| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
İnsan İlişkileri ve Görgülü İnsan![]() 31 Mayıs 2010, 01:19 Bu ilişkilerin, Görgü ve Nezaket Kuralları zenginliğinde yetişip geliştiğini belirtmeliyiz. Bir toplumun en büyük zenginliklerinden olan bu kurallar, tarihin derinliklerinden süzülerek gelen, yaşam biçimi, dil ve kültür ürünleridirler. Bu kurallar, insandan insana, toplumdan topluma, yere, zamana ve milletten millete göre farklılıklar gösterir. Özellikle, kıtalar arası toplumlar arasındaki farklılıklar “ kültür farkı” kavramı ile özetlenir. Görgü ve nezaket kurallarının yok olduğu, karşılıklı saygı, sevgi, hoşgörü, sabır, tahammül, yardımlaşma, selamlaşma, misafirlik, ziyaret, görüşüp konuşmak ve tanışmak gibi insani ilişkilerin mayası, tutkalı ve sürükleyici unsurlarının terk edildiği, insanımızın, çevresine ve sorunlara karşı “ ilgisiz, sevgisiz, bilgisiz ve duyarsız olduğu “ sıkça dile getirilmektedir.
Yeni yılın bu ilk günlerinde, bu önemli konuda yıllar önce özel bir çalışmayla hazırladığım, dergilerde yayınlanan ve birçok konferansta katılımcıya takdim ettiğim tespitlerimi, o zamanların notlarından alınmış kısımlarıyla özetlemek ve hemşerilerimle paylaşmak istedim. Bilim insanları ve konu uzmanlarınca dile getirildiği üzere, insanımızın “önce toplumundan, sonra çevresinden ve sonunda kendisinden hoşnut olmamasını sağlamak“ için psikolojik saldırı altında olduğu, kişilerin birbirine yabancılaştırıldığı, kurumları ve devleti aleyhine yönlendirildikleri, çevresindekilerin malına, canına göz diker şekilde canavarlaştırıldıkları, ahlaki çöküntü ve kültür yozlaşmasına sürüklendiği söylemlerine karşı ve inatla, güzel alışkanlıklarımıza bir göz atalım.
İnsan ve Toplum Yaşantısını Düzenleyen İlişki Çeşitleri;
- Kişilerle kişiler arasındaki ilişkiler, - Kişilerle aileleri arasındaki ilişkiler, - Ailelerle aileler arası ilişkiler, - Kişiler ve ailelerin devletle (kurumlar, daireler, müesseseler) ilişkileri, - Milletlerle milletlerin ilişkileri, - Devletlerle devletlerin ilişkileri, - Uluslar arası kuruluşlarla, kişilerin, devletlerin ve milletlerin ilişkileridir.
Millet ve toplum yaşantısını düzenleyen kurallar, kaynağı, uygulama alanı, uygulama mecburiyeti, ihlalinde müeyyidesi (cezası), uygulamasının kontrol ve takip makamları gibi ayırıcı ve belirleyici özelliklere sahiptirler. Bu kuralları şöyle sıralayabiliriz. - Hukuk kuralları (kanun, yönetmelik, kararname, yönerge, talimname, emir) - Din kuralları, - Ahlak kuralları, - Teamül, örf ve adet kuralları, - Görgü kuralları, - Nezaket kuralları.. Görüldüğü üzere, bu kural türleri uyulma mecburiyetleri ve cezalandırma güçlerine göre sıralanmıştır. Kural türlerini bir birinden kesin çizgilerle ayırmak, her zaman mümkün olmaz. Bazı kurallar vardır ki, birkaç alan tarafından da düzenlenmiş olabilir. Bunun en güzel örneği, “hırsızlık” filinin, kanunlar, din, ahlak ve görgü kuralları tarafından değişik formlarda, ama aynı temel (yasaklayıcı, cezalandırıcı, ayıplayıcı, dışlayıcı) karşılıklarla düzenmiş olması, gösterilir. Buna karşın, hukuk öğretisinin girişinde, “ kanun eşittir din, kanun eşittir ahlak değildir “ ilkesinden söz edilir. Buna örnek olarak da “ kaynağı belirsiz yabancı para taşımak, din ve ahlaka göre yasak olmayabilir, fakat, kanunlar bunu yasaklayabilir “ denilir. Son dönemlerin yasal düzenlemeleri için örnek ise, zina eyleminin, din ve ahlaka göre, ağır bir kusur olarak devam etmesine karşın, AB mevzuatına uyum kapsamında, yasalarımızdan, zinanın suç olmaktan çıkarılmış olması, gösterilir.
İnsan İlişkilerinin Önemi ve Etkileşimi;
Görüldüğü üzere, sosyal bir varlık olan ve toplumlar halinde yaşayan insanların arasında cereyan eden ilişkiler, düzenleyici roller üstlenerek, bir kaç alandan etkilenerek, yaşam kültürümüzün bir zenginliği olarak ortaya çıkar. Her toplum, sosyal yaşantısının, ahenk ve düzen içinde geçmesini sağlamak için uyulması mecburi olan kuralların yanında, uyulması mecbur olmayan, cezasız, fakat, uyulmadığı taktirde çevrenin sosyal ve yaygın baskısına, tepkisine ve dışlamasına neden olabilen görgü ve nezaket kurallarına sahiptir. Bireyler arası saygı, sevgi, paylaşım, hoşgörü ve işbirliği konularında gelişme sağlamak, samimiyetimizi ve sevgimizi başkalarına kolaylıkla ulaştırabilmek, yanlış anlamaları önlemek için, insanlara yaklaşım yöntemlerini çok iyi bilmeliyiz ve usanmadan uygulamalıyız. Her ne kadar, günümüzde, nezaket ve terbiyeli davranışlar yapay bir dış cila gibi algılanmakta, dürüst insanlar, “ nesli tükenmiş tür, insanlığın alemi yok, enayiliği bırak “ benzeri eleştirilere maruz kalmakta ise de, evrensel insanlık alemi, insan sevgisinin temel oluşturduğu (hümanist) müşterek bir kültüre doğru gitmektedir. Tarihten günümüze “ Medeni toplumlar” olarak adlandırılan milletlerin en belirleyici vasıfları, teknolojik ilerleme, modern çevre, araçlar, yaşam seviyesi ve zenginlik gibi maddi varlıklardan önce, kültür zenginliği, ahlak, görgü ve nezaket kurallarının zarifliği, çeşitliliği, uygulanma biçimleri ve yaygınlığı, yönlerinden dikkat çekerler.
Çevremizdeki “ Nazik ve Görgülü “ İnsanların Ortak Özellikleri;
- Çevremizde herkes tarafından sevilen ve sayılan insanlar, bu saygınlığı, bazılarınca yakıştırılan “ onda şeytan tüyü var, herkesle çabucak kaynaşır, arkadaş olur” sözü aksine, kişiler arası ilişkilerinde, davranışlarını ve sözcüklerini özenle seçtiklerinden dolayı kazanmış olduklarını görürüz. - Nazik insan, karşısındakileri üzecek, kıracak ve korkutacak söz ve hareketten uzak olur ve ölçülü davranışları tercih eder, - Hoşgörü ve tevazu (alçak gönüllülük/mütevazı olmak) görgülü ve nazik olmanın temel taşlarıdır. - Nazik olmanın ilk hedefi, karşımızdakine güven vermek ve gönlünü almak olmalıdır. - İnsanlar, giyimi, görünüşüyle ilk intiba uyandırır, fikirleri, nezaketi, bilgisi ve aklıyla gerçek güveni kazanır. Bu durum “ giysilerinizle karşılanır, aklınızla uğurlanırsınız” şeklinde özetlenir. İngilizler. bu durumu “ elbise adam yapmaz” deyişi (Clothes, do not make a man ) ile tanımlarlar. - Görgülü ve nazik insan, verdiği sözü tutar, yalan söylemez, randevusuna zamanında gelir. Millet olarak zafiyetimizi gösteren durumlar vardır. Devlet büyükleri dahil, randevulara geç kalmak adet halini almıştır. ABD görgü kuralları arasında “ yemeğe davetli olduğunuz eve asla geç kalmayınız, pişmiş yemekleri aynı lezzette tutmak zordur “ ilkesi yer alır. Yalan söylemek, evrensel olarak ayıplanan bir davranıştır. Nice, doğrularla kazanılan güven duygusu, bir yalanla yok olabilir. Yalanın bacakları kısadır, sözünü de unutmayalım. - Ziyaretler, iş ve özel ziyaret oluşuna, hastane, taziye ve özlem giderme gibi çeşitliliğe göre, zaman, yer, kıyafet ve süre olarak ayarlanmalıdır. Hasta ziyaretinde fazla kalmak, matem yerine defileye gider gibi giyinip gitmek, iş yeri ziyaretinde, yatıya gelmiş gibi yerleşmek uygun olmayan davranışlardır. Taşeli insanının hiç dikkat etmediği hususlardan biridir. Bir dükkâna girdiğinizde (bakkal, terzi, kasap tuhafiyeci, manifatura) içeride, ellerinde sigara, sandalyeleri kaykılmış, kapıdan girenlere acayip bakışlar atan bir gurup insan görürsünüz. Böyle bir mekâna giren ve iç çamaşır almak isteyen bir bayanı düşünün. Alış veriş etmeden çıkıp gidecektir. İşyerleri, diğer kişilerin vakit öldürme yerleri olmamalıdır. Bazı açıkgöz esnafın, bu duruma, dükkâna sandalye koymayarak, mani olmaya çalıştığını görürüz. - Arkadaş ve dostların verdiği sırlar saklanmalıdır. Birlikte paylaşılan zaman ve eylem çevreye duyururken çok dikkatli olunmalıdır. Sizce önemli olmayan bir ayrıntı, arkadaşınız için çok önemi olabilir ve itibar kaybına yol açar. Masum bir şekilde oynan bir kumar oyunu, duyulması durumunda, kahveci için ayrı, işsiz gezen arkadaş için ayrı, bankada veznedar, öğretmen ve yargı mensubu için farklı etkileri olacak eylemdir. - Nasihat dinlemek, öğüt edilmek ve akıl almak günümüz insanının (özellikle gençler, akıl verme, para ver diyorlar) en az sevdiği şeylerdendir. Karşımızdakilere, her konuda ve durmadan akıl verme çabasında olmamalıyız. - Duygu ve davranışlar kontrol edilebilmeli, serinkanlı olunmalı, olaylar karşısında paniklemeden, duygularla değil, akıl ve mantıkla hareket edilmelidir. Kültürlü ve bilgili insanların sevinci de, korkusu da kontrollü ve ölçülü olur. Cahil insanların öfkesi de, korkusu ve heyecanı da kontrolsüz olur. - Bilim adamları “ korku şuur dışıdır “ derler. Bilgili, akıllı ve mantıklı insanların korkuyu yenebileceği kabul edilir. Kutlamalarda, silahlı magandaların ölümlere neden olması, bunun en çarpıcı örneğidir. - İyilikler, yardımlar ve bağışlar, reklâm aracı, itibar, makam, şan ve şöhret amaçlı değil, gizlilik içinde yapılmalıdır. Türk Milletinin ve dinimizin ilkelerine göre, yardımı yapan, yardım yapılan ve yardımın miktarı hiçbir kimse tarafından bilinmemelidir. Günümüzde, yardım ve bağışların, televizyonlarda reklam vasıtası yapılması, vergi indirimine endekslenmesi, hatta, bu konuda bile (kurban bağışı) yolsuzluk yapılıyor olması, çok düşündürücüdür. Yapılan iyiliklerin karşılığının beklenmesi veya istenmesi hissi uyandırılmamalıdır. - Çevremizdekilere, sürekli olarak, yediklerimizden, aldıklarımız ve sattıklarımızdan, varlık ve zenginlikten bahsetmek, abartılı söz ve anlatımlar görgüsüzlük sayılır. Tavırlar, söz ve davranışlarımızda, incelikten uzaklık ve kabalıklar da nezaketsizlik olarak kabul edilir. Konuyu aşırılığa götürerek “ kibarlık budalası” durumuna da düşmemek gerekir. Karşı karışya olduğumuz insan veya gurubun bilgisini ve kültürünü dikkate alınarak konuşmalıyız. Köy yerinde, insanlarla yaptığımız sohbette, yabancı kelimelerle takviye edilmiş cümleler ve bilinmeyen tabirler kullanılması, bu insanların hiç görmediği veya duymadığı şeylerin öne çıkarılması, konuyu anlaşılmaz hale getirecektir. - Görgü ve nezaket kuralları, gerçeklerin yüzüne örtülmek istenen bir perde olmamalı, başarılı olmak ve çevresinde sevilmek istenen insanlar için uyulması ve uygulanması gereken insani davranışlar olmalıdır. - Kuralsız veya toplum kurallarıyla çatışan yaşantıdan, mevcudu çok fazla olan “okumuş cahil” sıfatını taşıyanlardan olmaktan kaçınmalıyız. Aksine, “MEVKİMİZİN YÜKSELMESİ, BİLGİMİZİN ARTMASI VE PARAMIZIN ÇOĞALMASI ORANINDA, DAHA ÇOK MÜTEVAZI OLMAMIZIN “ gereğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Çevremizdeki görgülü ve nazik insanların, tüm bu ilkeleri, bir hayat biçimi olarak kabul ettiklerini ve davranışlarına, günlük yaşantılarına ve sözlerine uyarladıklarını görürüz. - (Gelecek sayıda “ Yaşayan Görgü ve Nezaket Kuralları “ işlenecektir.
(Açıklama: Görev ve diplomasi ortamında ve 1991 yılında hazırlanan, dergilerde yayınlanan ve konferanslarda anlattığımız “Görgü ve Nezaket Kuralları” başlıklı bilgi dosyasından derlenmiştir.) Yazan: Naci SÖZEN, 10 Ocak 2010 / Ankara Bu haber 8921 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |