| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
![]() Ziraatci Ali Gürbüz'ün Yaşam Öyküsü
Kazancılı Eğitim ve Meslek Öncülerimizden Ziraatçı Ali Gürbüz'ün Anısına Kazancı Nahiyesinde ilkokulu bitiren ve “okuyup adam olmak” ateşiyle yanıp tutuşan çocuklar için Konya /Sarayönü merkezinde açılan Teknik Ziraat Okulu ikinci bir umut kapısı olmuştur. Bu eğitim merkezine 1945 yılında, Hasan Usta Hacı Mustafa GÜRBÜZ kontrolünde yola çıkan bir gurup öğrenci arasında Hacı Yusuf oğlu Ali GÜRBÜZ’de vardır. Ali GÜRBÜZ 1930 yılında doğdu. İlkokul sonrası gittiği Sarayönü Teknik Ziraat Okulunu 1948 yılında bitirdi. Okulda Ermenekli 17 öğrenci bulunmakta olup, bunları 8 öğrenci Kazancı nahiyesindendir. Okul Müdürü Abdi ÖZKÖK tüm öğrencileri alanda toplar. Ermenekli öğrencileri öne çıkarır. Diğer öğrencilere hitap ederek “hepiniz bu Ermenekli öğrenciler gibi çalışkan, gayretli ve disiplinli olan, bunlar gibi örnek öğrenciler olun” diye nasihat eder. Okul Müdürü, bir kamyon tahsis eder, 3 öğretmen görevlendirir ve Ermenekli öğrencilerle birlikte Yellibel üzerinden Ermenek’e kadar gönderir. Öğretmenlere çocukların doğup büyüdüğü coğrafyayı görmelerini ister. Ali Gürbüz Mezuniyet sonrası memur olamadığı için birkaç dönem Görmeli ve Zeyve köylerinde vekil öğretmenlik yaptı. Görmeli köyünden arkadaşların babalarıyla yaptığımız görüşmelerde, ilkokul çocuklarına Milli marşları öğreten Ali öğretmen, önde bayrak tutan öğrenci olduğu halde öğrencileri köy sokaklarında marşlar söyleterek yürüyüşler yaptırırmış. Zeyve köyünden öğrencisi olan emekli polis memuru Mehmet GÖK’ün anlatımları da benzerlikler taşıyordu. Mehmet Bey, bize unutamadığı bir anıyı anlattı. Ali Gürbüz öğretmen kendisine bir kemer (kayış) hediye etmişti. Bu hediye kendisini o kadar mutlu etmiş ki, geceleri yatarken bile belinden çıkarmazmış. Ali Gürbüz, iş bulmak ve çalışmak için 1948 yılında gurbet yollarına düşer. Ermenek’ten kalabalık bir yolcu gurubuyla yola çıktıkları kamyon Ecel (Şeytan deresi) deresinde kaza yapar. Kazada sadece Kazancılı yol arkadaşı Fazlı hayatını kaybeder, yolcuların hepsi ufak tefek yaralarla kurtulur. Karaman’dan savcı gelir ve tutanaktan sonra cenaze civardan gelen köylülerin yardımıyla yol kenarına defnedilir. Yolculuğa yüzleri kan içinde olarak devam edilir. Karaman’a gelindiğinde yorgun bitkin düşmüş yolcular doğrudan hastaneye yönlendirilir. Kamyon hastaneye yaklaşırken kasadan atlayıp sokak aralarına kaçarlar. Peşlerinden koşan görevliler onları yakalayamaz. Bir hafta dışarı çıkmadan bir otelde saklanır. Yüzündeki yaralar biraz iyileşince iş arar ve bir kebapçı lokantasına garson olarak girer. Müşteri gelip masaya oturur ve garson Ali müşterinin tepesine dikilir. Müşteri “neler var?” diye sorduğunda, bizim acemi garson “kebap” diyebiliyor, fakat, gerisi gelmiyor, müşteri garsona, garson müşteriye bakar şekilde kalıyorlar. Lokantada 3 gün çalışır ve bu işi yapamayacağına karar vererek ücretini dahi almadan işten ayrılır ve gurbet yolculuğuna devam eder. Eğitim gördüğü Sarayönü kentine giden Ali Bey, burada Gözlü Devlet Çiftliğinde iş bulur ve burada 3 yıl traktör sürer. Askerlik hizmetini 1950 yılında Ankara’da Tanksavar sınıfında yaptı. 1959 yılında halasının kızı merhume Latife Gürbüz (Akdağ) ile evlenir. Ali Gürbüz, 1958 yılında açılan Tarım Kredi Kooperatifi memurluk sınavını kazanır ve Yozgat ili Sorgun ilçesinde göreve başlar. 1960 yılında Mut ilçesine atanır. Bu ilçede görev yaptığı zaman içinde halkın menfaatine bir çok yeni hizmete imza atar. Kooperatife, Holder traktör bayiliği, kükürt ve diğer ilaçların bayiliği, gübre bayiliği ve çimento bayiliği kazandırdı. Kayısı, yer fıstığı, zeytin, Alman patatesi tohumu temini, ceviz konusundaki yeniliklerin uygulanması gibi halkın yararına çabalarıyla çok sevilen bir memur oldu. Kazancılı hizmet öncümüz Ali GÜRBÜZ, 1970 yılında Kazancı Ortaokuluna başkatip olarak atandı. Bu okulda uzun yıllar hizmet ettikten sonra 1987 yılında emekli oldu. Bahçesinde, ceviz, elma, şeftali, armut, üzüm ve erik dahil bir çok meyve çeşidini yetiştirerek halkımıza öncülük etmiş, teknik yardımlarda bulunmuştur. Hatta arıcılıkta bile katısı büyüktür. Bahçesine aşılattığı Antep fıstığı ve Trabzon’dan getirterek diktiği fındık ağaçları hala meyve vermeye devam ediyor. Kendisinden anılara yer verelim. Ali amcamız çok esprili, şakacı, neşeli bir insandı. Bahçesinde harika yarma şeftali olduğu yıl, bir traktöre şeftaliyi yükler, nazının geçtiği merhum Durmuş (Lavgar) Sağlam’ı görevlendirerek Akpınar pazarına satması için gönderir. Satış olmaz ve şeftali geri gelir. Şeftaliyi Zeyve pazarında satmasını ister, fakat oradan da şeftali geri gelir. Şeftaliyi ne yapacağım diye soran Durmuş abiye “traktörü bağa götür, şeftaliyi mandallara dağıt, gübre bari olsun“ der. Yetiştirdiği elmaları da satamaz. Ceviz ağaçları büyüyünce çevresinde cevizci olarak tanınır. Gün gelir, emir vaki olur, meslek ve eğitim öncümüz ziraatçi Ali Gürbüz abimiz hakka yürür. Kendisine Allah’dan sonsuz rahmetler dileriz. Mekanı cennet olsun. Derleyen: Av. Naci SÖZEN' 28.01.2023
Bu haber 467 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2025 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. Ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |