| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Korkusuz Mehmet Çavuşun Hikâyesi
Ermeneke bağlı olan Görmeli ve Olukpınar köyleri ile tarihi göçlere ve savaşlara mekan olan Erik Deresini aşarak Bardat kasabası arazisine ulaşınca, gün içinde, kimlerle ve nelerle karşılaşacağımız konusundaki merakımız giderek arttı. Kazancı yaylasının bir dönem sahipleri olan ve doğudan batıya göçlerle bölgeyi asırlarca adımlayan Gülnarlı koşularımızın torunları ile tanışmak için Ağustos 2008 ayında yola çıktık. Bir kaç ay önce bölgede yaşanmış olan ve birçok köy ile köylüyü yakıp yok eden talihsiz orman yangınının izlerini ve yıkıcı etkilerini de yerinde görmek istiyorduk. Ermenek’e bağlı olan Görmeli ve Olukpınar köyleri ile tarihi göçlere ve savaşlara mekan olan Erik Deresi’ni aşarak Bardat kasabası arazisine ulaşınca, gün içinde, kimlerle ve nelerle karşılaşacağımız konusundaki merakımız giderek arttı. Aracımızın virajları dönerek ilerlemekte olduğu dar yolu çevreleyen ve bizim coğrafyamızdaki kepirli kayalıklar, dalları kesilmiş ardıç ve meşe ağaçları ile bodur çalıların benzeri bir arazi ortamında ilerleyerek Kayrak köyüne ulaştık. Yaşı bin yılın üzerinde olduğu söylenen heybetli bir çınar ağacının gölgesine kurulmuş olan köy kahvesinin yazlık bölümünü dolduran kalabalığı selamlayarak bize uzatılan sandalyelere oturduk. Kısa süren selamlaşma ve tanışma faslını takiben, biz, çınar ağacının heybetli gövdesi ve uzun dallarını incelerken, yaşlı bir köylü, çınar ağacının Türkler öncesi devirlerden miras kaldığını, dallarının son olarak 1934 yılında budandığını, söyledi..
Bizim sorduğumuz sıradan soruları cevaplayan orta yaşlı bir köylü, soru sorma sırasının kendilerine geldiğini düşünmüş olacak ki “ yolculuk nerden nereye, siz nerelisiniz? “ dedi. Kendisine dönerek “ Kazancılıyız “ cevabını verdim. Bu cevap üzerine, hiç duraksamadan ve biraz da şaka olduğu sezilen bir tavırla “ ya, bizi döverek Kırkkuyu yaylasından kovanların torunlarısınız ha” cümlesini söyleyiverdi. Bu söz karşısında, tam aradığımız insanların ortasında olduğumuzu düşündüm. Konuştuğumuz kişi, Kırkkuyu, Bozdağ, Popas, Karakovanlık ve Yüksek Eğrik yörelerini yaylak olarak kullanan ve şimdiki adı Delikkaya olan köyün mensubuydu. Yangında en çok zarar gören ve can kayıplarının yaşandığı köy de orasıydı. Yani, kısa süre önce yaşanmış olan ve yöre insanını yürekten yaralayan orman yangını, Kazancılıların yaylalardan komşuları ve belki de, Kazancıya ilk yerleşen Donrulu Mehmet muhtarın torunlarıydı. Sohbetimize, etrafımızı çevreleyen herkes katılmıştı. Bizim yaylalarımızda eski Gülnarlılardan kalma anıların hala yaşatıldığını, bunlara, Bazaralanı, Nizamın Yurdu, Kanlısay, Yüksek Eğrik ve Hemid Seydi Mezarı gibi isimlerinin örnek olduğunu anlattık. Sohbetimiz sırasında, Donru isminin bir köy veya kasaba ismi olmadığını, bir çok köyü kapsayan bir yörenin adı olduğunu öğrendik. Eski muhtar Hüsnü KOÇ, Kırkkuyu yaylası ve çevresinde yaz mevsimi için ellerinde padişahlık tarafından verilmiş Otlakiye Fermanı (Koçanı) olduğunu, bu koçanın son zamanlara kadar kendi ailesinde bulunduğunu, son yıllarda ortadan kaybolduğunu, bir aile üyesinin antike belge düşüncesiyle alıp götürmüş olabileceğini, koçanlarının sınırının Kartal Tepesi ile başladığını, Tozlu Pınarı ve diğer tarihi noktaların adlarının yer aldığını da anlattı. Sohbete katılanlardan öğrendiğimize göre, Yüksek Eğrik tepesinden çobanların ateş yakarak Gülnar köylerine dumanla erzak haberi yolladıkları, son zamanlarda, bazı kişilerin bölgeye ormanı ve yurtları beklemek için gittiklerinde, bu yerlere sağ salim geldiklerini bu tepede yaktıkları ateşle Gülnar’a bildirdiklerini de öğrendik. Ermiş kişi Hemid Seydi hakkında konuşulurken, Hüsnü KOÇ söze girerek, bu ulu kişinin annesi tarafından sülalesine mensup olduğunu, Molla Salihler olarak anıldıklarını, aynı isimli kişilerin asırlardır süregeldiğini, yaşamakta olan Hamid (Hemid) Seydi YILDIRIM’ın dayısı oğlu olarak bu ermiş kişinin son adını taşımakta olduğunu da anlattı. Davete uyarak Yörük obasına bal yemeye giden Mehmet Çavuş, kıl çadırın önünde yere oturmuş ve önlerine konan balı yeyip ev sahipleriyle sohbet ederken, birden çevrelerinde bir gurup insan belirir. Bunlardan bir kaçı arkadan yaklaşarak ellerindeki deve semeri kolanını (uzun ve geniş urgan) Mehmet Çavuş’un boynuna atarlar ve arkaya yıkmak için çekerler. Güçlü kuvvetli biri olan Gülnarlı, elleriyle boynundaki urganı tutarak öne doğru çeker. Arkadakiler bu hamle ile üzerinden yere serilirler. Bu esnada, önceden hazırlıklı olanlar ellerindeki sopalarla üzerine çullanarak kollarını kırarlar ve parmaklarını ezerler. Yaklaşık 10–12 kişi olan bu gurup yerde yatan misafirlerini linç etmek için hep birden vururlarken, zor durumda olan Mehmet Çavuş, son bir hamle yaparak, “ müsaade edin arkadaşlar bir diyeceğim var “ diye seslenir. Herkes bir anda hareketsiz kala kalır. Yerde kanlar içinde yatan bu cesur kişi “ biliyorum beni öldüreceksiniz, vuruşarak ve gözüm görerek ölsem vah demeyecektim, fakat ölüm galleşce olunca bana dokunacak “ demiş. Kırkkuyu yaylasını son terk eden Gülnarlıların Mehmet Çavuş, Altın Tüfekli Halil Ağa, Gülnarlı Nizam ve Goca Hacı olduğu, bunların torunlarından Şaban Hoca’nın (KILIÇ) Antalya’ya yerleştiğini de öğreniyoruz. Köylülerden biri sıla hasreti içinde olan insanların tavrı içinde “ gönlümden, uygun bir zaman bulup o yaylaları şöyle bir dolaşmak geçer “ diyerek iç geçirdi. Köy çıkışında, en yüksek noktadan bakıldığında, Yüksek Eğrik Tepesi ve Bozdağ’ın görüleceği söylendi. Bu konu aralarında tartışmaya neden oldu. Bazıları, o tepelerin görünmesi için biraz yükseğe çıkılması gerektiğini iddia ettiler. Bir diğeri, dağ ve tepeler arasında bir boşluk olduğu ve dumansız havada teperin görüldüğü görüşünü destekledi. Bizler, dönüş yolunda bu durumu incelemek istedik, fakat, dağlar bulut içinde olduğundan netice alamadık.
Yazan: Araştırmacı Av. Naci SÖZEN, Agustos 2008/Ermenek - hukukcu_70@hotmail.com Bu haber 3058 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |