örneği vermiştir. 25. Günümüzde bile bu şanlı zaferin kutlama mesajlarında Atatürk ismine ve Türk Milleti kimlik temel kavramımıza yer vermeyen devlet görevlileri (Diyanet Başkanı başta) olması kaygı vericidir. 26. Türk Tarihinde çok önemli yeri ve etkisi olan 26 Ağustos Zaferleri (Malazgirt ve Afyon Kocatepe) kutlama törenlerinde siyasi parti liderleri bu zafer törenlerini siyasi hesapları ve planlarına ortak ederek zaferler üzerinden kazanım elde etmeye girişmeleri şehitlerin kemikleriniz sızlatan, insanımızın içini kanatan hususlar olmuştur. Derleyen-Yazan: Av. Naci Sözen (Em. Hv. Kd. Alb.)
Bu haber 189 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |