Kazancı Haber (.Bir haberden daha fazlası.)
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORUM

EN ÇOK OKUNANLAR

ANKET

Alanya İl olursa Kazancı bağlansın mı




Tüm Anketler

ATAMIZI ANIYORUZ

Naci Sözen

09 Kasım 2015, 23:58

Naci Sözen

Ulu  Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü  vefatının 77. yılında  sevgi, saygı, özlem, rahmet ve şükran duygularımızla  anıyoruz.

 

Kurtuluş Savaşı Başkomutanı, Vatanımızın kurtarıcısı,  Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, çağdaş  medeniyetlerin üzerine çıkma ülküsünün öncüsü, eşiz bir lider ve Komutan, çağdaş bir devlet adamı,  barışsever, milliyetçi, dil, tarih ve kültür ile yaşamda akıl ve ilmin ışığını işaret eden, diplomat, siyasetçi, araştırmacı, hatip ve düşünce adamı, insanımızı ümmet olgusundan ulus gerçeğine taşımış, onurlu ve eşit yurttaşlar olmamızı sağlamış olan Gazi  Mustafa Kemal ATATÜRK için “bu Millet için ne yaptı? diye soranlara verilmiş olan en güzel cevap “ ne yapmadı ki? “ şeklinde olacaktır

 

Atatürk, daha, 01 Mart 1922 günü, TBMM yasama yılı açış konuşmasında “ her devletin içinde bulunduğu sosyal yaşantısı ve uygarlık derecesine uygun bir hukuki mevzuatı vardır. Bizim milletimizin adalet düşüncesi ve anlayışı hiç bir uygar ulusun seviyesinden aşağı değildir” demiş ve uygarlık seviyesinin üzerine çıkmamızı istemiştir.

 

         Atatürk, 29 Ekim 1933 günü, Cumhuriyet Bayramı kutlama töreninde Onuncu Yıl Nutku’nu okumuş ve sözlerini “ Türk Milleti, sonsuzluğa akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. Ne Mutlu Türküm Diyene” diyerek bitirmiştir. Bu ünlü söylevini kendisinin kaleme aldığı, el yazısının sonunda “ bu söylediklerim  hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur. Beni hatırlayınız.” cümlelerini de yazmış olduğu, bunların üzerini çizdiği ve konuşmasında bunlara yer vermediği görülmüştür.

 

 ATATÜRK’ün  ilke ve devrimlerini, sözlerini, söylevlerini, ırkçılık ve faşistlik kavramlarıyla açıklamaya çalışanların hedefinde Türk Milleti gerçeğini yok etmek yatmaktadır. Atatürk Milliyetçiliğinin felsefesine göre, Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk Milleti denir. Hiçbir vatandaşımızın etnik, din, dil, kültür, mezhep kimliği O’nun Türkiye Cumhuriyetinin birinci sınıf vatandaşı olmasına engel değildir. Çünkü söz konusu olan, birlik dirlik, beraberlik ve siyasal bir bağdır. Türkiye Cumhuriyetini kurmak ve yaşatmak için bir irade ortaya koyan halk Türk Milletidir. Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan her vatandaş kendini bağlı saydığı dil, mezhep, ırk kavim, ne olursa olsun Türkiye’nin maddi ve manevi birinci sınıf vatandaşıdır. Türkiye’de etnik ayrımcılık yapmanın siyasi ve hukuki hiçbir dayanağı yoktur.

 

 Ulu Önder Atatürk, “ yurtta sulh, cihanda sulh “ derken, bir taraftan, yurt içinde huzur ve sükunu, güven içinde yaşamayı amaçlamış, diğer taraftan da, milletlerarası barış ve güvenliğin önemini işaret etmiştir. Atatürk, "Memleketler muhteliftir, fakat medeniyet birdir” der. Atatürk, fikirleri, görüşleri ve "Türk Devrimleri " adı verilen eseriyle, tüm dünyada yankılar uyandırmış bir liderdir. Bu yankılar sebebiyledir ki, Atatürk için bir niteleme aranırsa "çağını aşan lider" sıfatını fazlası ile hak etmiştir.

 

Bilindiği üzere, Osmanlı Devleti, Kurtuluş Savaşı öncesi, ekonomik, siyasi ve askeri yönden tam bağımsız değildi. Bir çok cephede yenilgiyle sonuçlanan harplerin sonunda Avrupa ülkelerine borçlanmış, borçlarını ödeyemeyecek duruma gelince de iflas ettiğini resmen bu ülkelere bildirmişti. Alacaklı devletler, aralarında anlaşarak Osmanlı ülkesinde bir borç ödeme sistemi kurdular ve ismine Duyun-u Umumiye dediler. Yabancıların idaresinde olan bu teşkilat Osmanlı ülkesinde üretilen tütün, buğday, incir, üzüm, maden ve pamuk gibi gelir getiren tüm ürünler bu teşkilat tarafından işletilir, toplanır, satılır ve parası dağıtılırdı. Bu teşkilat Osmanlı Devletinin gelir kaynaklarını ele geçirmişti. Devletin, üretilen ürün ve madenler üzerinde hiçbir tasarruf yetkisi yoktu.  Tüm ürünler bu teşkilatın gözetiminde satılır, toplanan para alacaklı devletlere dağıtılır, az bir kısmı da devlete verilirdi. Bu ekonomik ambargo, siyasi bağımlılığı da beraberinde getirmiştir.

 

ATATÜRK’ü daha iyi anlayabilmek ve yaptığı işlerin önemini kavrayabilmek için, Kurtuluş Savaşı öncesi Osmanlı idaresinin son durumunu incelemek gerekir. Devrim Tarihi Uzmanı,  Eğitimci Sayın Cemalettin TAŞKIRAN hocamızın eserlerinden öğrendiğimize göre,  Osmanlı devleti askeri yönden de bağımsız değildi. Almanlarla yapılan anlaşmalar gereği, ordunun başına Alman subaylar atanmış, eğitim ve komuta bu yabancılara bırakılmıştı. Alman general Liman Von Sanders bir üst rütbeye yükseltilerek İstanbul Osmanlı Kuvvetleri Komutanı yapılmış, tüm eğitim kurumları ona bağlanmıştı. Alman Albay Back Vonerlich, Harbiye Komutanı olmuştu. Osmanlı Devleti,  ordusunu ıslah etmek için Almanlara başvurarak yardım istemiş ve Alman subayların görevlendirilmesini talep etmişti. İstanbul’da görevli Alman Büyükelçi Vangenheim, aldığı bu teklifi İmparator 2. Wilhelm’e bildirmiş, alınan olumlu cevabı da Osmanlı devletine “ İmparatorun bu isteği lütfen kabul etmek tenezzülünde bulunduğu.. “ şeklinde bildirmişti. Bu aşağılayıcı ifadeye rağmen, Osmanlı Hükümeti Başbakanının cevabı  bu  aşağılanmayı kabul eden bir üslupla, 24 temmuz 1913 tarihli resmi yazışmada  “yüksek teveccüh belirtisinde bulunmaya tenezzül ettiğinden dolayı, derin şükranlarını majeste imparatorun  tahtının ayaklarına  arz etmeyi  sayın ekselanslarından rica eder” şeklinde bir cevap veriyordu.  Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları bu onur kırıcı olaylara tanık olduklarından, Kurtuluş Savaşı, “tam bağımsızlık” parolası ile başlatılmıştır.

 

ATATÜRK, "memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün mesaimiz Türkiye'de asri binaenaleyh garplı bir hükümet vücuda getirmektir. Medeniyete girmeyi arzu edip de garba teveccüh etmemiş millet hangisidir ?” diyerek, bir sorgulama yapmış, yeni Türkiye'nin hedefine yön vermiştir. ATATÜRK  ilke ve devrimlerinin en önemli özelliği evrenselliği ve güncelliği  olmuştur. New York Üniversitesi öğretim görevlisi,  çalışmaları ve gözlemleri tüm dünya ülkelerince ciddiye alınarak incelenen davranış bilimci Doçent Selçuk  ŞİRİN,  Yol Ayrımındaki Türkiye isimli yeni eserinde ve 01 Kasım 2015 günü yayınlanan söyleşisinde “Mustafa Kemal’li bile anlatamayan bir eğitim sistemimiz var” diyerek,   kalkınmayla  eğitimin ayrılmaz unsurlar olduğunu vurgulamıştır.  Günümüzde artmakta olan ATATÜRK düşmanlığının eğitim eksikliğinden kaynaklandığı açıktır.

 

Kurtuluş Savaşı sonrasında, emperyalizme ve istilacılara karşı istiklal mücadelesi yapacak olan Doğu dünyası, gönlünde bir milli kahraman, idealinde bir kurtarıcı, yani, Mustafa Kemal arıyordu. O'nun evrensel yönü hakkında söylenenlere kısaca göz atmak gerekirse; şu örnekleri vermek mümkündür;

 

-      Çinli lider Çan Kay Şek, "Atatürk'ün hayatı ve eseri sadece Türkiye için değil, fakat dünyanın bütün hür milletleri için ilham kaynağı olmakta devam edecektir" der.

-      Pakistan Cumhurbaşkanı Eyüp Han ise, "Atatürk, yalnız bu asrın en büyük adamlarından biri değildir. Biz, Pakistan'da O'nu, gelmiş geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz...0 İslam dünyasında yeniden siyasi uyanış istikametinde ileriye doğru cesur bir adım atan bir avuç insandan biriydi" şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

-       Hindistan'ın kurucusu Nehru ise, Atatürk'ün bağımsızlık yolundaki başarısına hayran olduğunu ifade etmekten kendini alamadığı gibi, "biz, o tarihlerde O'nun bağımsızlık hareketiyle son derece meşguldük" demiştir.

-      Atatürkçülüğün evrensel değeri özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra daha da anlaşılmıştır. Ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış bir çok millet, Batıya yönelirken, Batı demokrasisine geçerken Atatürkcülük’den yararlanmanın yolunu aramıştır.

-      Prof. Maurice Duverger  Batıya doğru yönelmeyi arzulayan bu yarı gelişmiş ülkelerin, kısa zamanda batı standartlarına yükselmeleri, ancak, Türkiye Cumhuriyeti  tecrübesi ile mümkün olabilecektir  demiştir.

-       Tunus Başkanı Burgiba, Atatürk için "O, asırlarda bir gelebilecek devlet adamlarından biriydi" demiştir.

 

Kurtuluş Savaşı’nın Baş Komutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü bu anma gününde, hasret, rahmet, minnet ve saygı ile  tekrar anıyoruz.

 

 

Derleyen : Av. Naci SÖZEN,  09 Kasım 2015, ANKARA

 


NOT : ATATÜRK’ü anarken, Ünlü Bilim ve Devlet adamı merhum Ord. Prof. Sadi IRMAK’ın  bir anısına yer vererek yazımızı bitirelim….

……………………………………………………………………………..

 

YENİLSEYDİK  SORUMLU  BEN  OLACAKTIM…



Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:


- İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.


Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:

 
- Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı.

 
Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine mal eden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.


Ord. Prof. Sadi IRMAK


Kaynak: Sadi Irmak, Ord.  Prof. - Atatürk'ten Anılar, 1978

 

…………………………………………………

 

Bu haber 1573 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Demokrasi Kazansın01 Nisan 2024

HABER ARA


Gelişmiş Arama

© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez.

RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi