CUMHURİYET BAYRAMI KUTLANIYOR…!!!!!
Cumhuriyet Bayramı, ilan edilişinin 88. yıldönümünde, bir kez daha kutlanıyor. Kurtuluş Savaşı’nın özü, Amasya Genelgesinde yer alan “ Milletin Bağımsızlığını, yine, Milletin azim ve kararı kurtaracaktır. “ maddesinde ifadesini bulur. Kurtuluş Savaşı ve Atatürk devrimlerinin iki hareket noktası (dinamiği) vardır. Bunlar ; “ tam bağımsızlık “ ve “kayıtsız şartsız millet egemenliği “ dir. Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ün, daha, savaş sırasında, Cumhuriyet idaresine geçileceğini, düşündüğünü biliyoruz. Devletimizin siyasi rejimi ve yönetim biçimi olarak, 1923 yılında, insan onuruna en çok yakışan Cumhuriyet İdaresi’nin seçilmiş olması, çağdaşlığın, millet hakimiyetinin ve laikliğin seçilmiş olması demekti. Nihayet, Atatürk ve arkadaşlarının liderliğinde, zamanın meclisi tarafından alınan karar doğrultusunda, Cumhuriyet, 29 Ekim 1923 günü ilan edildi. Atatürk, 04 Kasım 1923 günü “ Cumhuriyet bedava kazanılmadı, bunun için çok kan döktük “ demiştir. Yine , Atatürk, Cumhurietin 10. Yılı söylevinde “ az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir “ demiştir. İşte, bizler, bugün (29 Ekim 2011 günü) zor savaşlar ve cesaretle alınan kararlar sonrası ilan edilip, bu güne kadar yaşatılan, Cumhuriyetimizi kutluyoruz, belki de kutlayamıyoruz..
Cumhuriyet Bayramımızın kutlanması faaliyetlerinde yaşanan bazı durumlar karşısında üzülenleri anlıyorum. Çünkü, bu durumlara ben de çok üzülüyorum. Bu bayram, diğer, Milli Bayramlar içinde özel bir yeri olan ve özel kanunla düzenlenen bir bayramdır. Bu bayram tüm Milletin bir bayramı olarak kabul edilmiştir. Kutlamalar konusunda yaşanan bazı durumlar karşısında şaşıranları, gelişmeleri anlamakta zorlananları ise anlayamıyorum. Çünkü, bu güne, aniden, süpriz bir şekilde gelinmedi. Bizler, son seçimler öncesi, İstanbul ilinde, Bayrağımızın gönderden indirilmesi ve yerine PKK paçavrası çekilmesini, ekranlardan canlı olarak izlemedik mi? Taksim Meydanındaki Atatürk Anıtına bölücü simgeli paçavralar örtülmesini, tarihimize, kültürümüze, kimliğimize, kahramanlarımız ve zaferlerimize küfürleri sürekli izlemek zorunda bırakılmadık mı? Tüm bu olayları içimize sindirdik mi? Ülkemizde yaşayan 74 milyona yaklaşan nüfusumuzun bir bölümü, bölücü yandaşı, önemli bir bölümü ise, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı haline gelmiş, kalan diğer bölümü de, narkoz sonrası zafiyet dönemi yaşamakta olduğundan, olayların, gelişmelerin ve gelecekte yaşanacakların doğru değerlendirilmesi mümkün olmamaktadır.
Bu günün anlam ve önemini anlatmak için, ekranlara çıkarılan, sözüm ona aydınlar, Cumhuriyet ve Atatürk’ü geri plana atmak, Cumhuriyet idaresinin faziletini gizlemek için akıl almaz cümleler kurmaktadırlar. Bir konuşmacı, “ meşrutiyet, tazminat ve ıslahat fermanı olmasaydı Cumhuriyet ilan edilemezdi” diyebilmektedir. Demek ki, padişahlarımız, “gelecekte, beni aşağı indirsinler ve rejimi değiştirsinler” düşüncesiyle çok önceden bazı yenilikleri uygulamaya koymuşlar. Bu insanlar kimi kandırıyor, demek istiyorum, fakat kimleri kandırmıyor ki? Azınlıkların (Hıristiyan) haklarını genişletmek için, üçlü ittifak (Fransa, İngiltere ve Rusya) ülkelerinin dayatmaları ile ilan edilen bu uygulamaların Osmanlının sonunu getirdiğini bilmiyor muyuz ?
Atatürk ve zamanın meclisi, 1923 yılında, Millet Egemenliği, Çağdaşlık ve Laiklik temelinde bir cumhuriyet kurarak, insanımızı, padişahım kulu ve tarikatların müridi olmaktan kurtarmış ve Cumhuriyetin hür ve onurlu bir vatandaşı olma imkanı tanımıştır. Bu konunun önemini anlamak için, çevremizdeki İslam ülkelerinin, diktatörlerden, krallardan ve baskı rejimlerinden kurtulmak için, aradan geçen bir 88 yıl sonra, yani 2011 yılında, “Arap Baharı” parolasıyla mücadeleye girişmiş olmasına bakmalıyız. Bu ayaklanmalar ve devrilen rejimlerden sonra, demokrasi ve çağdaş özgürlükler ve medeniyet kurallarına uygun idareler kurulacağı umutları, ülkelerin yeni liderlerinden gelen “ dini rejime geçileceği, din kurallarına aykırı kuralların kaldırılacağı, şeriat ilkelerinin geçerli olacağı” şeklindeki açıklamaları karşısında kaybolmuştur. Bu gelişmeler karşısında, cesaretle ve ileri medeniyet seviyesi hedefiyle ilan edilmiş olan Cumhuriyetimizin değerini daha kolay anlıyoruz. Televizyon kanallarından birinde Cumhuriyet’in önemini anlatan bir konuşmacının “ 1923 yılında ileri medeniyetler yolunda, zamanın liderlerinin sahip olduğu vizyonun, bu günlerde sahip olunan vizyondan ileri olduğunu düşünüyorum” şeklindeki sözlerini önemli buluyorum.
Bu arada, Cumhuriyet Bayramının onuncu yılında, yöremizdeki kutlamalara tanıklık eden yaşlı bir hemşerimizin anlattıklarına göre, Ermenek ve çevresindeki tüm köyler, bucaklar (nahiyeler)’da yaşayan insanlar, kutlamalara iştirak etmiş. Kazancı nahiyesi ve çevresindeki 10 köyün insanı nahiye merkezinde toplanmış ve coşku içinde 3 gün süren kutlamalar yapmışlardır.
Tüm Türk Milletinin, Cumhuriyet Bayramını gönülden kutlar, Cumhuriyetimizin, sonsuza kadar yaşamasını dilerim. Ayrıca, Atatürk başta olmak üzere, kurucularına, uğrunda şehit olanlara, emeği geçenlere şükranlarımı sunarım..
DERLEYEN : Av. Naci SÖZEN / 29 ekim 2011, Alanya /ANTALYA
Bu haber 2141 defa okunmuştur.