ATA’MIZI ANIYORUZ..
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, vefatının 73. yılında, sevgi, saygı ve özlemle, sonsuz Rahmetle, şükran ve minnet duygularımızla anıyoruz. Vatanımızın işgalden, Milletimizin esaretten kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu, çağdaş medeniyetlerin üzerine çıkma ülküsünün öncüsü ve lideri, eşiz bir Komutan, Çağdaş bir devlet adamı, barışsever, Milliyetçi, dil, tarih ve kültür ile yaşamda ilmin ışığını işaret eden, diplomat, siyasetçi, araştırmacı, hatip ve düşünce adamı özellikleriyle, dünya milletlerine örnek olmuş, bir çok devlet adamı ve bilim insanının övgülerine mazhar olmuş bir önder olarak, bizim için yaptıklarını saymak yerine “ Atatürk, bizim için neler yapmadı ki” diyerek özetleyebiliriz.
Kurtuluş savaşı “ Ya istiklal, Ya ölüm “ parolası ile başlamış ve sonunda “ Ne Mutlu Türküm diyene “ özdeyişine ulaşılmıştır. Atatürk, daha, 01 Mart 1922 günü, TBMM yasama yılı açış konuşmasında “ her devletin içinde bulunduğu sosyal yaşantısı ve uygarlık derecesine uygun bir hukuki mevzuatı vardır. Bizin milletimizin adalet düşüncesi ve anlayışı hiç bir uygar ulusun seviyesinden aşağı değildir. Bu nedenle, hukuki mevzuatımızın tüm uygar devletlerin kanunlarından eksik olması düşünülemez “ diyerek konunun önemini vurgulamıştı.
Atatürk, Cumhuriyetin 10. Yılı söylevinde “ az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir “ demiştir.
Ulu Önder Atatürk, “ yurtta sulh, cihanda sulh “ derken, bir taraftan, yurt içinde huzur ve sükunu, güven içinde yaşamayı amaçlamış, diğer taraftan da, milletlerarası barış ve güvenliğin önemini işaret etmiştir. Atatürk, "Memleketler muhteliftir,fakat medeniyet birdir.
Atatürk, fikirleri, görüşleri ve "Türk Devrimleri " adı verilen eseriyle, tüm dünyada yankılar uyandırmış bir liderdir. Bu yankılar sebebiyledir ki, Atatürk için bir niteleme aranırsa "çağını aşan lider" sıfatını fazlası ile hak etmiştir.
Ünlü Bilim ve Devlet adamı merhum Ord. Prof. Sadi IRMAK’ın bir anısına yer vererek yazımızı bitirelim….
Av. Naci SÖZEN , 10 Kasım 2011
……………………………………………………………………………..
YENİLSEYDİK SORUMLU BEN OLACAKTIM…
Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:
- İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.
Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:
- Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı.
Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine mal eden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen
sahte kahramanlarını hatırladım.
Ord. Prof. Sadi IRMAK
Kaynak: Sadi Irmak, Ord. Prof. - Atatürk'ten Anılar, 1978
…………………………………………………
Bu haber 1994 defa okunmuştur.