| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Akara Bakara Bir Sınır Öyküsü
Kazancının doğusunda, İrnebollular Küzeyinde Anamur Yörükleri, Batısında ise Akmanastırlılarla, yaylalarımızın paylaşılması ve arazilerimizin sınırlarının belirlenmesi konusunda sürekli kavgaların yapıldığını büyüklerimizden duyardık. Kazancı yaylalarının sınırları ve bazı bölgelerin kime ait olacağı konusunda, Anamur köylüleri (Yörükler ) ile 1940’lı yılların sonunda başlayan anlaşmazlıklar, 1990’lı yılların ortalarına kadar yaklaşık 50 yıl boyunca sürmüş olup, tartışmalar, bazen silahlı çatışmalara dönüşerek mahkemelere kadar intikal ettiğini, Yörük çobanlarının, sürekli olarak kışkırtıcı davranışlarından dolayı, yaşanan anlaşmazlık 1990’lı yıllara kadar sürdüğünü Naci SÖZEN’İN “Kazancılı Dağ Korumacıları“ makalesinden öğrenmiştik.
Kazancının doğusunda, İrnebollu’lar Küzeyinde Anamur Yörükleri, Batısında ise Akmanastır’lılarla, yaylalarımızın paylaşılması ve arazilerimizin sınırlarının belirlenmesi konusunda sürekli kavgaların yapıldığını büyüklerimizden duyardık. Bu sınır kavgalarına karışan büyüklerimizden bazıları halen yaşamaktadır ve o günleri anlatırken bile halen heyecanlarını gizleyemiyorlar.. Kazancı ve komşularıyla ilgili sınır anlaşmazlıklarını bana anlatan Büyükbabam Mehmet Goca (Hasan KÖKSOY) dedemdir;
Öğrendiğime göre yazın yaylalarımıza Anamur'lular göçer yerleşirlermiş. Malaklar köyünden gelenler, Kızıltaşın başına, Ferisgeller yenicesu mezarlığının yanına, Gurdlarda Burçakalanına göçerlermiş. Kazancılıların arazilerine sığırlarını salarlar ekinlerini güderlermiş. Kazancının gormacılarıda bu sığırları Yenicesudaki Memili Yahyanın tarlasındaki mandıraya katarlarmış. Yörükler gormacıların mandıradaki sığırları salıverirler ve köylünün ekinlerini güder talan ederlermiş.
Alıbuba Goca usulca yolun kenarına inmiş bir karamık çalısının ardına saklanıp oturmuş, yuvak gibi bir taşı omuzladığıyla gibi bıçağı vurup geden yörüğün ense köküne indirmiş adam yüzükoyun düşmüş, bir arbede yaşanmış ve bunun üzerine bizim köylülerde cesaretlenip Yörüklere saldırmışlar. Adamlar "Mihrabın Dere"ye doğru kaçarak canlarını zor kurtarmışlar, yere düşen yaralı adamıda Anamur’a götürmüşler. Alıbubanın yaraladığı Yörük Anamur’daki Gurdlardan biriymiş akrabaları kazancıya gelerek o taşı vuran kimseyi günlerce aramışlar soruşturmuşlar fakat köylüden bir şey öğrenememişler ve geri dönüp gitmişler. Alıbuba ve Oğlu Abdullah ellerinde tüfekle günlerce damda yüzükoyun yorganın altında yatarak bu adamlar gelirler diye beklemişler.
İşte sınır kavgaları bu denli kanlı bıçaklı ve hasımlı olurmuş. Daha düne kadar devam eden köylünün uğraştığı bir “Kızılalan” davası var ki hiç sormayın. Kazancılıların bu Kızılalanı alabilmek için vermiş oldukları çabaları bil bilseniz. Dedeleriniz elbette bu konuları çok iyi hatırlayacaktır onlara sorabilirsiniz. Düşünebiliyormuşsunuz yazın Kızıltaşın başına Anamurlular geliyor ve yerleşiyorlar. Ne kadarda huzur bozucu bir durum olurdu, büyüklerimizle dedelerimizle ne kadar övünsek azdır. Allah hepsinden razı olsun…
Neyse benim sizlere anlatacağım yine bir sınır olayı “Akar, Bakara” olay takriben 1923 yıllarında olmuş. Bu olayı bana anlatan yine Mehmet Goca dedemdir; İrnebollular (Çatalbadem) ile kazancılılar Yenicesuyu yaylasındaki otlakları ve ekilecek arazileri bir türlü paylaşamıyorlarmış. Bazen bütün köylü karşı karşıya geliyor ve silahlı kavgalarda oluyormuş. Yine bir gün böyle bir kavga olayında kesin çözümü Konya’da okuyan Kazancılı Mustafa Kahya diye biri bulmuş. Nasıl mı.? Dedem bu olayı bana şöyle anlatmıştı;
Kazancılılar, bir yandan İrneboldan, bir yandan Yörüklerden, Yenicesuyu yaylasını elde etmişler. Kâhyalardan Mustafa hoca diye biri “Gelin buraları ekelim demiş” bunun üzerine İnebolu’larla ayaklanmış ve alan kuyunun karşısında bulunan Ardıçlı mezarlığın olduğu yerde dövüşmeye başlamışlar. Mustafa Kâhya, “Tamam bu gün bırakalım da yarın bölüşelim” demiş.
Mustafa kâhya o zamanlarda Konya’da okuyormuş. Konya’da müftüye gitmiş “Bizim bir sınır kavgamız var bir hallediver hocam” demiş Konya Müftüsü yenicesu yaylasına gelmiş ve araziye baktıktan sonra “Akar, Bakara” demiş. Köylüler birbirine bakışmışlar ilk etapta bir anlam verememiş, “Hocadır elbette bir bildiği vardır” diye hocaya saygılarından kimse itiraz edemiyormuş.” Hoca önde köylüler arkada Mahmut kuyusuna doğru, “Sakat Dedesi”’nden ağrı Toras yaylasına doğru yürümeye devam etmişler, Hoca Dinegin oraya gelmiş ve durmuş “İşte sınır burasıdır” demiş.
Köylüler yine bir şey anlamayınca, Konya müftüsü “Akar, Bakara”yı ve sınırı belirlemedeki kıstasını şöyle açıklamış, “Yağan yağmur sularının her iki tarafa da akmaya başladığı tepe noktalar sınır olarak kabul edilir” diye açıklayıvermiş. Bu açıklama karşısında köylülerden hiç kimse itiraz edememiş ve hepsi kabul etmek zorunda kalmış. Dinek’ten, İlanlıca’ dan, Gügül tepesine. Günümüzde de halen geçerli olan bu sınırlar böyle belirlenmiş. Daha önceleri İnebolu’lar Yenicesuyu yaylasındaki alan kuyuya kadar kendilerinin olduğunu iddia ediyorlarmış. Kazancılılar daha sonra kendi aralarında Yenicesu yaylasını paylaşmışlar ve ekin ekmek için harekete geçmişler. Yazılı hukukun pek fazla hakim olmadığı bir ortamda insanlar büyüklerin söylediği nasihatler ve verdiği kararlar doğrultusunda işleri yürütüyorlarmış. Heleki bu bir din görevlisi ise vermiş olduğu kararlara kimseler itiraz edemezmiş. O zamanlarda sınır kavgaları için yapılan anlamsız didişmelerin günümüzde ne kadarda boş bir uğraş olduğunu görüyorsunuz. Buna en cevabı 12.01.2008 günü Çatalbademli kardeşlerimizin verdiğini biliyorsunuz.
Bildiğiniz üzere Çatalbademli köylüler kazancıya katılma kararı aldı. Buradan tekrar onlara aramıza hoş geldiniz diyorum ve bu tür katılımların beldemiz açısından Karşıyaka köylülerin birleşerek her konuda daha da güçleneceklerini bilinen bir gerçektir. Kazancı Çatalbadem sınırını belirleyen Konya Müftüsü yaşıyor mu bilinmez ama yaşıyorsa Dinek Kulesinin orada “Buluşa, Kucaklaşa, Konuşa, Bilişe” demesini isterdim. Naci SÖZEN’İN “Dinek Kulesi Şenlik için Buluşma yerimiz olacak” yazısında da belirttiği gibi Taşeli yöresinin simgesi haline gelen, “Dinek Kulesi“ çevresinde, buluşacağız, kucaklaşacağız, konuşacağız ve daha yakından bilişeceğiz diyoruz.
Yazan: Hasan KÖKSOY – Ocak 2008 Bu haber 1772 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |