Dünya ölümlü dünya!
Bu ölümlü dünyada kavgamız hep ekmek kavgası.
Bir lokma ekmek için! Gidip de dönmemek dönüp de görmemek var diye helalleşerek yolumuz gurbet ellerine çok düştü.
Evet!
Bir lokma ekmek için yolumuz bazen gurbete, Bazen fırına, Bazen bakkala düşer!
Bir lokma ekmek için fırına!..
Bazen anne…
Bazen baba…
Bazen çocuklar…
Bazen dedeler ve nineler gider.
Fırına ekmek almaya giden bir babanın fırına ekmek almaya gelen bir dedenin hikâyesi bu!
***
Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu.
Eski bir dostum olan fırıncı!
Biraz bekleyeceksin hocam…
İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum dedi.
Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm.
Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu.
Selâm verdikten sonra, fırıncının tezgâhına yaklaşarak…
Ekmeklerimi alayım!
Benim ikizler acıkmıştır,dedi.
Fırıncı, adamın kendisine uzattığı torbayı alarak tezgâhın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden 4-5 tane çıkardı.
Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgâhın yanına iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu…
Fırıncıya sordum?
Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun?
Biraz sonra çıkacak dedin ya!..
Bayat ekmekleri kendisi istiyor.
Çok fakir bir adam!
Ona bayat ekmekleri yarı fiyatına veriyorum.
Kim bu adam?
Kendisi Kore gazilerinden.
Oğluyla gelini bir trafik kazasında vefât edince, ikiz torunlarını yanına almıştı. Yıllardır onlara bakıyor, hem de çok az bir maaşı var.
Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum.
Fırıncıya yavaşça dedim ki!..
Aradaki farkı ben vereyim…
Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler.
Fırıncı, teklifimi kabul etti.
Biraz sonra da, fırından yeni çıkan taze ekmekleri adamın torbasına doldururken şekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgâhın altına koyarken ihtiyara takıldı:
Bugün çok şanslısın hacı amca...
Çocuklar için sana pasta gibi ekmek vereceğim.
Yaşlı adam!
Bir evlât sevgisiyle kucakladığı torbayı göğsüne bastırarak kapıdan çıkarken bana döndü ve Allah
senden razı olsun evlâdım.
Bugün onların doğum günüydü, dedi...
Sonra da fırının kapısından yavaşça dışarı çıktı.
İnternetten alıntıdır…
***
Evet!
Saygı değer okuyucularım. Fırına ekmek almaya giden bir babanın fırına ekmek almaya gelen bir dedenin hikâyesi bu!
Ve!
Fırına ekmek almaya giden BERKİN hikâyesini anlatmaya gerek yok.
Annesine, Babasına ekmek almak için gittiği fırından ekmeği alıp geri dönemedi…
Annesi, Babası Berkin belki döner diye tam 269 gün bir umut ile bekledi Berkin fırından ekmek getirecek diye!
Ve!
269 gün sonra umut tükendi ve Berkin bir lokma ekmek için gitti fırtınadan bir daha dönmedi ve dönmeyecek…
Parktaki ağaçları korurken senin gibi fidanları koruyamadık…
Hakkını helal et, Uğurlar olsun, Güle güle çocuk…
Yerin yurdun cennetteki parklar olsun…
Mekânın Cennet Olsun Berkin Çocuk…
İbrahim Demirtaş 12.03.2014 /Mersin
Bu haber 1391 defa okunmuştur.