| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Çobanlar ve Keçilerimiz![]() 08 Aralık 2011, 21:16 SAYIN VALİMİZ
SÜLEYMAN KAHRAMAN’A ÇOBANLARDAN MEKTUP VAR! Sayın Valimiz, Taşeli Yöresi topraklarının çok büyük kısmı sizin yönetiminiz altındaki il sınırları içinde bulunur. Taşeli Platosu tarih boyu kıl keçilerin en çok yetiştirildiği bir yerdir. Platomuzda yakın zamana kadar yabani keçiler, geyikler, kartallar da çok bulunurdu. Şimdilerde nesilleri azaldı. Zaman zaman biz çobanlar tarafından görülür. Taşeli Platosu’nun can damarlarını Göksu ve kolları oluşturur. Göksu’nun kolları arasında yüksekliği 1800-2000 metreye varan dağ sıraları vardır.Bizler davarlarımızla birlikte bu dağlarda yaşarız. Buralar nüfus bakımından ülkemizin en tenha yörelerinden biridir. Genellikle yüksek yerleri karlarla,dağ çayırları ile örtülü; makiler, kızılçam ağaçlarından oluşan ormanlar da yöremizde geniş alanlar kaplar. Orman varlığı geçmişten günümüze kadar devlete ekonomik bakımından büyük katkı sağlamıştır. Kuşun uçmadığı kervanın geçmediği dönemlerde buralardaki ağaçlar “Tahtacı” denilen ağaç biçicilere kestirtilip tomruk hâline getirtilince insanların kontrolünde Göksu’ya atılıp yüzdürülerek 200-300 km lik bir yol aldıktan sonra Silifke’de yakalanır ve istenilen yerlere deniz taşıtları ile gönderilirdi. Kısacası bizim Taşeli ormanlarının zamanımızdan 3-4 bin yıl öncesinden günümüze kadar yöreye hükmedenlere ekonomik değeri yüksek bir katkısı vardı. Yöremizin ormanlarla örtülü muhtelif yerlerinde özellikle kızılçamın dışında, ladin, katıran, ardıç, andız …gibi ağaç toplulukları da vardır. Keçilerin yiyebileceği yayvan yapraklı orman ağaçları yoktur. Çok az sayıda meşe topluluklarına rastlamak mümkündür. Yazımıza konu olan “kıl keçiler” bu ormanlarda ve yakın çevrelerinde hep vardı. Bizim Ermenek-Başyayla ve Sarıveliler topraklarında bundan 40-50 yıl öncesine kadar 50-60 bin hayvan varlığı vardı. O yöredeki insanlar, evlerinde kullandıkları eşyaların çoğunu ( ip,çul, çuval, harar, heybe, kıl çadır ) keçi kılından yaparlardı. Ermenek’le özdeşleşen yoğurt, keş, peynir, tereyağı keçi sütünden yapılırdı. Ayran, günümüz gazlı içeceklerin tüketildiği gibi çocuklarımız tarafından içilirdi. Bunun dışında ayran tarhana yapımında ve diğer kışlık yiyecekler için malzeme olarak kullanılırdı. Sizin de belki Sertavul’da yemiş olabileceğinizi düşündüğümüz saç kebabı keçi etinden yapılırdı. Ya keçi kavurması sıcacık sacta pişirilen kalın bazlama tipi ekmeklere ya da mısır unundan yapılmış şepit gibi ekmeklere sarıp yenilmesi işin başka bir boyutu… Bundan 40-50 yıl öncesine kadar Ermenek’te deri işleyen yüzlerce atelye vardı. Ülkemizin büyük bir deri açığı buradan sağlanırdı. Bugün Türkiye dercileri işledikleri derinin % 80-90’ nını dışarıdan sağlıyor. Ya günümüzde doğallıktan söz edip doğal sebze ve meyve yetiştirenler için gübre olarak kullanılan davar ( koyun-keçi) gübresi, bunların hiçbiri bugün uygulanan yanlış hayvan poliitkaları nedeniyle çok az üretiilyor. Davarlar ormancıların baskıcı tutumu nedeni ile tükendi,tükenmek üzere. Toroslarda “kıl keçilerin” ve onları güden çobanların faydası sayılamayacak kadar çoktur. Ormanlarımızın faydası da tartışılamayacak kadar büyüktür.Önemli olan onların yaşam kaynağını kurutmamaktır. Günümüzde özellikle son 20 yıldır Orman ve Su İşleri Bakanlığı görevlilerinin bu keçiler üzerinde büyük yasaklamaları ve dayanılmaz baskıları vardır. Diğer yandan köyülerin meyveciliğe yönelmeleri de davar beslemenin aleyhine işlemiştir. Geçmiş yıllarda ekilen ve dikilen yerlere dönüm başı Tarım Bakanlığı tarfından pirim verilmesi ve randuman alınamayacak yerlerin sökülüp ağaçlanır hâle gelmesi davar sürülerinin geçiş alanlarının daraltılıp yok edilmesi yöremizde davar varlığını hızla azaltmıştır.Bir keçinin ya da koyunun ( davarın ) ekonomik olarak geriye dönüş iki bilemediniz üç yıldır. Bir kızıl çamın geriye ekonomik olarak dönüş 50-100 yıldır. Korunmak istenen çam da tam kerestelik çam olsa neyse, olan eğri büğrü üç beş eşek yükü odundur. O hâlde yöremizde davar beselenbilir alanlarda davar varlığını çoğaltmak ve köylüleri bu alanda teşvik etmek bir devlet politikası olmalıdır. Zaten hükümetimiz bu alandaki eksikliği görerek 6111 sayılı yasa ile “Uygun görülen ormanda hayvan otlatabilinecektir.” diye düzenleme yapmıştır. Ormancıların bu yasayı dikkate almaması yöre adına hayvancılığımız adına büyük bir kayıptır. Karadağ’da dağ keçisi ya da koyununu nostalji olarak yaşatmak isteyen Orman yönetimi Taşeli gerçeğini görmeli ve çobanları özgür bırkamalıdır. Kıl keçiler, Taşeli insanının yaşam kaynağıdır.Keçiler, yeni dikilen birkaç yıllık fidanları çiğneme ve ezme dışında kesinlikle ormana özellikle çama zarar vermez.Yeni dikilen orman alanlarını da bu işle görevliler tel örgülerle çevirebilirler. Onlara göre çobanı tükaka edip ağaçlık alanlardan, makilerden, kır ve ketirlerden kovmak ve ceza yazmak çok daha kolay bir görev anlayışıdır. Keçiler, Torosların yamaçlarında kışın kardan kabaran toprağı baharda çiğneyerek teraslama yapar ve bahar yağmurlarının toprağı silip süpürüp götürmesini ( erozyonu ) önler. Keçiler,orman yapraklarını çiğnemek suretiyle daha çabuk toprağa dönüşmesine ve yangın çıkmamasına yardımcı olur. Keçi çam yaprağını yemez. Orman ile keçi Toroslarda birbirlerini tamamlayan unsurlardır. Keçiler yayvan yapraklı ağaçları yerler ama bizim yöremizde yayvan yapraklı orman örtüsü yoktur. Kırlar, meralar, ağaç olmayan yerler dahi orman sayılarak çobanlar taciz edilmekte, davar başı cezalar ödemektedir. Gerçi son bir iki yıldır halkımızın şikayeti üzerine bu baskı biraz daha azalmıştır. Sonuç olarak, yasak anlayışının en katı olarak uygulandığı yerler bizim bölgemizdir. Yapmış olduğumuz araştırmalarda Kahraman Maraş taraflarında özellikle Göksun’da yeni oramanlaştırılan yerler dışında-bu sürede on yıldır- ormanlarda davar gütme yasağı yoktur. 6111 sayılı yasa davar besleyenlere duyurularak havyan varlığının çoğaltılması yöremiz için bir zenginlik olacaktır. Diğer yandan yeni ağaçlandırma çalışmaları yapılan yerlere de hayvanların sokulmaması ve orman bekçileri taarfından buraların korunması elzemdir. Ama ben ağaçlandırma yaptım davarı orman sokmam anlayışı bitirilmelidir. Binlerce yıldır kıl keçiler ormanı bitirip tüketmediğine göre bundan sonra hiç bitirmez. Ormana zarar veren, ormanın yok olup tükenmesine neden olan hayvanlar değil insanlardır. Ormancılarımız etin kilosunuYunanistan’dan iki kat, Bulgaristan’dan üç kat daha pahalı yediğimizi bilmelidir. Orman bekçileri kendilerine üç kat daha fazla ücret ödenerek Toroslarda çobanlık yaparlar mı sormak gerek. Yöneticilerimiz Taşeli’nde gönüllü çobanlık yapan insanların işini kolaylaştırmalı, kentlere göçün hızını düşürmelidir. Konya, Antalya, Mersin şehrinde oturan Ermenek kökenli birisine Taşeli’nde davar çobanlığı yaptıramazsın. Bu işi gönüllü yapan insanlarımızı rahat bırakalım ve onlara yardımcı olalım. Çobanın da bir fabrika işletmecisi ( sanayici ) gibi hatta ondan daha da öte bir katma değer yarattığını bilelim. Son olarak Sayın Valimiz Süleyman Kahraman’dan ricamız, yeni ekilen ya da diklen orman alanlarının dışındaki alanlarda Taşeli halkı ya da çobanları davarlarını otlatabilmeli, hatta çobanlar teşvik edilmeli, ödüllendirilmelidir. Bu konuda yasakçı memurlar ya da daireler uyarılmalıdır.14.11.2011. Hasan ŞİMŞEK Bu haber 1682 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |