| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
ÜNÜ BATASILAR DEMEYELİM![]() 12 Temmuz 2015, 04:49 Vermeyince Mabut Neylesin Sultan Mahmut Derler ki, Sultan Mahmut'lardan birine kısmeti bağlı bir adamdan söz etmişler. Nam-ı diğer Tıkandı Baba. Sultan adamı bir de kendisi denemek istemiş. Bir koca tepsi baklava yaptırmış. Üst tabakadan başka tepsinin her tarafına görünmeyecek şekilde altın dizdirmiş. adamını gönderip ona tepsiyi birinin bir adağı diyerek kısmetsiz şahsa vermesini ve şahsı takip etmesini emretmiş. Adamımız tepsiyi almış. Yolda bir tanıdığına rastlamış. İkisinin de olaydan haberi yok. Adamımız hikayeyi anlatınca, "senin," demiş tanıdığı gerçek bir hayırseverlik duygusuyla, "baklavadan çok paraya ihtiyacın var. al şu iki altını, sat tepsiyi bana." Teklif adamımızın da işine gelmiş ve tepsiyi satmış. Sultan hikayeyi duyunca "fesüphanallah!" demiş. Adamına adamımızın hergün geçtiği köprünün her gün geçtiği tarafına o gelmeden hemen önce altın dizmesini ve kenara çekilip izlemesini emretmiş. Adamımız köprüye gelince "ya," demiş, "hep aynı taraftan geçiyorum, bu gün de diğer taraftan geçeyim, bir değişiklik olsun," demiş. Sultan hikayeyi duyunca, "ya hazreti pir!" demiş. Adamımızı yaka paça beylik arazilerden birine getirmelerini emretmiş. Getirmişler. Adam korkudan tir tir titrerken ona bir kasnak verilmesini emretmiş ve adamımıza, "bu kasnağı atabildiğin kadar uzağa atacaksın. En son durduğu yere kadar olan arazi senin olacak," demiş. Adamımız kasnağı savurmuş. Kasnak havada bir yay çizip gelmiş ayaklarının dibinde durmuş. Sultan "ya malik el mülk!" diye haykırmış, "getirin onu!" doğruca haziye gitmiş. Adama bir kürek verilmesini emretmiş. "Küreği daldır, ne gelirse senindir." Adam korku ve heyecandan küreği ters daldırmış ve gele gele bir metelik gelmiş. Sultan "kısmeti bağlı" olmanın ne demek olduğunu anlamış böylece. Raviyan-ı ahbar, nakilan-ı esrar zikr idürler kim "vermeyince mabut, neylesin sultan mahmut" meselini dahi şol sultan irad buyurmuştur. İLK FİLMİM SİNEMA SEVDALISI Senaryo Türk Sineması Tanıtma ve Güçlendirme Vakfı yararına Türkiyeyi uluslar arası düzeyde ‘’ Bu eserle tanıtacağız. Telif ücreti istemezsen memnun oluruz denildi.’’ Kabul ettim. Film nerelerde gösterime girdi bilgim yok. Bir numune film için 600 mail attım yanıt alamadım. Asinema, sanat eğitimi veren bir üniversitenin sanata bakış açısı... Sivas’ta bir şiirim dereceye girmiş kitap olarak yayınlanmış. Numune kitap istedim yanıt yok. İlginç olan haber özgürlüğünü, hakkı, hukuku savunan bir basın kuruluşu. Bir öyküm Gaziantepte bir dergide yayınlanmış, numune dergi istedim. Sonuç yanıtsız. Basın kuruluşu… Bankadan kredi çektim. Banka 10.000.tl. fazla yapılandırmış. Devlet kuruluşu… Hakkını hukukta ara… Aradım borçlu çıktım…Henüz ödemedim. Sümen altı oldu. ADALET SEZERSE yazdım çarpmak istediler. Adalete saygımdan çarptırmadım. Son yazdığım senaryo, ünleri ile övünen ünlü yönetmen, ünlü oyuncularla, çekimlere girdi. Ününüm olmadığı için - Ünlülerle yakışık almayacağım varsayımı olsa gerek- adım silinerek yerine ünlü birinin ünlü ismi yazılmış. Ünlü isimlerlerle ünsüz mücadelem hukuk aşamasına dönüştü. O nedenle eser ismi veremedim.Ünsüzlerin asal değeri olmadığından nicel değeri de ele avuca sığmıyor. Bağlı olduğum sendikadan avukat desteği istedim- Sendikanın adı beni hayli düşündürdü- aldığım cevap ‘’ Davanız öğretmenlikle ilgili olsa avukatı hemen gönderirim. Öğretmenin işi, evinden okula gider, okuldan evine gelir. Eser bir fikrin ürünü müdür? Bir mücadelenin aracı mıdır? Anlamak benim kapasitemi aştı. Söyleyen sendikanın başkanı, ne de olsa ünlülerden, söylediyse doğrudur. Eş dost, arkadaş, ‘’Neden dolandırıldın? Diyor Allah aşkına adamların ünü almış yürümüş. OĞLUMA VERDİĞİM ÖVÜTLERİ KENDİME BİR VEREBİLSEM BELKİ DOLANDIRILMAYACAĞIM. OĞLUM OSMAN Kim tutar seni Yumurta topuk Fiyaka fistan Yan gel yat Osman Yaralı parmağa işeme Dayak olma birinin eşeğine Baktın lokmadan biri fazla Hiç düşünme atıver çöpe, atıver Kurda kuşa, yoksula yem etme sakın Hayır ile anma birinin adını Varsın söverse sövsün, üzülme Sövmede yoktur üstüne, yoktur Bir sövene bin sövüver gitsin, sövüver… Doğruya eğri de İnişe yokuş Varsa yok de Karnın açsa da tok de Farkın olsun oğlum Osman İş bilenin işine Aş pişirenin aşına Atıver gitsin tuzu Nasıl olsa senin değil yanan ağız Dövünen yürek senin değil Dövünene gülüver gitsin Farkın olsun oğlum Osman Herkes birlik, dost kardeş Hoş sohbet, gamdan uzak Kuruver hepsine bir tuzak Bin kişi senle uğraşsın dursun Bine bedelsin oğlum Osman Ölünce unutulurmuş adın Lanet üstüne lanet yağarmış Her laneti rahmet biliver gitsin Yürü be Osman kim tutar seni ‘Beddua tersine deper.'' Kanımca geç farkedilmiş olmalı değilse atalarımız ‘’Ünü batasılar.’’ demezdi. Dedikçe ünden üne kavuşuyorlar. Bu haber 1858 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |