| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Kazancı Lisesi ve Futbol Takımı![]() 28 Mayıs 2010, 10:19 Milli Takımımızın 20 Haziran 2008 gecesi bizlere yaşattığı mucizeyi, 25 Haziran akşamıda görmeyi arzu ediyoruz. Milli takımımızın bir mucize daha yaratmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Basında sıkça kullanılan deyimi ile “Türk mucizesi”, işte böyle bir hava yaratmış bulunuyor. Milli takımımızın bu başarısını coşkuyla kutladığımız şu günlerde aklıma, 1992 yıllarda Kazancıdaki yaptığımız futbol Maçları geldi… Bir bakıma bizlerde o zamanlarda “Kazancı mucizesi” gerçekleştiriyorduk. Kasabalı gençler bilinmeyen yönlerini keşfediyor, beklenmedik başarılara imza atıyordu, halkımız bu başarılarımız karşısında şaşkınlık ve de hayranlıklarını gizleyemiyorlardı.
Bu mucizeyi gerçekleştiren arkadaşlar Kazancı Lisesi örgencileriydi. 1989–1990 yıllarında ilk eğitim ve öğretim hayatına başlayan “Kazancı Lisesi” Karşıyaka bölge yerleşim yerleri arasında büyük bir sevinçe vesile olmuş, Başta Kazancı olmak üzere Çatalbadem ve Akmanastır gibi köylerde lise çağına gelmiş veya ortaokulu okuduktan sonra maddi imkânsızlıklar dolayısıyla Liseye gidemeyen gençler, artık Kazancı Lisesinde okumaya başlamışlardı. Lisede 1969 ve 1976 yılları arasında okula gitmeyen, gidemeyen bütün gençlerin liseye kayıtları yapılmıştı. Askerlikle problemi olan gençlerin askerlik şubesinden tescil işlemleri yapılarak liseye kayıt yapmaları saglanmıştı.
Kazancı Lisesinde, tarladan kahveden toplanan arkadaşlar artık ciddi bir eğitim için okul hayatı başlamıştı uzun süredir okul hayatından ara veren arkadaşlarımızın liseye intibak dönemi bir hayli zor geçiyordu.. Olumsuzluklar ve problemler olsa da Okul Müdürü Cafer hocanın uyguladığı disiplin sayesinde arkadaşlar yola geldi. Cafer hocanın zıplayarak uzun boylu arkadaşlarımıza dayak attığını daha dün gibi hatırlarım. okula yeni gelen stajer öğretmenlerimize yapılan şakalar hat safasındaydı, ögretmenlere deve dikeni, pignar, sakızlak gibi yöresel çiçeklerimizi de ikram etmekten geri kalmıyorlardı.
Lisede arkadaşlarla aramızda sıkı bir dayanışma ve kaynaşma olmuştu. Çivar köyden gelen arkadaşlarla çabuk kaynaşmıştık, bazı arkadaşlar o kadar çok kaynaştık ki geceleri onlarda yatır kalkar oldular. Kasabamızda kiraladığı evlerde sabaha kadar sohbetler, al kızı ver papazı muhabbetleri sürüyordu. Tabii buarada Duran Hocada boş durmuyor, evlere ani baskınlarda buluyordu. O zamanlarda örgenciler kahveye bile gidemiyordu. Bir gün arkadaşlarla televizyonda maç izlemek istiyorduk, kahveler örgenciler yasak olduğu için, Cafer hocadan izin almaya gerekiyordu. İzin konusunu Berbatın Ahmet halledecekti. Dört yoldaki Öğretmenin kasap dükkânından telefon ile izin almaya karar verdik. Ahmet Cafer hocanın telefon numarasını çevirdi. Telefon açılınca Bizim Ahmet aniden sandalyeden ayağa kalkarak hemen ceketini düğmeledi ve kem küm ederek izin aldı. Hepimiz Ahmet'in haline gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. O zamanlarda okulda dayak ta vardı, ama öğretmenlerimize karşıda sonsuz bir de saygımız vardı. Bu saygıda Cafer hocamızın dayaklarının da büyük katkısı var tabi, Cafer hocamıza buradan saygı ve selamlarımızı gönderiyorum.
Nihayet Kazancı Lisesi 1992 yılında ilk mezunlarını verdi. Yaş farklılığına rağmen abi kardeş içerisinde 3 yıllık bir eğitim sürecini tamamlamıştık. Bu arada iyi de bir futbol takımı da kurmuştuk. Sporun barış ve kardeşlik olduğunu en iyi sergileyen bir takım haline gelmiştik. İlçemizde liseler arası düzenlenen Futbol turnuvalarına katılıyorduk. Anamurdan–Güneyyurt’a kadar dostluk maçları yapıyorduk. Ermenek’te Liseler arası turnuvalar başlamıştı. Eşleşmede Kazancı Lisesi-Ermenek Endüstri Meslek Lisesi karşı karşıya gelecektik. Maçı Ermenek sporun stadında yapacaktık, o zaman Futbol takımın kalecisi bendim, ben alışmıştım kazancıdaki futbol sahasındaki kaleye, hayatımda ilk defa profesyonel standartlarda bir sahada maç yapacaktım. İnanırımsınız Ermenek sporun kalesi o kadar büyüktü ki, kale gözüme bir dönüm tarla gibi gelmişti. Neyse sonuçta Ermenek Endüstri Meslek Lisesini 1-0 yenmiştik. Ermenek’ten Akmanaştır’a kadar konvoy yaparak sevinmiştik. Hemşerilerimiz Coşup sevinç gösterisinde bulunuyorlardı. Konvoydan sonra durağımız Dere kahve olmuştu. Cafer Hoca ve Ramazan Hoca futbol takımına ziyafet vermiş, doyasıya bu başarımızı kutlamıştık. Nede olsa Ermeneklileri yenmiştik. Bir başka gün, Yine Anamur’dan gelen bir takımı da kendi sahamızda yenmiştik. Bütün köylü Topaktaş stadımızı hınça hınç doldurmuş tezahhürrat yapıyorlardı. Ne günlerdi o günler…
Kasabamızdaki bu başarılar doğal olarak hemşerilerimiz arasında bir kaynaşma ve birliktelik meydana getirdi. halkımıza ayrı bir gurur kazandırmıştık. Bu başarılar tesadüfî değil, sistemli çalışmanın, kazanma hırsı ve inancının, sonuna kadar sebat etmenin eseriydi. Bu, tür başarılar sadece spor için geçerli degil değil, diğer işler içinde geçerlidir.
Futbol takımının mimarlarına ve emeği geçenleri buradan ayrı ayrı kutlarım. Takımı çalıştıran hocalarımız yıllarca futbol oynayan tecrübeli kişilerdi bu yüzden iyi bir takım ortaya çıkmıştı. Özellikle Uluköy İlköğretim Okulu Öğretmeni olan ve Lise'nin de Beden eğitimi öğretmeni Kemal İREY, yine aynı okulun Müstahdem kadrosunda olan ve bizim gönlümüzde ayrı bir yeri olan ordu mili takım kalecisi olan ve beni de kaleci olarak özel çalıştıran Mehmet Agbi, takımın teknik ve taktik açısından çalıştırıyorlardı. Takıma Maddi ve manevi İmkânları sağlayan Okul Müdürümüz Cafer TAŞTEKİN, Sazıyla sözüyle bizleri coşturan, çalıştıran bir dönem Teknik Direktörümüz olan İngilizce öğretmenimiz Ramazan İŞLEYEN, Tarım Kredi Koop. Müd. Osman Agbi, Karakol Komutanı; Bülent Uzman, İmam Sabri ve Mustafa Hocalar, kazancı dönemin Belediye Başkanı Rahmetli Hüsamettin ERDEM ve Belediyede çalışanlarından; Zekeriya GÜRBÜZ ve Ali İNCİ, İstanbul dan destek veren Kazancılılar Derneği adına Mehmet ÖZKAN (Kara) , ve aklıma gelmeyen burada isimlerini unuttuğum, sayamadığım gönül veren diğer hemşerilerimizle beraber bizde bir zamanlar “Kazancı mucizesini” gerçekleştirmiştik.
Şimdilerde Yazın kazancıda kahve ve internet kafeler de gençlerle sohbet ediyorum. Niye top oynamıyorsunuz diye soruyorum. Abi top oynayacak adam mı var diyorlar. Gençlerimiz haklı belki ortam olsa imkân sağlansa onlarda spor yaparlar. Aslında sporcu potansiyeli kasabamızda var, yeter ki bu potansiyel açığa çıkarılsın. Bizim zamanımızda yaz tatilinde gurbetçiler geldiği zaman bir ay boyunca kıyasıya rekabet edercesine maçlar yapardık. Kimlerle mi; Öğrencilerle, öğretmen ve hademelerle, köy imamlarıyla, orman dairesi memurlarıyla, kooperafif müdürüyle, karakol komutanı ve askerlerle, akmanastırlı, innebollusu, herkesle maç maçlar yapardık.
Bildiğimiz üzere 2008 Avrupa Futbol Turnuvaları devam ediyor, ülkemizde şu an gündemdeki konu futbol, ve futbol en popüler spordur, Bunu diğer alanlarda da uygulamak gerek. Bu olay, Kazancı ve Çevre yerleşim coğrafyada yaşayan hemşeriler arasında da yakınlık ve dayanışma duygularını gözlerin önüne serdi. Yoktan bir Lisenin ve Yoktan bir futbol takımının nasıl meydana geldiği ve sporun toplum üzerinde nasıl bir birlikteliğe sahip olduğunun en güzel olaylarından birini yaşamıştık. Bu olayın kazancı için en büyük kazançlarından biri de, kısır çekişmelerin olduğu küçük hesapların yapıldığı kasabamızın kahve köşelerinde pinekleyen hemşerilerimiz dünyanın kazancı ile sınırlı olmadığını artık anlamalarıdır. Futbol gibi bir spor aktivitesinin bile insanın kendisini keşfetmesini, tanımasına vesile olmasıdır. Bu tür başarıların önemini anlamak için dünya basınında son günlerde çıkan sayısız yazılara bakmak yeter... Ha savaş kazanmışsın ha bir takımı yenmişsin, günümüzde her ikisi de bir birine eş değer artık…
Kasabalılarımızı şaşırtan, beklenmedik bu başarılar bir rastlantı”nın da ötesinde, hemşerilik ruhunun bir takıma yansımasıydı aslında. Olağanüstü yeteneğin, hırsın, inancın ve azmin de büyük payı yok muydu.? Vardı elbet. Futbol takımındaki oyuncularımızın formaları dahi sağdan soldan bulunan bir birine benzemez formalarla oynuyorduk, grampon ayakkabı herkeste yoktu. Mekap ve futbol için uygun olmayan spor ayakkabılarla maç yapıyorduk. Bazılarımız top oynadığımız için babalarımızdan dayak bile yiyordu, Maça beni tarladan kaç defa alıp götürdüler.
Takımızda öyle üstün yetenekli arkadaşlarımız vardı ki, Orta sahada Sol ayak Hacı Atay ve Ercan Turan, Forvet Ali Kaya, defansta Sabit Çelebi, Erdal Armut gibi yetenekli arkadaşlarımız vardı. Eğer ellerinden tutulsaydı keşfedilselerdi. Sahip çıkılsaydı onlarda birer Tanju, Hakan, Nihat olmazlar mıydı.? Şimdilerde arkadaşların bazıları, mecburiyetten Fırıncı, manavcı, otelci, inşaatçı olmuşlar. O zamanlarda bu başarılı takımın devam etmesi ve dağılmaması için bazı sporseverler Kazancıya bir spor kulübü kurulması için Karaman İl spor Müdürlüğüne müracaat etmişler, kabul edilen bu girişim sonucunda maalesef bir netice alınamadı, sanırım bazı kasabalılarımız tarafından engel olunmuş. “Önlerinde bir deri, arkasında bir sürü serseri” diyecek kadarda takım arkadaşlarımızı aşağılayarak bu tür geri kafalı hemşerilerimiz olduğu sürece bizden ne köy olur, ne de kasaba….
O zamanki Kazancının gayri resmi bu Futbol takımı vardı bu takımı nasıl yorumlasanız yorumlansın, Biz o zamanlarda “Kazancı mucizesini” gerçekleştirmiştik. Dileğimiz günümüzde de Kazancılıların gerek spor olsun, gerekse başka bir konuda olsun aynı birliktelik ve beraberliği göstererek yeni mucizeler yaratmaları… Hoşça kalın dostça kalın… Yazan; Hasan KÖKSOY – 24 Haziran 2008 Bu haber 2521 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |