| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Ermeneke Düşen Uçağın Öyküsü
Havada dolaşan esrarengiz uçak, gece yarısına doğru alçalmaya başlar ve büyük bir gürültü ile, Ermenek bağlarının alt kısımlarında olan, şimdiki, Yarase köprüsü yakınındaki bir tarlaya düşer. Bir zamanlar, insanlar, her vesile ile ve bir çok olayı anlatırken veya bir zaman dilimini belirtirken, “Ermenek’e uçak düştüğü zaman, uçak düşmeden evvel, sonra“ gibi cümleler kullanırdı. Ben bu olayı, daha 7–8 yaşındayken, evimizde kışın kullandığımız beyaz renkli “ kaşağı “ denilen ve sığırlarla atları kaşımakta kullanılan alet sayesinde duymuştum. Beyaz renkli ve puntolarla birleştirilmiş hafif bir saçtan yapılmış olan bu el aletinin Ermenek’e düşen uçağın parçalarından yapılmış olduğu söylenirdi. Zaman içinde bu olayı incelemek istedim. Ermenek’e başka uçak düştü mü? Sorusuna da cevap aradım.
Ermenek’e düşen uçak hakkında ayrıntılı bilgi içeren bir kayıt veya rapora ulaşamadım. Bilgiler, hep kulaktan kulağa aktarılan hususlardı. Kazancılı Ali Çavuş (Gımış Ali /AKADOĞAN)’ın anılarını dinledim. İkinci Dünya Savaşının tüm şiddeti ile devam ettiği 1940’lı yılların başı. Alman kuvvetleri, Yunanistan ve Bulgaristan’ı işgal ederek Edirne’de sınırlarımıza dayanmış durumda. Müttefik devletler, Türkiye’nin Almanlara karşı, yanlarında savaşa katılması için yoğun baskı yapıyorlar. Zamanın Cumhurbaşkanı Merhum İsmet İNÖNÜ ise savaşa girilmemesi için olağanüstü bir çaba harcamaktadır.
Bu savaş ve ekonomik kriz ortamı sürerken, 1943 yılının Ekim ayı başlarında bir akşamüstü, Ermenek şehri üzerinde bir uçak dönerek uçmaya başlar. Halk, bağ evlerine göçmüş, fırınlarda üzüm kaynatılmakta, şehir sınırlı da olsa elektrikle aydınlatılmaktadır. Zaten, uçak bu şehir ışıkları ve fırın alevlerini gördüğü için Ermenek üzerine gelmiştir. Uçağın gürültüsü yerden duyulmakta, ışıkları yanıp sönmektedir. Yöneticiler ve halk paniğe kapılır. Bir düşman uçağının bomba atmak için şehir üzerinde uçtuğu düşünülür. Uçak daireler çizerek havada dönmektedir. Şehir yöneticileri, karartma tedbiri olarak, hemen ışıkların söndürülmesine karar verir ve elektrik kesilir. Bahçelerdeki fırınların alevli yanışı sürmektedir.
Havada dolaşan esrarengiz uçak, gece yarısına doğru alçalmaya başlar ve büyük bir gürültü ile, Ermenek bağlarının alt kısımlarında olan, şimdiki, Yarase köprüsü yakınındaki bir tarlaya düşer. Bu çevrede bulunan insanlar merakla uçağın düştüğü yere koşarlar. İlk varanlardan Çolak Emin, uçak malzemelerini karıştırırken bir bomba patlar ve kolu kopar. Uçakta cephane olduğu anlaşıldığından, diğer insanlar korku içinde uzağa kaçarlar. Nihayet, şehirden jandarma gelir ve çevre emniyetini alarak gerekli araştırma başlatılır. Bu sıralarda, bahçelerden birindeki fırının yanına, paraşütle bir insan iner. Aslında, tam yere inemez ve bir ceviz ağacına asılı kalır. Bir başka bahçe duvara üzerine de bir kişi düşer. Meraklı ve korkulu kalabalık toplanırken, yetkililere de haber salınır. Düşen kişilerden biri ağır yaralı olduğundan, kısa süre sonra ölmüştür, Diğer yabancı, yaralı olarak kurtulur ve yetkililere teslim edilir.
Yere düşenlerin üzerinde, tabanca, bıçak ve ilave aletler ve gıdalar vardır. Muhtemelen, indikleri yerde düşman, vahşi hayvan ve tabiat ile mücadele etmek ve hayatlarına devam edebilmek için donatılmışlardır. Fakat bu malzemelerden hiç birine ihtiyaç duymamışlardır. Sonradan anlaşılır ki, bir Alman uçağı, yolunu şaşırarak bölgeye gelmiş veya bölgeden geçerken arızalanmıştır. Uçaktakiler, nerede olduklarını bilmediklerinden, hiç olmazsa ışık olan yere inelim, belki, bizi bulup kurtarırlar diye Ermenek üzerine gelmişlerdir. Uçağın yakıtını bitirene kadar uçmuşlar ve sonunda paraşütle atlamışlardır.
Uçak enkazındaki silahlar, cephane ve cihazlar yetkililerce teslim alınarak şehre götürülür. Ölü ve yaralılar da şehirdedir. Üst makamlara haber verilir ve yaralı tedaviye alınır. Daha sonra, Karaman üzerinden Konya’ya gönderilir. Uçağın gövde enkazı yerinde kalmış olduğundan, çevreden gelenler tarafından paylaşılır. Özel alaşımlardan yapılmış olan, hafif ve dayanıklı gövde saçları Ermenek demirci ve saç ustalarına ulaşır. Böylece, uçağın parçaları, çevredeki birçok köylünün evine ev ve el aletleri olarak dağılmış olur.
Ermenek bağları üzerine, 1943 yılı Ekim ayında bir Alman uçağının düştüğünü yazımızın birinci bölümünde anlatmış ve sonunda “Taşeli (Ermenek) Yöresine başka uçak düştü mü?“ diye sormuştuk. Elbette, geçen zaman içinde bölgeye başka uçaklar da düşmüştü. Bu elim kazalarla ilgili bilgilerimizi sunmaya devam ediyoruz.
1963 yılı sonbaharında, Ermenek Ortaokuluna yeni başladığımız günlerdi. Bir hafta sonu, şehirde, arkadaşlarımızla gezerken, bir savaş uçağının şehir üzerinden alçak uçuşla Gargara (Güneyyurt) istikametine doğru gidişini izledik. Kısa bir süre sonra, Serper deresine bir uçak düştüğü haberi yayıldı. Kaza yerine kadar gidip olanları görmek istediğimizden, arkadaşlarla birlikte yayan olarak Gargara’nın yoluna düştük. Teperi aşarak kaza yerinin göründüğü yere geldiğimizde vadiden dumanların yükseldiğini gördük. Bu sırada bir helikopter üzerimizden Ermenek istikametine geçti. Kaza yerinin çok uzak olduğu ve akşama kadar geri dönmemizin zor olacağını söyleyen arkadaşlara uyarak geri dönmeye, hiç olmazsa helikopteri görmeye karar verdik.
Ermenek’e geldiğimizde, helikopterin Tekke top sahasına indiğini ve yaralı kurtulan pilotu alarak ayrıldığını öğrendik. Uçağın Konya’dan havalanan F–100 tipi savaş uçağı olduğu ve pilotun paraşütle atlayarak yaralı kurtulduğu söyleniyordu. Enkazın askeri araçlara yüklenerek götürüldüğü de aldığımız duyumlar arasındaydı. İşte, bölgemize düşen ikinci uçak olayına tanıklığımızda bu şekilde olmuştu.
Bu uçak kazasının üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra, 1983 yılı kış mevsimi, bir günün akşam bültenlerine “ Kıbrıs’tan kalkan bir askeri nakliye uçağının, Anamur yaylaları üzerine geldiğinde radarlardan kaybolduğu, telsiz temasının kesildiği, durumun araştırıldığı “ haberi düşmüştü. Olayın Kazancı yakınlarında olması nedeniyle gelişmeleri takip etmiştik. Günün ilerleyen saatlerinde, Ercan (Kuzey Kıbrıs) hava alanından kalkan, C–47 tipi askeri nakliye uçağı, iki pilot ve bir teknisyenle birlikte Kaş yaylasını geçtikten sonra düştüğünün tahmin edildiği de duyurulmuştu.
Bu kazanın olduğu gün, tesadüf olacak ki, Kazancı Kasabasından bir gurup, Geven sökmek için Çandır ovasının üzerindeki tepelere gitmişti. Geven bitkisi, kalın ve yağlı kökleri olan, toprak hizasındaki dalları dikenli bir ot olup, topraktan sökülerek dikenleri ateşte yakılır (ütülür), evlere getirilince keserle ezilerek yumuşatılır, küçük parçalar şeklinde kıyılır ve özellikle öküzlerin samanı üzerine yem olarak atılarak yedirilirdi. Ekip çıkardığı gevenleri ütmeye başladığında kara bulutlar etrafı sarmış ve rüzgâr uğultusu arasında kar atıştırmaya başlamıştı.
Ekibin tecrübeli kişileri, herkese seslenerek, en kısa zamanda dönüş yoluna çıkmaları gerektiği, havanın daha da kötüleşmesi halinde tipiye yakalanacakları konularında arkadaşlarını uyarmaya çalışıyordu. Gevenler hayvanlara yüklenerek yola çıkılacağı sırada, bir motor gürültüsü duyuldu. Bu sesi herkes duymuş olmasına rağmen bir anlam verememişlerdi. Fakat, o şartlarda karşı tepeleri aşarak araştırma yapmalarına imkan ve ihtimal yoktu. Ekip acele ile dönüş yoluna koyuldu.
Geven ekibi geç saatlerde kasabaya döndü. Kaza haberini duyduklarında Jandarma Karakoluna giderek, duyulan motor sesi hakkında bilgi verdiler. Gece vakti yapılacak bir şey olmadığından, sabah olunca, birlikte olay yerine gidilmesi ve araştırmalara yardımcı olunması kararlaştırıldı. Sabahın ilk saatleriyle birlikte, zamanın Anamur Radar Mevzi Komutanı Alb. Metin KIVIRCIK ve araştırma personeli, Kazancı Jandarma Karakolundaydı. Geven ekibi dahil olmak üzere, kalabalık bir Kazancılı gurubu resmi görevlilerle birlikte Çandır mevkisinde araştırma yapmaya başlamıştı. Gece boyunca yağan karlar her şeyi örtmüş olduğundan, bir biri arkasına sıralanmış dağ, tepe ve vadiler arasında uçak enkazı bulmak hiç de kolay olmayacaktı.
Akşam saatlerine kadar süren aramalarda hiçbir ipucu bulunamamıştı. Umutların tükendiği bir sırada, uzak bir tepeden etrafı gözetleyen bir Kazancılı “ karşı dağların birinde parlayan bir cisim gördüğünü “ sesleniyordu. Herkes o tarafa yöneldi. Nihayet uçak enkazı bulunmuştu. Uçak, bir ardıç ağacına çarptıktan sonra yere çakılmış, parçalar ve hediyelik eşyalar geniş bir alana yayılmıştı. Karlar arasından şehit olan üç askeri personelin naaşları bulundu, parçalar köylülerin de yardımıyla toplandı. Bazı parçalar da, baharda yaylaya çıkan çobanların görebileceği şekilde karlar altında kaderlerine terk edildi. Kazancılılar, böyle elim bir kazaya tanıklık etmenin ötesinde, güçleri ile araştırmalara destek vermiş olmanın, acı ve üzüntüleri paylaşmanın anılarıyla olay yerinden ayrıldılar. Daha sonra yayınlanan haberlerde, uçak kazasına orta Toros dağları üzerindeki kötü hava şartlarının neden olduğu bildirildi.
Bu kazayı takip eden günün gazetelerinde, kaza ile ilgili ayrıntılı bilgiler, olay yerinden fotoğraflar, uzman açıklamaları ve muhtemel kaza sebepleri de yayınlandı. Konya Jet Üssünden, planlı görevler için havalanmış olan uçağın pilotunun “Türkiye’nin ilk kadın jet pilotu “ olan Pilot Teğmen Ayfer BAŞ olduğu bilgisi, Havacılarla birlikte tüm Türk Milletini yasa boğmuştu. Uçak tipi Fantom (F-4 ) savaş jetiydi. Kız öğrencilerin Harp Okullarına alınması uygulaması sonrası, Hava Harp Okulu’na giren, Burdur İli, Bucak İlçesi nüfusuna kayıtlı, dar gelirli bir ailenin kızı olan Ayfer BAŞ, 6 yıla yakın bir süre alan, Harp Okulu ve Pilotaj eğitimini başarı ile bitirerek Jet Pilotu olmuş ve Konya üssüne atanmıştı.
Arama Kurtarma ve Kaza Araştırma Ekipleri helikopterlerle yola çıkarken, bölgede bulunan Jandarma ve diğer Askeri birimler de harekete geçirilmişti. Bu kapsamda, olay yerine en yakın konumda olan Kazancı Jandarma Karakolu da harekete geçti. Yanlarına yöreyi iyi bilen bir kılavuz almak için araştırma yaptılar. Kendilerine verilen bilgiye göre, kaza yerine yakın yaylalarda (Kırkkuyu Yaylası ) uzun süre çobanlık yapmış olan Kazancı Kasabası Bucak Mahallesinden Yörük Hasan (Yüksek) ekibe dahil edilerek yola çıkıldı.
Olayın bundan sonrasını, kılavuz Sayın Hasan YÜKSEK’in anlatımları ile özetleyelim. Kazancı Jandarma timi süratle olay yerine ulaştı. Aynı sıralarda çevredeki karakollardan da ekipler gelmişti. Civar köylerden vatandaşlar da olay mahallindeydiler. Uçak derin bir vadiden çıkarken yamaçlarda bulunan ağaçlara çarparak düşmüş ve parçaları etrafa yayılmıştı. Çarpmadan önce paraşütün açıldığı ve gerilerdeki ağaçlara sarılı durmakta olduğu görüldü. Parçalar geniş bir alana yayılmıştı. Jandarma timleri çevrede güvenlik tedbirlerini alarak vatandaşları kaza ortamından uzakta tutmaya çalışıyorlardı.
Bir müddet sonra Konya’dan esas görevli ekipler geldiler. Bizim kılavuz Hasan Bey Jandarmaların isteği ile olayın tam ortasında yer almıştı. Bu sırada ağaçlarda asılı duran paraşütten bir parçayı hatıra için almak istediğini Jandarmalara söyledi, fakat, istek kabul edilmedi. İlerleyen saatlerde enkazın toplanmasına da yardım ediyordu. Konya’dan gelen görevlilerden biriyle konuşurken bu isteğini tekrarladı. Görevliden “ ağaçlardaki asılı duran paraşütü indir, sonra istediğin kadarını hatıra olarak alabilirsin” cevabını alınca hemen ağaca tırmandı ve paraşüt parçalarını topladı. Görevlinin verdiği parçayı da aldı. Böylece, bu hazin kazadan da bir işaret Kazancıya gelmiş oldu.
Kazada Şehit olan pilot Teğmen Ayfer BAŞ için Konya üssünde ve memleketinde törenler yapıldı. Bu törenlerde gözyaşı sel olup aktı, ağıtlar yürekleri parçaladı. Bu törenlerde en çok canı yananlardan biri de aynı okulda okuyan ve aynı birlikte görev yapmakta olduğu nişanlısı Pilot Teğmen idi. Bu durum haberlere de yansımıştı. Cesur Türk Kızı, Vatan savunmasında en zor ve kutsal görevlerden birini üstlenmiş ve bu uğurda şehit olmuştu. Aziz Vatanımız ve Yüce Milletimiz için canlarını veren tüm şehitlerimizi Rahmetle ve Minnetle anıyoruz. Taşeli yöresine düşen 4 uçak hakkında kısa bilgiler sunmuş olduk. Dikkat edilirse, uçaklar 1943, 1963, 1983 ve 2003 yıllarında, diğer bir anlatımla “ 20 yıl arayla” düşmüş oluyordu. Bu durum garip bir tesadüften ibaretti. Bu tesadüflere bakarsak, yöremize 2023 yılında bir uçak daha düşecekti. Biz bu gidişin sonsuza kadar durması ve hem yöremize hem de ülkemizin başka yerlerine hiçbir uçağın düşmemesi, üzücü kazaların hiç yaşanmaması dileğimizi tekrarlıyoruz. Kazasız, Mutlu ve Sağlıklı günler dileğiyle…. DERLEYEN: Av. Naci SÖZEN / Ağustos 2007 – KAZANCI / ERMENEK Bu haber 4650 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |