| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
![]() KAZANCILI BİLGE KİŞİ TIMBILIN ÇOLAK HASAN (SONGUR) ANISINA
Kültür pınarı Çolak Hasan siyasetin hep içinde yer almış, muhtarlık azalığı da yapmış, bazı ilerici sözleri nedeniyle sorgulanmıştır KAZANCILI BİLGE KİŞİ TIMBILIN ÇOLAK HASAN (SONGUR) ANISINA Tımbılın Çolak Hasan (Songur), Kazancı merkez mahallede, 1910 yılında Tımbıl Emine ve kocası Hüseyin’in ilk çocuğu olarak doğmuştur. Daha iki yaşına gelmeden babası Hüseyin askere alınarak Hicaz, Yemen seferine tertip edilmiştir. Ellerindeki kemik sorunun nedeniyle “çolak” lakabıyla anılmıştır. Annesi tarafından çocuk yaşında medreseye gönderilmiş, 1924 yılında Kazancı ilkokulunda Arapça olarak başlayan eğitime ilk kayıt olan çocuklar arasında yer almıştır. Arapça eğitimi tamamlayarak diploma almış, 1928 yılında Türkçe eğitim başlayınca zamanın efsane öğretmeni Ermenekli Sami Öztaş tarafından yaşlı kişiler için açılan ikinci (akşam eğitimi) eğitime katılarak ikinci diplomayı almıştır. Böylece, her iki dilde okuyup yazan ilk Kazancılılar arasında yer almış, yazılarını her iki dilde de yazmıştır. Kendisine bu iki diplomalı eğitimi veren hocası Sami Öztaş’a olan saygısı hayatı boyunca devam etmiştir. İlkokulun yeni binasına taşındığında hocanın resminin duvara asılmadığını öğrendiğinde o resmi okuldan alarak köy kahvesine asmıştır. Hocasının ölümünde cenazeye köylülerle birlikte katılmıştır. Babası Hüseyin eşine yazdığı son mektubunda, medrese eğitimi almış olduğu için Zabit Mülazım (Subay, Teğmen) yapıldığını, Hicaz’da hac görevini yeri getirmekte olduğunu, sonrasında yurduna (eve) döneceğini yazmış, fakat kendisinden bir daha haber alınamamıştır. Hasan Songur öncümüz ile sağlığında çok sohbetlerimiz oldu. Çocukluğunda bahçelerinin bulunduğu Körhana ve Ayyanı (karhane, ticarethane, ağa yanı) bölgesinde saray yıkıntıları olduğunu, yıkıntılar arasında saklambaç oynadıklarını anlatırdı. Çocukluğundan itibaren içinde yanmaya başlayan “okuma, aydınlanma, bilgili olma, çevresini ve dünyayı tanıma” ateşinin hiç sönmediğini, elde edebildiği her türlü kitabı okuduğunu, yazdığını anlatmıştı. Tımbılın Çolak Hasan, bilgi birikimi, okuyup yazması, aydın, ilerici ve Cumhuriyetçi fikirlerle yetişmesi, beldemizde meydana gelen her olayı yazması, maniler ve ağıtlar düzmesi, imece usulüyle yapılan her çalışmayı ayrıntılarıyla kayda alması nedenleriyle “ayaklı kütüphane, bilge kişi, son filozof” olarak anılmayı çoktan hak etmiştir. Yıllar önce Ermenek’te yapılan bir parti mitinginde kürsüye çıkarak çok etkileyici bir konuşma yaptığı, dinleyen vekil adayının ona bir elbise hediye ettiği konuşulurdu. Bir zamanlar, beldenin arıcıları Kabalak yaylasında bulunan arı kovanlarını beklemesi için ücretli olarak Çolak Hasan Gocayı görevlendirirler. Arıcısı olan İbrahim Taştekin amcamızdan aldığım ilgiye göre, haftada bir gün erzak, su ve kitap götürürlermiş. Ne istersin dendiğinde sadece çok kitap getirin dermiş… İkinci hafta geldiğinde kitapların hepsini okmuş olur tekrar kitap istermiş. Okuldan ve şahıslardan ödünç kitap toplamaktan yorulmuşlar. Bir konuşmada “Çolak Hasan’ın yemesine içmesine yettik, kitap isteğine yetemedik” sözleriyle okuma tutkusunu ifade etmişlerdi. Gençleri okuyup adam olmasını çok ister, herkesi teşvik ederdi. Kendi torunlarıyla birlikte komşu çocuklarının başında Konya’ya sınavlara götürdüğüne tanık olmuştum. Kültür hazinesi öncümüzün yazıkları, anıları, mani, ağıt ve şiirleri torunları Yurtsev Songur ve Abdullah Tekin tarafından yazarımız İbrahim Şahin’e aktarılmış olup, bu evrakları incelediğimizde, gazetenin katır sırtında geldiği yıllarda gazete aboneliği olduğu, yazılarını gazetelere gönderdiği, bir dönem postacılık yaparak haftada iki gün yaya olarak Ermenek’e gidip postaları beldeye getirdiğini öğreniyoruz. Hatta zamanın nahiye müdürünün postacılık ücretini eksik ödediği için müdürle tartıştığı, müdürün şikâyeti üzerine bir gün nezarette yattığı okuyoruz. Kültür pınarı Çolak Hasan siyasetin hep içinde yer almış, muhtarlık azalığı da yapmış, bazı ilerici sözleri nedeniyle sorgulanmıştır. Görüşleri her zaman ilerici, Cumhuriyetçi, adil ve çağdaşlık önceliği olmuştur. Beldemizde yaşanmış olan tüm doğal afetler, ölümler, aşklar, acı olaylar ve çalışmalara şiirler, maniler ve ağıtlar yazmasıyla ün kazanmış bir halk ozanı kabul edilmelidir. Nitekim ozanımızın torunları tarafından yayınlanan “dedemin Şiirleri” başlıklı yazıda, genç yaşta ölen obacı kız Ayşe için şunları yazmış. “Ayşe öldü, obacılar İlabadı’daki yurtlarını yaptılar, Ayşe’nin yurdu boş kaldı. Ayşe’nin ruhunu şaad etmek ve hatırını saymak için düğün yapılmaması için kızlara nasihat” dedikten sonra uzun bir ağıt (şiir) yazmıştır. Bu ağıtın ilk dörtlüğü şöyledir ; Davul Çalıp düğün etmeyin kızlar Yurdunu gördükçe yüreğim sızlar Aklınıza geldikçe o ela gözler Ayşe’nin yurdunda ağlaşın kızlar. Üstadımız köy çocuklarının ilk eğitim gördüğü ve öğretmen olduğu İvriz Öğretmen Okulunu ve orada okuyan Kazancılı gençleri gururla över. Öğretmen olarak köye atanan ilk öğretmenimiz Dede Oğuz’un genç yaşta ölümünün kasabayı yasa boğduğunu öğrencilerinin de katıldığı gözyaşlarının sel olduğu cenaze merasimini anlatır. İlk öğretmenlerimizde Veli Kayacık’ın askerlik hizmetine gitmek için eşyaları ve ailesiyle köye gelirken bindikleri kamyonun karşıyaka Kireçlik mevkisinde uçurumdan uçtuğu ve genç eğitimcimizin hayatını kaybettiği kazanın 15 Mayıs 1956 günü meydana geldiğini kaydetmiş ve uzun bir ağıt yazmıştır. Bu “Genç Bir Ölümün Hatırası ve Ağıdı” başlıklı bu şiirin bir dörtlüğü şöyledir ; Kadir Mevlam, bu ne haldir bilinmez Bu acı haberdir, asla gülünmez Çok uzak yolcuyum geri gelinmez Vakitsiz ölüm var, anam ağlasın, duyan ağlasın Bu acı olay yaşandığında biz çok küçük olduğunda hatırlamıyoruz. Öğretmenimiz büyük halan Ayşe Türker’in kızı olan Zahide halamın eşi olduğundan bizim aileleri de dayanılmaz bir yasa boğmuş olduğunu dinlerdik. Hatta kaza haberi köye ulaşmış, fakat iletişim çok yetersiz olduğundan ayrıntılar uzun süre öğrenilememiştir. Aileden birkaç kişi yayan olarak çayda geçerek Ermenek’e gitmek ve olayı öğrenmek için yola çıkarlar. Hazırlıksız olduklarında yolda çok acıkırlar, kimseden yiyecek isteyemezler, Ermenek bağlarına geldiklerinde yol kenarındaki üzüm asmalarında yapraklar toplayarak yerler ve açlıklarını bastırırlar. Ozanımız Çolak Hasan beldemizden göçüp geçen Yörük kızları için çok mani ve şiir yazmıştır. Bu şiirlerden “Yörük Güzeli” başlıklı olanda şu dörtlük yer almıştır. Devesinde ala kilim sallanır Söyledikçe şirin diller ballanır Bu güzeller nerden olsa yollanır Nazlı nazlı giden Yörük güzeli. Çolak Hasan Goca oğlunun birini Eşşe isimli bir kız ile nişanlar. Araya giren fesat kişiler nişanın bozulmasına neden olur. Gelinliğinin bu işte masum olduğunu düşünen ozanımız yazdığı ağıtta şu dörtlüğe yer verir. Bu ayrılık bizi yaktı yandırdı Zalim emmin geldi sizi kandırdı Gideceğimiz yoldan bizi döndürdü Serseri şerrine uğradın Eşşe Ozanımız Milli konulara hiç uzak durmaz her gelişmeyi takip eder ve dörtlükler yazar. Akdeniz, Kıbrıs ve Ege adaları konusunda çok duyarlıdır ve sorunların İngilizlerden kaynaklandığını bilerek şu dörtlükleri yazar. Ey İngiliz Emanete hıyanet sizde görülür Verilecekse Kıbrıs, bize verilir Yaptığın hileler sizden sorulur Komayız yanına, sorarız bir gün. Türk’ün öz malıdır, Akdeniz ve adalar Duyarlarsa lanet derler bize, dedeler Yeter, yeter artık, yaptığın hileler Gözünü parmakla oyarız bir gün. Ozanımız yaşamış olduğu beldemizde, yurdumuzda ve dünyada yaşanan birçok olay için şiirler yazmıştır. Şiirleri ve ağıtları, bazen övgüler, bazen hicivler, bazen beddualar, hasretlik, aşk, dilekler ve özlemleri içermektedir. Bozdağ yöresinde her yıl kurulan “Kesik Ardıç” yurdunun terk edilmesine üzülmüş ve yazdığı şiirinde şu dörtlüğe yer vermiştir. Bir zamanlar şehir gibi şendin Bir zamanlar cennet gibi yerdin Şimdi ise viran oldun, bozuldun Veda sana Kesik Ardıç’ ın dibi. Ozanımızın 23 Nisan şiirinden bir dörtlükle bitirelim; Kahpe felek, bilmem sana neyledim Öksüz kaldım, yoksul kaldım, ağladım Çocuklarla coştum, bende söyledim Ata’mızın düğünü olan 23 Nisan günü. Kazancımızın yetiştirdiği bilge insan, yenilikçi, Cumhuriyetçi, bilgili, okuyan ve yazan nadir insanlarından olan, beldemizin adeta “hafızası “ kabul edilen Tımbılın Çolak Hasan (Songur) üstadımızı sonsuz saygılar, şükranlar ve rahmetle anıyoruz. Derleyen-Yazan: Kazancılı Naci Sözen, 9 Eylül 2023, Alanya Bu haber 299 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |