Fotoğrafın önyüzünde altı öğrenci resmi. Yaşları on beş on altı. Başka? Başka da bir şey yok. Ya fotoğrafın arka yüzü?..
Fotoğrafın arka yüzünde o kadar çok şey var ki hepsi bir destan. Resimdekilerin her biri bir destan kahramanı.
Yıl 1942. Daha yaşları on beş on altı çocuklar elektrik nedir bilmez. Işık, aydınlık bilmez. Uzaktan akşamları Ermenek’in yanan ışıklarına bakar. Gökyüzündeki yıldızlardan farkını anlamaya çalışır. Bulduğu tek fark biri gökyüzünde, biri yeryüzünde. Benzerlikleri ışık saçarlar, gündüz kaybolurlar, akşam dizilirler sıra sıra…
1942 Ermenek’in dağ ardı bilinmez. Dağlar aşılmaz. Aşabilenler tabana kuvvet yol alanlar. Yolda kurda kuşa yem olanlar da olmuştur elbet. Resimdeki altı genç üç gün süren tabana kuvvet yolculuğun sonucu dağın arka yüzüne erenler. Yaşları on iki. Daha ağızları süt kokan.
1942 çokları için gaz lambası lüks. Çıra bildik tanıdık. Elektrik lambası keşfedilmemiş bir rüya. Rüyanın keşfi Ermenek’in karşı yaka köylerinde 1985’te gerçekleşir.
Resimdeki altı genç keşfi 1942’de tamamlayanlar.
1942 Koyun, sığır peşinden ayrılan gelecek peşinde koşanlar.
İlk takım Elbise giyenler.
İlk resim, müzik sanatı tadanlar.
İlk Dünya Klasiklerini okuyanlar
Ve Kazancı’nın ilkleri ile başlayıp Türkiye’de değişik iklimlerde ilk ışık saçanlar.
Ve Türkiye sınırını aşıp Avrupa’da ilk meşale taşıyanlar.
Ve ardından sözü edilenler.