Bölgemizde Toros dağlarının eteğinde bir vadi vadide kendi haline kıvrım, kıvrım akan bir Göksu ırmağı ırmağın kenarında şirin bir köy ve ırmak üstünde 705 yaşında bir köprü adına ister Ala köprü deyin ister görmeli köprüsü deyin bu doğayı unutmak kolay olmayacak. Köprünün ırmakla ırmağın çavuş köyü ve köylüleri ile hiçbir sorunları olmadı ama kader mi diyelim şartlar mı böyle gerekti vadide bütün dengeler değişti. Irmağın önüne kapaklar kapandı sular yükseldi köprü yükselen sulara boyun eğdi çavuş köylüleri kadar şanslı değil ki kendini sulara gömdü çavuş köylüleri kadere sansa küsüp canlarını alıp köylerini, evlerini, hatıralarını, umutlarını, yarınlarını, bağlarını, bahçelerini daha sayamadığımız her şeylerini gök suyun yükselen sularına gömüp gittiler. Elbette suların yükselmesi ile bölgede sadece çavuş köylülerinin köyü terk etmesiyle köprünün sular altında kalması ile kalmadı bölgemizde ulaşım ve ekonomik anlamda çok dengeler değişti ve de değişecek eski güzellikleri unutamayacağız yada zaman alacak yeni kurulacak alışılacak düzene alışmak da kolay olmayacak zamanla yeni yaşam şartlarına alışıp yeni çalışmalar yapıp elbette çözüm arayacak ve bulacağız bunların telafisi var. Yalnız şimdilik çavuş köylülerinin telafisi bile olmayacak bir durumla karşılaşmaları ve bölgede meydana gelen bu değişikliklerden en çok etkilenenler oldukları ortadadır ve haliyle üzüntü verici bir olaydır insanın olaylardan etkilenmemesi mümkün değil ama elden ne gelir. Bir daha böyle bir çavuş köyü bulunmaz ve kurulmaz. Bir köy kurarsın adını çavuş köyü koyarsın ama yanından bir Göksu ırmağı ve zeyve çayı akıtamasın yeşili, maviyi, doğayı bir arada bulamasın. Pamuğu, susamı, kavunu, karpuzu, yer fıstığını eksen hasat yapamazsın. Mevsimin ilk sebzesini o bölgede ilk olarak çıkaramasın bir yılın dört mevsimini tam anlamı ile oradan başka bir yerde yaşayamasın onun içindir ki çavuş köylüleri için buradan kopmak kolay olmadı. Kolay da değil Oraları terk edip gitmek Kolay değil kolay da olmadı bırakıp gitmek Ormanda, tarlada konuştukları Göksu da beraber çimiştikleri kuşları bırakıp gitmek. Kolay değil atını, eşeğini tarlaya salıp köpeğini sokakta kedisini evde bırakıp gitmek. Yürek dayanmaz sokakları bom boş bırakıp kapılar açık pencereleri perdesiz bırakıp bacası tütmeyen evler ve bir köyü bırakıp gitmeye Gönül razı gelmez emek verilmiş tarlada harmanı, samanı, havarı, bahçede elma ile narı, ağaç da cevizi asmada üzümü şimdi tam hasat mevsimi bırakıp gitmeye Kolay değil ve de kolay olmadı bir daha gelemeyeceklerini bile, bile kim bilir kaç asır unutmayacaklarını bile, bile canlarını alıp hatıralarını gönüllerini bırakıp gittiler. Bu satırları yazarken bölgemizde ve çavuş alanında Göksu ırmağı civarında meydana gelen değişiklikler ve olaylardan etkilendiğim ve bir çavuş köylüsü hemşerimin yerinde bizlerin de olması durumunda aynı zorlukları ve duyguları yaşayacağımızı düşünerek ve de hemşerilerimin üzüntülerini paylaşmak adına gördüklerim ve etkilendiğim olayları ve duyguları sizlerle paylaşmak adına yazmayı uygun gördüm. Bölgede yaşananlara Her ne kadar seyirci kalsak da üzülsek de elimizden gelen bir şey yok bu yaşanan ve gelinen bu noktada bu durumu değiştirecek gücümüz ve imkânımız yok yalnız çavuş köylüleri hemşerilerimizin kaderleri kaderimiz, üzüntüleri üzüntümüzdür. Bundan sonra ki aşamalarında kuracakları yeni köy ve yeni yaşam düzenlerinde düzenli, sağlıklı, başarılı ve mutlu bir hayat sürdürmeleri temennim ve dileğimdir. BIRAKIP GİTTİLER Göksu ırmağı boylarında Zeyve çayı kenarında Toros dağlarının vadisinde Bir köyü bırakıp gittiler Kediyi evde, Köpeği sokakta bırakıp Atlarını Eşeklerini tarlaya salıp Memleket ateşinden yanıp yanıp Gönüllerinde bırakıp canlarını alıp gittiler
Tarlada samanlarını, soğanlarını Bahçede elma, nar ile havarlarını Ağaç da ceviz asmada üzümlerini Hasat zamanı bırakıp gittiler Yeşilliklerle kaynaşıp söyleştikleri Göksu ırmağında beraber çimiştikleri Kuşlarına köy serçelerine El sallayıp, sallayıp gittiler
Kader ortağı oldular ala köprüyle köprü onlar kadar şanslı delildi Böyle kadere sansa ayrılığa Küse, küse terk edip gittiler
Bir başka çavuş köyü bulamayacaklarını Bir daha geri gelemeyeceklerini Kim bilir kaç kuşak unutamayacaklarını Bile, bile gönüllerine taş basıp gittiler
Kıvrım, kıvrım akışına baktıkları Bahçe sulayıp balık tuttukları Şimdi yerlerinden yurtlarından eden… Göksu ırmağı ile helalleşmeden gittiler
Bizleri de üzüntü içinde bırakıp Umutlarını yele sele verip Koskoca bir mazilerini silip Ala köprülerini,bağlarını,yarınlarını Göksu ırmağı sularına gömüp de gittiler
Kimi, hıçkırıklarını tutarak Kimi arkasına bakarak Kimi bakamadan bırakıp gittiler Bir baraja bir Göksu' ya Birde kaderlerine boyun eğip gittiler. Gözyaşlarını gönüllerine dökerek gittiler.
Şiir: İbrahim Demirbaş 02.10.2009 |