Kazancı Haber (.Bir haberden daha fazlası.)
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORUM

EN ÇOK OKUNANLAR

ANKET

Alanya İl olursa Kazancı bağlansın mı




Tüm Anketler

On Dokuz Mayıs Günü

Naci Sözen

23 Mayıs 2019, 00:16

Naci Sözen

19 MAYIS, ATATÜRK’Ü ANMA,GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINI KUTLU OLSUN

Vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 16 Mayıs 1919 günü bir avuç arkadaşıyla birlikte, sömürgeci devletlerin (İngilizler) işgali altındaki İstanbul’dan, Bandırma vapuruyla hareket etmiş ve 19 Mayıs 1919 günü, Samsun rıhtımına adımını atmıştır. Bu gün, 100. Yıl dönümünü kutlamakta olduğumuz On dokuz Mayıs günü, Samsun’a ilk kurtuluş adımının atıldığı ve Kurtuluş Savaşı’nın fitilinin ateşlendiği gündür. Bir bakıma, On dokuz Mayıs Atatürk’ün doğum günüdür. Kurtuluş ve Cumhuriyet güneşinin Samsun’da parladığı gündür. On dokuz Mayıs Türk Milletinin, kurtuluşa adımını attığı gündür. On dokuz Mayıs Türk Milletinin önderini bulduğu gündür. Bu önder ki, vatanı düşmandan kurtaracak, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuracak, Milleti ve Devleti yüceltecektir. Bu yeni devleti GENÇLERE emanet ederken de şöyle diyecektir. “Gençler!... Cesaretimizi pekiştiren, sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile insanlık ve uygarlığın, vatan sevgisinin en değerli sembolü olacaksınız.” Gençler vatan size emanet edilmiştir. Onu en iyi şekilde yüceltecek ve koruyacak olan sizlersiniz”

Atatürk, bu bayramı Türk Gençliğine armağan etmiştir. TBBM tarafından kabul edilen 20 Haziran 1938 tarihli kanunla "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak kutlanan bu ulusal bayram, daha sonra “Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı” adını almıştır. Türk Milleti, özellikle, Türk Gençliği, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın 100. Yıldönümünü, tüm yurtta ve KKTC’nde coşku içinde kutlamaktadır.

Bilindiği üzere, Osmanlı İmparatorluğu 2. Dünya Savaşında yenilince, savaşın galibi olan devletler aralarında Anadolu’yu paylaşmış ve işgale başlamışlardı. Mustafa Kemal bu işgal ortamında, 19 Mayıs 1919 günü bir kaç arkadaşı ile birlikte Samsun’a çıkarken, kafasında yeni Türkiye Devleti’nin kurulması fikri vardı. Bu devlet, dört bir cephede verilecek olan Kurtuluş Savaşı sonunda gerçekleşecektir. Kurtuluş Savaşının özü, Amasya Genelgesinde yer alan “ Milletin Bağımsızlığını yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır “maddesinde ifadesini bulur. Kurtuluş Savaşı’nın iki temel hareket noktası (dinamiği) vardır. Bunlar; “ Tam Bağımsızlık“ ve “Kayıtsız Şartsız Millet Egemenliği “ dir. Kurtuluş Savaşı (Milli Mücadele) gerçeği, Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu savaşı kazanan şehitler, gaziler ve tüm vatandaşlar için, bir zaferden öteye, bir VAR OLMA veya YOK OLMAMA mücadelesi niteliği taşımaktaydı.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, henüz Milli Mücadele başında, Havza’da halka hitabında, “ sessiz, durgun ve başı eğik kalmayın, uyanınız, Milli bağımsızlığımızı çiğniyorlar, haklarınızı savunmak için birleşiniz. Düşman karşısına dikiliniz. Toplantılar yapınız. Sesinizi duyurunuz.. Bütün dünyaya “ Ben Türk’üm, bağımsızlık bana Atalarımdan miras kaldı. O’nu sana veremem “ diye haykırınız “ demiştir.

Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması ile paylaşılan ülkemiz, Atatürk önderliğinde, Milletimizin azim ve kararı ile verdiğimiz mücadelenin sonunda kurtarılmış ve işgalciler geldikleri gibi gitmişler, Türkiye için diplomatik bir zafer olan Lozan Barış Antlaşması ile Milli sınırlarımız çizilmiş, Türk İstiklal ve Hakimiyeti tüm dünya tarafından resmen tanınmıştır.

Daha yolun başında hazırlanan 20 Ocak 1921 tarihli Anayasamızda “ egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu “ ilan edilmişti. Bu doğrultuda, 01 Kasım 1922 tarihinde Saltanat kaldırılmış, 03 Mart 1924 tarihinde de Hilafet kaldırılmıştır. Nihayet, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm dünyaya ilan edilmiş oluyordu. İç isyanlar, siyasi mücadeleler, suikast ve Menemen olayı gibi sayısız güçlüğe rağmen, sonuca Atatürk liderliğinde kararlılıkla ulaşılmıştır. Cumhuriyet 29 Ekim 1923 günü ilan edilmiştir. Başlangıçta, “ Ya istiklal, Ya ölüm “ parolası ile başlamış olan mücadele, “ Ne mutlu Türküm diyene “ ilkesi ile MİLLET olma yolunda başarıya ulaşmıştır. Atatürk, “Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca, hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz, Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk Milleti denir” demiştir.

Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması sürecinde, üstlendiği sorumluluklar, icra ettiği görevler ve yaptığı katkılar yönünden en önemli unsurlardan biri de Birinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi dir. Yurdumuzun tüm bölgelerini temsilen Ankara yollarına düşen Meclis üyesi bu fedakar insanlardan 115 kişinin katılımı ile meclisin ilk toplantısı 23 Nisan 1920 günü yapılmış, mebus sayısı sonradan gelenlerle 338 kişiye ulaşmıştır. Kurucu Meclis niteliğinde olan bu meclisin üyeleri, işgalci düşmanlar ve diğer zorluklar karşısında, içerisinden çıkardığı hükümet, Başkomutan ve Başkanlarla birlikte, vatan ve milletin kurtuluşu için hiç bir fedakarlıktan kaçınmamışlardır.

Atatürk, daha 01 Mart 1922 günü, TBMM yasama yılı açış konuşmasında “ her devletin içinde bulunduğu sosyal yaşantısı ve uygarlık derecesine uygun bir hukuki mevzuatı vardır. Bizin milletimizin adalet düşüncesi ve anlayışı hiç bir uygar ulusun seviyesinden aşağı değildir. Bu nedenle, hukuki mevzuatımızın tüm uygar devletlerin kanunlarından eksik olması düşünülemez“ demiştir.

Çağımızın devletleri, başarılarını ve güçlerini milli eğitimlerinde bulurlar. 01 Kasım 1928 ‘de Latin esasından alınan harfler Türk dilinin özelliklerine göre değiştirilerek yeni Türk Alfabesine geçilmiş ve Arap harflerine son verilmiştir. Böylece, okuyup yazmak kolaylaşmış, kısa sürede tüm yurtta seferberlik başlatılmıştır. Atatürk bu okuma – yazma seferberliğinde “ BAŞÖĞRETMEN “ görevini üstlenmiştir. Bu devrim, Türkiye’yi batı dünyasına yakınlaştırmış olup, önemi günümüzde çok iyi anlaşılmaktadır. Atatürk “ tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir “ diyerek, tarihi zenginliğimizi ve doğruları ortaya çıkarmak için Türk Tarih Kurumunu kurmuştur. Dil ise, MİLLİ varlığı destekleyen en büyük dayanaktır, etkendir, ortak bağdır. Türk dilinin kendi milli benliğine kavuşması ve zenginleştirilmesi için Türk Dil Kurumu kurulmuştur.

Atatürk, Cumhuriyetin 10. Yılı söylevinde “ az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir “ demiştir. Bu vatanın kurtarılması yolunda şehit olan binlerce Taşeli Yöresi kahramanı ve Cumhuriyetin kurulmasında görev almış olan Ermenekli 1. Dönem TBMM Konya Milletvekili Merhum Hulusi GÖKSU dahil olmak üzere, tüm şehitleri, gazileri ve hizmetler yürütmüş olan öncü insanları saygı ve rahmetle anıyoruz.

Ulu Önder Atatürk, “ yurtta sulh, cihanda sulh “ derken, bir taraftan, yurt içinde huzur ve sükunu, güven içinde yaşamayı amaçlamış, diğer taraftan da, milletlerarası barış ve güvenliğin önemini işaret etmiştir. Devlet, öncelikle, milletin birliği ve güvenliği, vatandaşların huzurunu ve sevgi ortamında temel hak ve özgürlüklerden faydalanarak yaşamalarını temine çalışır. Bu barış ortamı siyasi ve hukuki düzenlemelerle sağlanmıştır. Dünyada barış ise, milletler arası uyuşmazlıkların barışçı yollarla, kuvvete başvurmadan çözüme kovuşturulmasını öngörür. Türkiye, dünyada, Avrupa’da ve bölgesinde ortaya çıkan oluşumların, ya kurucuları arasında yer almış, ya da ilk üyelerinden olmuştur.

Türk Devleti ve Milleti, Atatürk İlke ve Devrimleri doğrultusunda, başlangıçtan itibaren yönünü Batıya çevirmiştir. Nitekim, Büyük Atatürk, "Memleketler muhteliftir, fakat medeniyet birdir. Ve bir milletin terakkisi için de bu yegane medeniyete iştirak etmesi lazımdır" diyerek Batı medeniyetini işaret etmişti. Yine, O, "Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün mesaimiz Türkiye'de asri binaenaleyh garplı bir hükümet vücuda getirmektir. Medeniyete girmeyi arzu edip de garba teveccüh etmemiş millet hangisidir ?” diyerek, bir sorgulama yapmış, yeni Türkiye'nin hedefine yön vermiştir.

1938 yılında yazılan bir eserde, Türk Devriminin, sadece, Türkiye'yi canlandırmakla kalmadığı, aynı zamanda, bütün dünyaya yol gösteren bir devrim hareketi olduğu, uyuyan bütün Doğu milletlerinin (Üçüncü Dünya) uyanıp silkinmelerine neden olacak bir hareket olduğu, vurgulanıyordu. Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı ile Birinci Dünya Savaşının galip devletlerinin emperyalist baskılarına karşı duran, onlara karşı başarı kazanan ilk devlet olduğu için diğer devletlere de örnek olmuştur. Bu yönüyle, Türkiye'nin, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde, 9 Mayıs 1919 günü başlayan kurtuluş mücadelesi, Batı dünyasında takdirle karşılanmıştır. Emperyalizme ve istilacılara karşı istiklal mücadelesi yapacak olan Doğu dünyası, gönlünde bir milli kahraman, idealinde bir kurtarıcı, yani, Mustafa Kemal arıyordu. O'nun evrensel yönü hakkında söylenenlere kısaca göz atmak gerekirse; şu örnekleri vermek mümkündür ;

- Çinli lider Çan Kay Şek, "Atatürk'ün hayatı ve eseri sadece Türkiye için değil, fakat dünyanın bütün hür milletleri için ilham kaynağı olmakta devam edecektir" der.

- Pakistan Cumhurbaşkanı Eyüp Han ise, "Atatürk, yalnız bu asrın en büyük adamlarından biri değildir. Biz, Pakistan'da O'nu, gelmiş geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz...0 İslam dünyasında yeniden siyasi uyanış istikametinde ileriye doğru cesur bir adım atan bir avuç insandan biriydi" şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

- Hindistan'ın kurucusu Nehru ise, Atatürk'ün bağımsızlık yolundaki başarısına hayran olduğunu ifade etmekten kendini alamadığı gibi, "biz, o tarihlerde O'nun bağımsızlık hareketiyle son derece meşguldük" demiştir.

- Atatürkçülüğün evrensel değeri özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra daha da anlaşılmıştır. Ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış bir çok millet, Batıya yönelirken, Batı demokrasisine geçerken Atatürkcülük’den yararlanmanın yolunu aramıştır.

- Prof. Maurice Duverger “Batıya doğru yönelmeyi arzulayan bu yarı gelişmiş ülkelerin, kısa zamanda batı standartlarına yükselmeleri, ancak, Türkiye Cumhuriyeti tecrübesi ile mümkün olabilecektir” demiştir. - Tunus Başkanı Burgiba, Atatürk için "O, asırlarda bir gelebilecek devlet adamlarından biriydi" demiştir.

- Sonuç olarak; Atatürk, fikirleri, görüşleri ve "Türk Devrimleri " adı verilen eseriyle, tüm dünyada yankılar uyandırmış bir liderdir. Bu yankılar sebebiyledir ki, Atatürk için bir niteleme aranırsa "çağını aşan lider" sıfatından daha uygun bir ifade olamaz. İşte, Atatürk'ü evrensel yapan yönü de budur. Kurtuluş Savaşı’nın Baş Komutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, tüm şehitlerimizi ve gezilerimizi bu anma gününde, hasret, rahmet, minnet ve saygı ile anıyoruz ve Türk Gençliği’nin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor bayramını candan kutluyoruz.

Derleyen : (Em. Hv. Kd. Alb.) Av. Naci SÖZEN, 19 Mayıs 2019, ANKARA

Bu haber 898 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Demokrasi Kazansın01 Nisan 2024

HABER ARA


Gelişmiş Arama

© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez.

RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi