Kazancı Haber (.Bir haberden daha fazlası.)
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORUM

EN ÇOK OKUNANLAR

ANKET

Alanya İl olursa Kazancı bağlansın mı




Tüm Anketler

Organik Yenicesu Muşmalası

Hasan Köksoy

27 Mayıs 2010, 16:43

Hasan Köksoy

Benim memleketimde her mevsimi bir başka güzeldir. Anlatacak o kadar çok şey var ki, nereden nasıl başlayıp anlatacağımı bilemiyorum. Ben sizlere sonbahar meyvelerinden Muşmalayı yazacağım..

Anlıyorum ki biz şehirde yaşayanlar, akvaryumdaki balıklar, kümesteki tavuklar gibi yaşıyoruz. Asıl özgürlük, huzur köylerde. Gazeteler sağlıklı beslenme reçeteleri ile dolu ve bu reçeteler doğal beslenmemiz gerektiğini söylüyor. Ama maalesef o hale gelmişiz ki, her şeyin doğalına daha fazla para ödemek zorundayız (onu da bulabilirsek) Ne meyvelerimiz, ne sebzelerimiz doğal. Yoğurtlarımız, yağlarımız hileli ve üstelik en doğalı palavrasıyla satışta vs.

İstanbul’da pazarlarda ve marketlerde ara sırada olsa karşılaştığımız muşmulayı bazı insanlar beğenmeyip “Bunlar yenir mi tatsız tuzsuz?” diyorlar. Adamın biri pazardan ak fasulye almış, sabahtan akşama ocakta kalmışta pişmemiş, lezzet desen zaten yok.  Bu arada yoğurtlar sünüyormuş süttozu ile mi yapıyorlar nedir, sebzelerinizin tadı tuzu yok şehirlerde yaşayanlar birçok şeyin sentetiğini, hormonlusunu yiyorlar maalesef. Bunları düşündükçe sonbaharda gelen Yük kamyonlarımız aklıma geliyor. Ne keder şanslıyız hiç olmazsa memleketimizin doğal gıdalarını yiyebiliyoruz. Temel gıdalarımızın bir çoğunu hatta hepsini kasabamızdan karşılıyoruz. İşin ekonomik boyutu da cabası tabi. 

Bizim kasabamızda bahçelerimizi süsleyen yazdan kalma yabani meyvelerin yanında, muşmula, geyicek gibi sonbahar meyveleri de vardır. Halen dalından koparabileceğiniz yöremizde bulabileceğimiz sonbahar meyvelerimiz vardır belki. Muşmala genelde kasabamızda bağ aralarında veya aşağı dediğimiz tarlalarımızda yetişir. Muşmalanın anaç ağacı alıçtır. Alıca aşı yapılarak muşmala ağacı oluşur. İnsanın ağzını kamaştıran, mayhoş bir tadı vardır.

İnanmayacaksınız ama ben muşmala ağacını yenicesuyu yaylasında tarlamızın kenarındaki kepirde gördüm. Evet, babam yaylada bir alıç çalısına yaptığı aşı sayesinde muşmalayı yetiştirmeyi başarmış ve ilk meyvesini geçen yıl vermiş bu fotoğrafı da o zaman çekmiştim. Babamın yaylada bundan 6, 7 yıl önce ilk meyve yetiştirme denemelerini başarıyla sonuçlanmış Elma, Kayısı, Şeftali, Badem, Üzüm, gibi meyve ağaçlarının bazılarından her yıl mahsul almaktadır.

1350-1400 metrelik rakımlarda yetişen bu meyvelerin özellikle elmanın tanıtılması gerekir diye düşünüyorum. Yaylamızda yetişen “Yenicesu elması” tatlı gevrek ve sulu olmasının yanı sıra elma geç vakitlere kadar tazeliği koruyor özelikle İstanbul gibi nemli bir şehirde bizzat ben yediğim için biliyorum.

Önümüzdeki birkaç yıl içinde yenicesu yaylası meyve bahçeleriyle dolacaktır. Hemşerilerimizin ilk etapta babam gibi merak ve hobi olarak başlatılan bu meyvecilik girişimlerini, kasabamızın ilgili kurumları aslında bilinçli bir meyvecilik politikası izleyerek gerekli tedbirleri almalıdırlar. Her türden meyve dikmektense, coğrafi şartların elverdiği iklime göre toprak analiz edilerek yüksek verim alınabilecek cinsten meyveler tercih edilmeli ve çitçiler bu yönde bilgilendirilmeli.

Kazancıda belediyemiz başta üzere, Tarım kredi Kooperatifi ve Köy Grup Tarım yetkilileri ne iş yapıyorlar merak ediyorum ve buradan yetkililere soruyorum. Çiftçilerin bu tür meyvecilik girişimlerini destekliyor musunuz.?,  Kurs seminer gibi bilgilendirici eğitim faaliyetleri yapıyor musunuz.?,  Bu güne kadar kazancıda uyguladığınız pilot bir bölge ve çalışma projesi var mı.?  Yetkililer bu konularda bizimde bilmediğimiz bir çalışmaları varsa gönderdikleri taktirde sitemizde yayınlarız böylece bilgilenmiş oluruz..

Neyse biz muşmalamıza dönelim, benim bu mevsimlerde aklıma ilk gelen meyve muşmaladır, çocukken cırrık sepetleri kurmaya giderken bağ aralarında, tarla kenarlarında rastlardık, muşmalalar dediğimiz gibi alıç ağaçlarına aşılandığından bazı muşmala agaçlarının bir dalındada alıçlar olurdu. Karatavuklardan arda kalanlarıda bizler yerdik. muşmalalar normalde olmuşken değil de çürümesi beklenip ondan sonra yenilir olmamış içi yeşil olan muşmulaların olgunlaşması beklenir.

Anadolu'da 'döngel' ve 'beşbıyık' olarak da bilinen muşmula, ülkemizde genelde Kuzey Anadolu ve Marmara bölgesinde yoğun bir şekilde yetişmektedir. Muşmulanın diğer adları, Döngal, Döngel, Beşbıyık, tır. Bilimsel Adı: Mespilus Germanica L. Familyası:  Rosaceae ‘dır.

Muşmula meyvesinde çeşitli şekerler, organik asitler, pektin maddeleri, C vitamini ve karoten bulunur.  ''Muşmula, bağırsak hastalıklarında iyi bir kabız düzenleyicidir, bağırsakların iyi çalışmasını sağlar. Meyveleri suda pişirilip demlendikten sonra şekerle içilince, ishal ve dizanteri hastalıklarına iyi geldiği de söylenir, fakat ben hiç denemedim.

Bunlardan başka internetten edindiğim bilgilere göre muşmalanın faydaları saymakla bitmiyor. İşte bazıları; muşmula meyvesinin rahim iltihapları, böbrek hastalıkları ve mide-bağırsak hastalıklarına iyi geldiği, ''Gaz giderici olarak faydalıdır. Muşmula mideyi kuvvetlendirir, kan dolaşımını düzenler, sinirleri güçlendirir. Muşmula ana karnındaki ceninin düşmesini önlemektedir.'' Muşmula yaprağının kaynatılıp içilmesi halinde şeker hastalığına iyi geldiği, muşmula çekirdeğinin idrar artırıcı özelliği bulunduğunu, böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesinde faydalı olduğu söyleniyor.

Memleketten gönderilen birkaç kilo olgunlaşmamış muşmalardan yenilecek kıvama gelenleri yedikten sonra, İstanbul’da her yıl muşmula’nın pazarda ki yerini almasını dört gözle beklerim. Sonbahar’ın ilk günleri muşmula hasretim iyice artar aklıma geldikçe ağzım sulanır. Pazarcılara sorup sorup dururum. Ancak ne var ki bu muşmala mevsimi en kısa süren meyvelerden biridir. Bir ay bilemedin bir buçuk ay en fazla pazarlarda yerini alır. İstanbul’da koskocaman pazarda bile pek bulamazsın sadece bazı yerlerdeki pazarlarda satılıyor, pek fazla bulunmaması belki de budur onu daha çekici yapan.

Gazeteci yazar Selim İLERİ’nin internette bulduğum muşmala ilgili bir yazısı var bunu sizinle paylaşmak istedim. Şöyle diyor Selim İLERİ ; - Ama bir sonbahar meyvesi var ki, alçakgönüllülüğü onu akıllardan, belleklerden ırak tutar: Muşmula. Muşmulanın talihsizliği argodaki karşılığından başlıyor: Moruk, çok ihtiyar, işi bitmiş… Sözcük dilimize Yunanca ‘musmulo’dan geçmiş. Latince’si ‘mespila’. İtalyanlar ‘nespola’ diyorlar. Sonbahar meyvelerinin ağaçları ne çok gülgillerden! Muşmula da, gülgillerin elmagiller kolundanmış.

Meyve bilimciler, özelliklerini sayarken, değişik çekirdeği üzerinde ısrarla duruyorlar. Öyle bir çekirdek ki, meyvenin etine gömülmüş, kaygan ve beş parçadan oluşmuş. Tazesi yenmiyor; çünkü ekşi. Olgunlaşırken bile kekremsi. Çürümeye yüz tuttuğunda ise, hem tatlılaşıyor hem de ağızda bir serinlik bırakıyor. Yabanî olduğu gibi, bostanda yetiştirilmişi de var. Yaban muşmulaya Türkçemiz ‘döngel’ adını takmış. Bostanda yetişenine ise ‘izgil’ denmiş. Biraz irileşince ‘beşbıyık’ diyenler var. Beşbıyık, sanırım, beş parçalı çekirdeğine gönderme. Bununla birlikte, meyvenin ucunda bıyığı andırır tüylere gönderme de olabilir. Muşmulanın çiçeklerini hatırlıyorum: Büyük, beyaz çiçekler. Yapraklar ortasında.

Şimdi size 1940’lardan kalma bir tarif vereceğim, “muşmula tükenmezi”nin tarifini: “dibi musluklu bir küp yüksekçe bir yere yerleştirilir. İçine fazlası muşmula olmak üzere, elma, armut gibi meyvelerle su ve yeter bir miktar şeker konularak tahammüre (mayalanmaya, fermantasyona) bırakılır. Tahammür başlarken alt musluktan bardak bardak alınarak içilir ve alınan miktar kadar su üstten ilâve olunur; ara sıra meyve ve şeker ilâve edilir. Bu suretle tükenmez haftalarca devam eder gider. Tükenmez hem serinletici, hem de vitaminli bir içkidir.”  Tükenmez çağı çoktan kapandı. Çocukluğumda, yapanı hâlâ vardı. Bir türlü -gerçekten- tükenmiyor oluşuna şaşardım.

İstanbul’da muşmala bulamıyoruz ama, memleketimin susuz yaylalarında “Organik yayla muşmalası”nı yetiştirmeyi başarmışız bir kasabalı olarak çiftçilerimizle ne kadar gurur duysak azdır.

Derleyen; Hasan KÖKSOY – Şubat 2008

Bu haber 2923 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
Demokrasi Kazansın01 Nisan 2024

HABER ARA


Gelişmiş Arama

© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez.

RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi