| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Sevgi Mezarı Ve Sonsuz Bir Aşkın Öyküsü (2)
Sevdiğimin Çekip Gider Obası Aileleri tarafından beşik kertmesi usulüyle “ sözlendirilmiş “ (nişan konmuş) olan hikayemizin kahramanları Suna ile Tuna, çocukluk devresini tamamlamış ve gençliğe adım atmışlardır. Günlük yaşantılarında ve göç yollarında hep bir arada oyunlar oynamakta, kuzu ve oğlak sürüsünün çevresinde küçük birer çoban görüntüsü vermektedirler. Tuna, diğer oba gençlerinin, sözlüsü Suna’nın yanına yaklaşmasına ve onunla konuşmasına tahammül etmemektedir. Bu durum ozan tarafından şöyle dile getirilmiştir. Sevdiğimin çekip gider obası, Beşikten de vermiş idi babası, Kurban olan, Ortaköy’ün ağası, Top kaküllü Bahşiş kızı geçti mi?
Nehiridir, kara gözlüm, Nehiri, Elinden içeydim bir tas zehiri, Ey sevdiğim Ermenek’in şehiri, Keben’inden Yörük kızı geçti mi ?.. Göç katarı, Zeyve deresine eğildiğinde hava kararmaya başlamıştı. Üstelik obada, her an doğum yapacak durumda hamile bir de bayan vardır. Geçmiş yıllarda bu bölgede konakladıklarında, sürüleri ve develerinin çevre bahçe ve ağaçlara zarar vermesinden dolayı taraflar arasında kavgalar yaşanmıştı. Obanın reisi, hava kararmadan sürünün Alaköprü’yü geçemiyeceğini gördüğünden, şimdiki, Zeyve Pazar yerinin alt kesimlerinde, Zeyve köyünden uzak şekilde boş bir arazide geceyi geçirmelerine karar verdi. Tüfeğin icat edildiği ve Köroğlu’nun “ tüfek icat oldu, mertlik bozuldu “ diye feryat ettiği zamanlardı. Yol boyunca sürülere zarar verebilecek olan vahşi hayvanlar (canavarlar), savaş firarileri, eşkiyalar ve hırsızlar etrafta kol gezdiği için herkes silahlanmıştı. Konaklama yerinde yükler yıkılmış, bir gecelik de olsa aileler için çadırlar kurulmuş, sürüler bir merkeze toplanmış, gençler sürü etrafında elde tüfekler nöbete başlamışlardı. Gecenin sessizliğinde sürülerin çevresinden bir tüfek sesi duyuldu. Gençlerden biri çalılar arasında bir “ çıtırdı “ duymuş ve kurtlar saldırdı diyerek tüfeğini ateşlemişti. Herkes bir anda ayağa fırlarken, acı bir çığlık, “ yandım anam “ diye bağıran bir bayan sesi duyuldu. Koşarak sesin geldiği yöne gidenler, kanlar içinde yerde yatan kişinin Suna olduğunu gördüler. Bu durumu ozan şöyle anlatır. Kaza kurşununa uğradı canım, El değmedik tenden akıyor kanım, Düğünüm mahşere kalmıştır benim, Beni alamayan yiğit ağlasın.. Acı merhem, tatlı merhem düzmeyin, Yaram derin, düğmelerim çözmeyin, Mezarımı yoldan uzak kazmayın, Geçtik sıra Tuna’m görüp ağlasın…
Ne serin yayladır, şu bizim yayla, Soğuk su başında var gönül eyle, Bu sevgi, muhabbet kalırsa böyle, Yiğit Tuna’m, Güzün dönüp ağlasın… Bu haber 1392 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2025 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. Ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |