Alanya İl olursa Kazancı bağlansın mı

Evet
Hayır
Kararsızım

19.09.2009 günü Ermenege giderken son kez olsun köprüden geçtik, Ermenege 10 km. kala ormanlık bir alandan çavuş köylülerine yerleşmeleri için yer vermişler, su yok plan yok bir kaç kişi kafasına göre de ev yapmaya çalışıyordu. Yukarıya bir depo su deposu yapılıyordu su nerden gelecek onu da bilmiyorum. 

 

Tarihin tanığı Görmeli Köprüsü, yüzyıllar üzerini çiğneyen insanoğluna, hayvanlara ve araçlara veda etti Hakkını helal edecek mi bilemem. Çünkü daha ölmeden öldürdüler, daha canlıyken gömüyorlar onu... İmam her zaman gömülecek olana değil gömeceklere soruyor, Hakkınızı helal ediyor musunuz diye. Bir kez olsun geleneği değiştirip Görmel Köprüsü’ne sorsak duyulacak HAYIR çığlığı, Göksu vadisini inim inim inletir bence…

Köprünün suyun altında kalması köprünün sonu olarak bakmamak lazım taşların suda çürüdüğü nerde görülmüş köprüyü söküp başka bir yere kursaydık üç beş sene içinde deforme olur yıkılır yok olur giderdi belki.  Hiç olmazsa aslına uygun bir şekilde suyun altında kaldı. Belki de böylesi daha iyidir. Hem onun varlığı orayı daha esrarlı kılar.  Dalış sporlarının yapılması için de belki bir vesile olur belki. Biliyoruz ki Alaköprü suyun altında yaşıyor, bu bile teselli olmak için yeter.

İşte böyle baraj ve köprü ile ilgili tespitlerimiz, olaya o kadar da kötümser bakmayalım “Her şerde bir hayır var derler” atalarımız. Artık duygusallığı bırakıp barajın getirecekleri artıları değerlendirme vakti.

ülkemizde bu tür çalışmalar yapılırken uzmanlar gerekli fizibilite çalışmalarını, etütlerini zaten yapıyorlar, bizden daha çok düşünüyorlardır herhalde.

Yol sorununa gelecek olursak, Ermenek Kazancı kara yolu 25 km’den  60 km çıkmış falan filan feryadı figana gerek yok, Baraj gövdesinin üzerindeki yol tamamlansın, 500 mt tünelden sonra 2 km sonra eski Ermenek yolundasın. Arnava köyü üzerinden yeni yol mesafeyi biraz uzatsa da oradaki yerleşim yerlerinden geçerek taşımacılık adına indi bindi gibi ilave ek gelirleri de göz ardı etmemek lazım. Kazancı ekmek arabası Arnava’dan, Sarmazı’ya kadarköylere ekmek satmaya gidiyor daha ne olsun.

Yeni yol faaliyete geçsin o zaman eksileri artıları tartışalım. Ya yol baraj gövdesinin üzerinden değil de mut yolu üzerindeki çamlıca köyüne bir yere çıksaydı o zaman ne yapacaktık. Şükretmek lazım halimize şunun şurasında bir kaç ay geçiçi yolun sıkıntılarına katlanalım, dediğim gibi “Her şerde bir hayır vardır”

Biz kazancılıların bu köprü ve yol konusunda üzerimize düşen görevimizi layıkıyla yaptığımızı sanıyorum. Baraj inşaatı gündeme geldiğinden bu yana yaklaşık 4 yıldan beridir sitemizde bu konuları işliyoruz. Yetkililere fikir olur diye gündemi sıcak tutmaya çalıştık. Ermenek ve civar yerleşim birimleriyle gelin ortak çözüm üretelim dedik, Sitemiz köşe yazarlarıyla defalarca bu konuda yazılar yazdık Okudular mı bilemem ama, biz okusunlar diye yazdık.

Bu baraj konusunda artık ikinci aşama gelelim, biz kazancılılar olarak bu baraj gölünden nasıl faydalanırız onun hesabını yapmalıyız artık. Çaydan kum alamayacağız, iklim değişiyor meyve sebzecilik anılanında yeni arayışlar bulunmalı, baraj gölünde balıkçılık yapabiliriz, göl kenarlarına balık evleri yaparak Zeyve’ye alternatif mekânlar oluşturmalıyız. Boğa tepesinde turizmle ilgili yeni girişimler düşünmeliyiz.  (Bu yaz Boğatepesi’nde Zeyve yol ayrımındaki kapalı yolun kenarına bir turist kamp kurmuş çam havasında kitap okuyordu gözlerimle gördüm).

Bükten bebagına kadar arazi sulaması için gerekli yerlere girişimler yapılmalı. Ermenek’ten kopan köy ve köylülerin ihtiyaçları tespit edilip kazancıda ihtiyaçları karşılayacak olanaklar sağlanmalı, yeni açılan yoldan Gülnar ve Silifkeye ulaşım seferleri düzenlenebilir. v.b

Bırakın elin günün demiş demişini de işimize bakalım. Tabi bütün bunları beraber yapabilmemiz için önce bir birimizin yüzüne bakalım. Köyde yoldan geçerken adam selam bile vermiyormuş.  Niye? öteki görüştenmiş diye, pes doğrusu zaten hepimiz birbirimize akrabayız arkadaşız. Hiç güleceğim yoktu, gülüyoruz acınacak halimize, tavşan dağa küsmüş, kimin umurunda.

Ey Kazancılı! uyan artık silkinde kendine gel.  Selam vermemek içim başını dönersen, kahveleri mekânları ayırırsan, bakkalını ayırsan sofrandaki ekmeği cemalin fırınından mı? Yoksa Anamur’dan mı? diye yersen bu tür  safsatalarla oyalanıyorsanız atı alan Üsküdar’ı çoktan geçer sen yerinde sayarsın.

Bırakalım bu ikili tekliği “Hepimiz Aybah’ımın suyunu içiyoruz” Gelin hepimiz bir birimizin suyuna gidelim de Kasabamız nasıl kalkındırırız onların hesabını yapalım, başkalarının hesabına çalışmayalım."Elin suyunu bırakın kendi suyumuza bakalım"

Hasan KÖKSOY- 03 Ekim 2009