| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Gençlik Ve Oyunlarımız![]() 27 Mayıs 2010, 16:46 Bundan iki bin yıl önce, tarihin bilinen ilk oyuncağıyla tanışma şansına sahip olan mısırlı çocuklar, şüphesiz “kariyer” diye bir kelime duymamıştı. Büyük ihtimalle “büyüyünce ne olacaksın” türünde bir soruyla da hiç karşılaşmadılar. Ama Mısırlı bir ustanın elinden çıkan o tahta atın başlattığı serüven, günümüz çocukların gelecekteki mesleklerine dair ipuçları veren bilimsel bir obje halini aldı. Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki oyuncaklar, çocuklarda belirli yetenek alanlarının gelişmesine yardımcı olan araçlar arasında önemli bir yer kaplıyor.
Ebeveynlere düşen görevlerden biride, doğru oyuncağı seçerek çocuğun iyi bir başlangıç yapmasını sağlamaktır. Çünkü kişinin gelecekte seçeceği ve başarılı olabileceği mesleğe ilişkin göstergeler iyi izlendiğinde henüz çocukluk döneminde kendini göstermeye başlıyor. İhtiyaç duyulan, karakter ve kapasite açısından en doğru gelişime zemin hazırlayacak oyuncakların seçimidir. Bir makalede okumuştum bu satırları…
Her ne kadar yaşa ve cinsiyete göre oyuncaklar farklılık gösterse de erkek ve kız çocuklar bazen birbirinin oyuncaklarıyla oynayabilir. Bu farklılığı belirleyen faktörlerden biri, çocukların zeka seviyesi. Zeka gelişimini genetik yapıyla birlikte çevresel faktörlerin de etkiler. Burada ailelere düşen sorumluluk, tüm bu veriler ışığında çocuğun yetenek durumuna göre doğru oyun ve oyuncak seçimini yapmaktır.
Günümüzde çocuklarımız internet, atari oyun salonları ve televizyon gibi teknolojik oyuncak makinelerinin başında günlerini boşa harcıyorlar. Bu tür teknolojik gelişmeler yaşam koşulları kolaylaştıran yeniliklerdir tabii.. kullanmasını bilene.. Genellikle bizler toplum olarak bu tür yeniliklerin gereksiz ve fayda sağlamayan yönlerini almamız konusunda üstümüze yoktur. Anlamsız şeylerle zaman müsrifliği yaparak günlerimizi saatlerimizi farkında olmadan heba ediyoruz. Bu tür yenilikleri layıkı ile kullananlara bir lafımız yok tabii.
Bizlerde çocukken bir önceki nesil büyüklerimiz. ……’bizim zamanımızda şöyleydi böyleydi’ diye bizlere nasihatlerde bulunurlardı. Bizimde hoşumuza gitmeyen bu tür nasihatlere ses çıkarmaz, fakat içten içe bir daha yapmayacağımıza dair garantide vermezdik hani… Şimdi benim yazdıklarımı okuyan kardeşlerimizin de bu tür duygular içerisinde olduğunu görür gibiyim. Bu nasihat süreci böyle gelmiş böyle gidiyor adettendir zaten büyükler hep küçüklerle nasihat etme eğilimdedirler. Sizinde sizden sonraki kardeşlerinize bu tür nasihatler bulunacağınızdan eminin.
İnternette şöyle bir gezindim ve hemşerilerimiz kazancıyla ilgili youtube gibi sitelere bazı bilgi ve görüntülerini internet ortamında paylaştıklarını gördüm.”İnternet bir derya’dır” kullanmasını bilene sizin bu deryadan ne aldığına ve ne verdiğine bağlı. Herkesin tercihi farklıdır. Kimisi geyik olsun diye paylaşır bu bilgileri, kimisi de yararlı işler için kullanır. İşte internet ortamında kazancı ile ilgili bazı konu başlıkları;
Kazancı patpat yayla rally part1: D; heavyfrantic bu bir kazancı sevkidir herkes yasayamaz NOUMA BİZİDİSKOYA GÖTÜR :))))) Kazancı ; Arabanın için de ulenn ulennn diye bağıran birkaç çılgın genç Kazancı öksüzler nereye gidiyor part; Bir minibüsünün içinde genç ve yaşlı yolculuk ediyor. YÖRÜK CUP 2 KAZANCI BELEDİYESPOR & AKÇAKÖYSPOR anatolianisow15 Kazancı Belediye'de Yeni İsimler: Sosyalist... Yörük cup 2'de Burdur Temsilcisi Akçaköy Ermenek temsilcisi Kazancı kasabasına ... Yörük cup'da Akçaköy Ermenek temsilcisi Kazancı kasabasına maça gider. ... (more)Zorlu bir Deplasman maçıdır bu. Kadroda tanıdık isimler var. Spiker Ermenek Kazancı'dan... yaradanagurban çok güzel seslendirme Kutlarım arkadaşları… Kazancı erhann2006 Kazancıdaki bizim ev ve bahçesi. Umarım beğenirsiniz. Kazancı bizim ev HAYATIMDAN KESİTLER-ALİ ÜNLÜ-EZGI70 çocukluğumuzdaki KÖYLERE ermenek yalındal zeyve altunsoyali evet efendim yönetmen ali bey enstroman da kardeşi Ömer beye başarılar diler bu nostaljik görüntülerin devamını beklediğimizi iletir saygılar sunarız. Gibi buna benzer şeyler bulmak mümkün…
Bilgisayar günümüz teknolojik gelişmelerinin en önemli iletişim araçlarından biridir faydaları ve zaraları mutlaka tartışılır. Genel olarak Faydaları; Bilgisayar Okuryazarlığı, Eğitim, Eğlence, Sanat, Kendini ifade etme gibi güzel yanları var. Bağımlılık, Erotik İçerik, Sohbet: (Chat), Kumar ve şiddet içeren oyunlar gibi zararlı yönleri de barındırmaktadır. İşte bu noktada kullanıcının iradesi bu ayrımda fayda zarara yön veriyor.
Bizim çocukluk yıllarımız teknolojik yeniliklere uzaktı, şartlar gereği bu tür gelişmelerden yoksunduk. Televizyon bile herkesin evinde yoktu. Karlı kış gecelerinde televizyon izlemek için ta uzak komşulara kadar gider, geçe yarılarında dönerdik. Fakat o komşuluk sohbetlerinin tadı bir başkaydı. O sıralar günümüzdeki gibi teknolojik oyuncaklar olsaydı, şüphesiz bizlerde oynardık. Şimdiki gençlerine de haksızlık etmeyelim derim.
Gençlerimizin her işin üstesinden gelecek kapasiteleri var maşallah fakat eskisi gibi tarlaya çalışmaya gitmek, yaylaya mal gütmeye gitmek gibi zaruri işler olmadığından gençleri oyalayacak sorumluluk verilecek işler yok artık. Bu yüzden çocuklarımızda ne yapsınlar kendilerince bir oyun ve eğlence üreteceklerdir elbette. Devir değişti “Teknoloji geldi mertlik bozuldu”
Bizim zamanımızda oyunlar bir başkaydı. Birçoğumuz bu oyunları unutmuş olabiliriz. Belki yeni nesil ilk defa duyuyor da olabilir. Bizim zamanımızda oynanan oyunlar doğayla iç içe kendi deneylerimiz sonucu keşfettiğimiz geleneksel oyunlardı. Okullarımızda evlerimizde sokak aralarında yaylarlımızda oynanan oyunlarımız vardı.
Kürküm eşek, Aresin, top ya da misket peşinde koşardık. Uzuneşek, Güvercin taklası, Ekmeze, Birdirbir, Siğmece (saklambaç ), Körebe, Dikilitaş, Çizgi atlama, İp atlama, Çelik-Çomak, Beştaş-Villok, Dokuztaş, Kaletaşı, Gilikli-Evgöçmece, Tel Arabası, Dillinfort, Düdük-Ceviz, Mısır sapından keman, Etkiden Oyuncaklar, Çamurdan Oyuncaklar, Develikten Ok Yay, Çitlek sapından tüfek yapardık.
Şu an aklıma gelen bizim oynadığımız bazı oyunlar bunlardı. Bu oyunlar sayesinde güçlü arkadaşlık bağımız, güçlü komşuluk ilişkilerimiz olurdu. Bir internet sitesinde gördüğüm rakam şuydu; ‘Şu anda üç bin kişi sitemiz de tavla oynuyor’ Yani üç bin kişi dünyadan bi haber; inanılmaz! Günümüzde teknoloji çağa ayak uydurayım derken bir şeylerin bizden alıp götürmesine de seyirci kalmamalıyız diye düşünüyorum.
Okuldan sonra aşağı dediğimiz mevkide bulunan tarla bahçelerimize tozu dumana katarak anne babalarımızın yanına koşardık. Hem de üzerimizde önlük ellerimizde okul çantasıyla birlikte. Üstelik gün bitimi yaklaşırken, köye dönüşe iki üç saatlik bir zaman dilimi kalmasına rağmen. Belki ailemize bu süre içerinde yapabildiğimiz ölçüde destek olmak içindi. Zaten başka seçeneğimizde yok gibiydi. Gitmeksek akşam fırçayı yerdik. o günün şartlarında her tarlada mevsimine göre mutlaka yapılacak bir iş bulunurdu.
Sitemiz köşe yazarlarından İbrahim ŞAHİN hocamız, “Nedir Potansiyel Zekâmızın Sırrı” adlı makalesinde konuyla ilgili olarak ne kadarda güzel anlatmış, Şöyle diyor İbrahim ŞAHİN Hoca;
Bizde sığıra bir kişi, davara bir, oğlağa bir, koyuna bir, sütü sağmaya, yoğurdu mayalamaya, yoğurdu yaymaya bir. Ailenin tarım işinde; dağınık arazi yapısından kaynaklı her güne yansıyan su nöbetine bir kişi, havara bir, ekine, harmana ne varsa. Dağa bayıra dağılmış bireylere erzak taşımaya da bir kişi. Nerede çalışılırsa çalışılsın çalışma yerine akşama kadar su taşıyacak birine de bir iş. Böyle bir iş yurdumuzda kaç bölgede vardır.
Çocuk doğduğu anda kendi ile baş başa mücadelenin içinde yer almış. Annesi kendine ayıracak zaman bulamamış, kendi kendi ile oynamayı öğrenmiş, kendini uyutmayı, avutmayı. Kendine oyuncak yapmayı öğrenmiş, taştan, ekkiden, çamın kozalağından. Açlığı için toprağı yemeyi denemiş, taşı yutmayı. Adım attığı görüldüğünde eline su kabağı verilmiş derelere suya gönderilmiş. Zıpladığında, keçinin sürüsü, sığırın sürüsü.
Atla saman taşımış. Dağa oduna gitmiş. Evde kalmış yalnız, ocağı yakmış, ocağa tencereyi koymuş. Dağdan, tarladan gelene sofrayı kurmuş. Bütün bunları okula başlamadan yapmış.
Okulların amacı çocukları hayata hazırlamak derken, çocuk okula gitmeden tanımış hayatı. İş yapabilme becerisi kazandırmak derken; o, beceriyi okuldan önce kazanmış. Sorumluluk bilinci oluşturmak derken; o, bilinci doğuştan almış. Başarma duygusunu tatmak derken; o, duyguyu binler kez tatmış önceden.
Kasabamızın Türkiye’nin hiç bir bölgesinde görülmeyen güçlü hemsehrilik bağı ayni düzeyde almış olduğu bu hayat eğitiminden kaynaklıdır. İlkokula başlayan çocuğa, kalem tutabilmesi için kas geliştirici en az bir ay çalışma yaparlar. Balta kullanmayı bilen bizim çocuklarımıza ne kadar basit geleceğini düşünün.
1974-1977 Dönemi Manisalı Mehmet Zeki Güngör öğretmenin, öğretmen olan eşi; bir çocuğun kendi boyundan büyük bir güğümü, bir kovayı koluna takıp su taşıyabilmesine olan şaşkınlığını köyden gidene kadar üstünden atamadı.
Çocuklarımızın bugün üniversite çağındakilerin bile altından kalkamayacağı sorumlulukların içerisinde yoğrulmaları kendilerini geliştirmiştir. Detaylandırmaya fazla girmediğim işlere karşı bir sayfa yazıyı okumak, yazmak çok kolay gelmiştir. Bir sayfa yazıyı anlamak da hayatı öncen anlayıp yorumlayan çocuklarımız için kolay gelmiştir.
İşte doğuştan başladığı antıramanlarla İvriz’e giden çocuklarımız onca yolu yürüme becerisini göstermiştir. Bugün o yolu bizim çocuklarımız mecbur kalsın yine yürür.
Bizim çocuklarımız her soruna kendi çözüm aramayı öğrendiği, zorluklar içerisinde yoğrulduğu için karşılaştığı zorluklarda yılgınlığa düşmemiştir. Başladığı bir işi bitirmeme gibi bir şansla karşılaşmadığı için her işi başarmayı alışkanlık edinmiştir.
Bizim çocuklarımızın her biri doğanın yetiştirdiği kahramandır. Doğayla baş etmeyi bilen çocuklarımız, hayatla baş etmenin de üstesinden gelirler. Eğitimli kültürlü bilinçli gençlere her zaman ihtiyacımız var, geleneklerimizi unutmayalım ve unutturmayalım. Özellikle beldemize ait kültürel değerlerimizi koruyalım. ve gelecek nesillere aktaralım. Bu haber 2263 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |