| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI 100. YILI KUTLU OLSUN![]() 30 Ağustos 2022, 16:14 Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “ordular ilk hedefiniz Akdeniz dir, ileriiii” emriyle başlayan ve 30 Ağustos 1922 günü akşamı Zafer ile sonuçlanan Zafer Haftasının 100. Yılı anısına, Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK ve Kahraman tüm silah arkadaşları, Milli Mücadeleye destek veren Türk Milleti, isimsiz kahramanlar, şehitler ve gaziler için saygılarımızı, şükranlarımızı sunar, hepsine ALLAH’dan sonsuz rahmetler dileriz. Milletimizin top yekün mücadelesiyle zafere ulaştırdığı Kurtuluş Savaşımızı taçlandıran ve milletimizin kötü kaderini aydınlığa çeviren 30 Ağustos Zaferi, Türk Milleti’nin (Osmanlı Orduları) yenilgiyle sonuçlanmış 6 savaşın ardından giriştiğimiz yedinci ÖLÜM-KALIM savaşıdır ve ZAFER ile sonuçlanmıştır. Savaş yılları Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomisini tümden harap etmiş, ekin tarlada çürümüş; toprak tohumsuz, evler erkeksiz kalmıştır. Kağnıya ve sabana koşulacak hayvan, çiftin sapına yapışacak erkek yokluğunda çifte, hayvan yerine kadınlar koşulmuştur. O tarihlerde, ufuktan güneşin doğacağına dair hiçbir işaret yoktur. Tersine memleket bir zifiri karanlıktır. Adana Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep İngilizler tarafından işgal edilmiş, başkent İstanbul İtilaf Devletlerinin işgalinde, Antalya ve Konya’da İtalyan birlikleri bulunuyor. Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri var. 15 Mayıs 1919’da Yunan birlikleri İzmir’e çıkmış; Batı Anadolu’nun verimli topraklarından memleketin kalbine doğru ilerlemektedir. Yunanlılar Ankara yakınlarına kadar gelmişler, TBMM ‘nin Kayseri’ye taşınması bile konuşulmuştur. Yunan ordusu Sakarya Savaşında ağır bir yenilgiye uğratılmış ve kaderimiz kötü gidişten iyiye dönmüştür. Bu savaşın üzerinden bir yılı aşan bir süre geçmiş olmasına rağmen Yunanlılar sanki komşumuz olmuş gibi mevzilerine yerleşmiş, Türk Ordusunu neden taarruza geçmediği mecliste şiddetli tartışmalara neden olmuştur. Aslında geçen bu uzun sürede Batı Cephesine, yani Afyon civarına asker yığılması, top, tüfek, mühimmat temini, teçhizat, gıda , at ve diğer araç gereçlerin toplanması faaliyetleri tüm hızıyla devam etmektedir. Türk Ordusu, Kütahya Savaşını kaybetmiş, düşman Polatlı ve Haymana yakınlarına kadar ilerlemiş ve top sesleri Ankara’dan duyulur olmuştur. Milli Savunma Bakanlığı, yaklaşan tehlikeye dikkat çekerek, Meclisin ve diğer devlet kurumlarının Kayseri’ye taşınmasını teklif etmişti. Bu teklif, Meclisin 23 Temmuz 1921 günlü gizli toplantısında, Bakan Fevzi Çakmak Paşa tarafından açıklanmıştı. Bir çok milletvekili de bu teklifi uygun bulmuştu. İşte, tam bu sırada, uzun boylu, esmer ve zayıf bir adam, birden kürsüye fırladı. Bu kişi Erzurum Mebbusu Mustafa Durak Bey idi. Kürsüden “ arkadaşlar nereye gidiyoruz? Düşman, bizi, burada, kendisini yenmek için tedbirler düşünürken bulmalıdır “ diye haykırıyordu “ cümleleri yer almaktadır. Bilindiği üzere, Meclis Ankara’da kalmaya karar veriyor ve mücadele zaferle sonuçlanıyor. Birinci TBMM tartışmaları sonunda bu mücadelenin baş mimarı Mustafa Kemal Paşa Başkomutan ilan edilmiş ve gidiniz ordunuzu ve planınızı hazırlayın, düşmana saldırın ve vatanı kurtarın denmiştir. Bu görevi alan Başkomutan arkadaşlarıyla birlikte Akşehir’e gelerek karargahını kurmuş ve planlamaya başlamış olup, sonradan karargahını Afyon Ovasına taşımıştır. Geceli gündüzlü çalışmaların sonunda harekat planı son şeklini almış, ordu birlikler ve komutanları görevlendirilmiş Afyon Ovasında 37687 atlı süvari, 131.409 piyde, 8658 subaydan oluşan yaklaşık 200.000 kişi mevzilenmiştir. 25 Ağustos günü ve 25-26 Ağustos gecesi plan üzerinde son çalışmalar aralıksız mum ışığında sürdürülmüştür. Bu çadırlar bölgesinde hizmet etmiş olan Gazi Emiroğlu İbrahim (Aydın) anılarında sabah olduğunda çadır girişinde 119 adet mum tabanlığı saydıklarını anlatmıştır. 26 Ağustos sabahı Afyon ovasında serin bir hava hakimdir. Tan yeri ağarmaya başladığında süvariler atlarının yelesini okşayarak helallaşmakta, piyadeler ellerinde tüfekleri, ucunda süngüler takılmış, komutanları kılıçlarını çekmiş, tüm gözler hedefe, düşman siperlerine çevrilmiştir. Ovada kuş sesleri ve böceklerin gıcırtıları haricinde fısıltı bile duyulmaz. Başkomutan, süvarilerin komutanı Fahrettin ALTAY’a telefonla “hakkınızı helal edin” demiş, bu helallaşma kulaktan kulağa kısa sürede orduyu dolaşmış ve komutana “hakkımız helal olsun” cevabı gelmiştir. Bu sessiz bekleme uzun sürmemiş, beyaz atlı Başkomutan Mustafa Kemal ordunun önüne çıkmış ve “ ordular ilk hedefiniz Akdeniz dir. İleri” emrini vermiştir. Bu emri sabırsızlıkla beklemekte olan 200.000 asker 14 gün sürecek amansız bir taarruzu başlatmış, Afyon Ovası “ Allah, Allah, ya istiklal ya ölüm, hücum, “ nidalarıyla inlemiştir. Yunanlılar ovaya hakim 3 tepeye uzun menzilli toplar yerleştirmişlerdi. Bu tepelerin 2 saatte imha edilmesi emriyle 3 alay görevlendirildi. Kocatepe ve Ada tepe hemen imha edildi, fakat Çiğiltepe direniyordu. Atatürk, bu birliğin Komutanı Albay Reşat Beyi telefon başına çağırarak “iki saat içinde karşı tepenin alınmasını emrediyorum “ demiştir. Aradan iki saat geçmesine rağmen tepe alınamamış ve telefonla, Albay tekrar karargahtan aranmıştır. Telefon başına giden Reşat Bey, Başkomutan Mustafa Kemal ile görüşmüş ve “ emrinizi yerine getirememiş olduğumdan kendimi affetmiyorum, beni affedin “ dedikten sonra, telefon kapanmadan tabancasını şakağına sıkarak hayatına son vermiştir. Bu saldırıda görev alan Kazancılı Gazi Kasım Alisi, hatıralarında, hatıralarında, bu olayı “ tepenin düşman elinden alınması gecikince Alayın Komutanı Albay, kendi tabancası ile kendisini idam etti “ şeklinde kayda geçirmiştir. Bu intihardan birkaç saat sonra bu tepede ele geçirilmiş olup, Yunanlılar tam bir bozgun halinde geriye doğru dağılarak kaçmaya başlamışlardır. Bu Çiğiltepe savaşı ve intihar olayı başka kaynaklarda da aynen anlatılmakta olup, Kurtuluş Savaşımızın en trajik, fakat, Vatan savunması anlamında, en anlamlı, örnek olayı olarak kabul edilmektedir. Sonunda Yunan ordusu dağılmış ve sürüler halinde yakıp yıkarak İzmir’e doğru kaçmaya başlamış, Türk Ordusu ise onları kovalayarak 09 Eylül’de İzmir’e girmiştir. Yunan komutan Tirikopis birkaç korumasıyla çalılıkta durum değerlendirmesi yapmaktadır. Kendisinin anılarından öğrenildiğine göre kaçışa devam etmek, intihar etmek ve teslim olmak seçenekleri tartışılmaktadır. Teslim oldukları an öldürülecekleri düşünülmüş ve teslim olma seçeneği iptal edilmiştir. Tam bu sırada Türk askerleri bu ekibi teslim alır ve Başkomutan huzuruna çıkarırlar. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK büyüklüğünü burada da gösterir ve Tirikopis’e “general oturun, rahat edin, endişelenmeyin, sizin güvenliğiniz bize emanet” diyerek korkudan titreyen Yunan komutan ve ekibini rahatlatmıştır. Bir müddet sonra Atatürk İzmir’e gelmiş ve arkadaşlarıyla Kadifekale’de çay içmektedirler. Ekipden birisi “paşam, bu kaleden körfezi seyrederek çay içmek ne büyük mutluluk” demiştir. Bu söz karşısında Büyük Lider Başkomutan “ arkadaşlar burada mutlulukla çay içmemizi bu vatan için canlarını veren on binlerce şehidimize borçluyuz” demiştir. Atatürk, zaferleri ve tüm başarıları Türk Milletine mal etmiş, kendisi sahiplenmemiştir. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “çağını aşan lider “ niteliğini, ilkeleri ve fikirlerinin evrensel ve güncelliği, dolaysıyla yüceliğini, TÜM DÜNYA ANLAMIŞ VE TAKTİR ETMİŞ OLMASINA RAĞMEN, bizler tam olarak ANLAYABİLDİK Mİ? Ulu Önder ATATÜRK büyüklüğünü, Çanakkale’de can veren Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektupta “yavrularınız bizim yavrularımızla yan yana yatmaktadırlar. Onlar artık bizim de yavrularımızdır. Gönlünüzü ferah tutun” cümlelerine yer vererek göstermiş, bu mektubu okuyan Anzak anneleri o kadar duygulanmışlar ki cevabi mektuplarında “ biz de size ATAM demek istiyoruz “ diye yazmışlardır. İngiliz Ordusu ile sömürgeleri olan Avustralya ve Yeni Zelanda Birleşik Ordusu, ANZAK askerlerinin, Çanakkale’yi geçerek İstanbul’u işgal edip Osmanlı Devletine son vermeleri için 1914'de denize açıldığı ilk hareket noktaları olan “ALBANY” limanı körfezine ''ATATÜRK BOĞAZI'' adı verilmiştir. “Atatürk Entrance'' olarak dünya haritasında “ATATÜRK” ismini taşıyan tek coğrafi konumdur. Ord. Prof. Sadi IRMAK’ın (Atatürk'ten Anılar, 1978 ) anılarından öğreniyoruz ki, Kurtuluş Savaşı üzerine yapılan bir sohbet sırasında, Atatürk, savaşı ve milletin azim ve kararlılığını anlattıktan sonra “İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.” demiştir. Biraz durakladıktan sonra ise “ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak, yalnız bana ait olacaktı.” demiştir. Bu konuşmaya tanık olan ünlü bilim adamı ve devlet adamı merhum Sadi IRMAK, eserinde, “bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine mal eden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.” diye yazmıştır. Mustafa Kemal ATATÜRK’ü “din düşmanı, dinsiz” gibi gösterme gayretleri hep olmuştur. Bu gayret ve iddiaların gerçeklerle ilgisinin olmadığını, Emekli Müftü (şimdi milletvekili) olan İhsan ÖZKES, yazmış olduğu “Atatürk, CHP ve Din” isimli kitabında belgeleriyle birlikte açıklamıştır. Bu eserde, Atatürk’ün, daima dine ve ibadete saygılı olduğu, 03 Mart 1924 tarihinde Diyanet İşleri Bakanlığını kurdurduğu, İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakültelerini açtığı, Yunanlıların zarar verdikleri camileri tamir ettirdiği, bazılarının parasını kendisinin karşıladığını anlatır. Örneğin, Mihalıççık Atatürk Camisinin yapımı için emir çavuşu Ali METİN aracılığıyla 5 bin TL göndermiştir. Kutsal kitabımızın Elmalılı Hamdi YAZIR tarafından Türkçeye çevrilmesini sağlamıştır. Bu çevirmenin 8 bin nüshasının parasını bizzat kendisi ödemiştir. Fakat, gün geldi bu kurum, hutbelerden Atatürk ismini çıkarttı. Atatürk’ün, Tokyo ve Paris şehirlerine yapılacak olan camiler için kendi ödeneğinden para göndermiş olduğunu da biliyoruz. Düşmanları tarafından büyük bir saygı ile anılan, övgülerle örnek alınan, ismi coğrafi bölgelerine verilerek yaşatılan, ATA olarak kabul edilme teklif edilen, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Kurtuluş Savaşını, Büyük Taarruzu, Kahramanları, Şehitleri ve Gazileri, 30 Ağustos Şanlı Zaferimizi daha iyi anlamak, anlatmak dileğiyle.. Yazan- Derleyen : Av. Naci SÖZEN (Hv. Kd. Alb.)
Bu haber 286 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |