| ||||||||||
| ||||||||||
SON YORUMLANANLAREN ÇOK OKUNANLAR |
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE EĞİTİM MÜCADELEMİZDEN NOTLAR22 Ağustos 2023, 12:29 İbrahim Şahin Kazancı ve Kazancılılar için “ EĞİTİM “ olayı, GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE EĞİTİM MÜCADELEMİZDEN NOTLAR
Kazancı ve Kazancılılar için “ EĞİTİM “ olayı, yörenin tüm insanları için geçerli olduğu üzere, bir olay olmaktan çıkarak, zamana, coğrafi güçlüklere, cahilliğe, ekonomik sorunlara, mesafelere karşı verilmesi zorunlu bir takım çabalar silsilesi, serüvenler manzumesi ve hatta, bir savaşlar yumağı şeklinde yaşanmış, CESUR, ZORLU VE KARARLI MÜCADELE GEREKTİREN faaliyetler zinciri şeklinde yaşanması gereken bir süreç olmuştur. Kasabamız ve insanımız için yerleşim yerimizin merkezi konumu ve büyüklüğüne rağmen, ilk dönemlerden itibaren geçen zaman içinde, bölgenin ve ülkenin eğitim olanaklarından gerektiği şekilde istifade edildiğini söylemek mümkün değildir. Kazancı merkezinde, Osmanlı dönemlerinden beri din ağırlıklı temel bir eğitim faaliyeti olduğu gerçektir. Bu temel eğitimin bir üst kurumu, yine din adamı yetiştirmeye yönelik olan Sarıvadi (Sarımazı) köyünde bulunan Fevziye Medresesi eğitimi olmuştur. Bu merkezde eğitim gören Kazancılıların son temsilcileri de yakın geçmişte vefat etmişlerdir. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte, Karşıyaka’nın merkezi konumunda olan Kazancı’da, 1924 yılında eski yazı (Arapça) olarak temel ilkokul eğitimi 3 yıl süreli olarak başlamıştır. Eğitmen (Müdür/Öğretmen) olarak Ermenekli Merhum Sami ÖZTAŞ atanmıştır. İlk öğrencileri arasında akılda kalanlar, Dede Tunca, Gani Songur, Hasan Songur (Çolak Hasan), Abdullah Pilatin, Memiş Köksoy, Ahmet Çağlayan, Mevlüt Tezcan, Neslihan Erdem (Koçaş) ve Mustafa Erdem isimleridir. Eğitim ilk yıllarda caminin bir bölümünde verilmiş, sonra, şimdiki heykelin bulunduğu yerdeki tek odalı bir evde uzun yıllar devam etmiş, nihayet, halkımızın imece usulüyle ve üstün gayretiyle yaptığı 1937 yılında hizmete giren iki katlı çatılı, oluklu kiremitli eski okula taşınmıştır. Okul yapımı sürecinde, insanımız tarafından, yine imece usulüyle 2 adet öğretmen lojmanı, bir adet sağlık memuru lojmanı yapılmış ve hizmete girmiştir. Bu iki katlı taş bina 1961 Yılı’nda yıkılmış ve yerine tek katlı 3 sınıflı okul yapılmıştır. Ben ve 37 mezundan oluşan devre arkadaşlarımız 1962-1963 eğitim yılımızı bu yeni okulda okumuş ve mezun olmuştuk. Sonrası süreç içinde, şimdiki Topaktaş civarındaki okul binası yapılarak eğitim buraya taşınmıştır. Efsane eğitimcimiz Sami Öztaş sonrası, görev yapan diğer öncü öğretmenlerimiz, Kazancılı Dede Uğuz, Mençekli Mustafa Çalışkan, Ermenekli Ethem Özgüven, Gargaralı Ali Çömlek, Abdullah Erdem, Sarıvadili Mehmet Soydemir, Sami Tunca, Antalyalı Naci Özman, İzmirli Gökcen Hoca, Durmuş Çetin, Kiraz Çetin (Demircan) ve Hüsamettin Erdem hocalarımız sayılabilir. Öğretmen olarak Kazancı İlkokuluna ilk dönemde atanmış ve görev yapmış olan bu muhterem öğretmenlerimizle karşılaşmak, ilk gözlemlerini, anılarını, zamanın yaşam kültürümüz hakkında tespitlerini öğrenmek istemiştim. Beldemize ilk atanan öğretmenlerden Mustafa Çalışkan ile 1973 yılında, polis şefi Hüseyin Erdem dayımızın aracılığıyla, İzmir, Eşrefpaşa semtindeki hocamızın evine ziyarete giderek görüştüm. Kazancı’ya, birkaç kişiyle yolculuk ederek, bir çantada çamaşırları, kitapları ve sırtına astığı ince bir yorgan (simit yorgan denirdi) ile gittiğini. Kendisinin köy imamına götürdüklerini, köyün muhtar ve ihtiyar heyeti olarak kalbur üstü kişileri olduğunu, farklı evlerde yapılan toplantılara davetli olarak katıldığını, toplantılarda kaçak üretilmiş içki bile içildiğini anlatmıştı. İnsanların yakınlığı, saygı ve hürmetleri sayesinde kolayca kaynaşmış, hatta Kazancı’da oturan Anamurlu bir ormancının kızıyla evlenerek beldemizden çok derin duygularla ayrıldığını öğrenmiştim. Ermenekli Ethem Özgüven hoca (İbrahim Ethem ) ile uzun yıllar sonra Ankara’da avukat olarak çalışırken tanıştım. Ermenek, Aşağıbağ mevkisindeki bahçesinden elektrik gerilim hattı geçmesi nedeniyle açılan davada vekilliğini üstlendim. Kendisi Kazancı ve ilkokul öğretmenliğinde kısa süre çalışmış, yüksek tahsil yaparak akademik kariyere yönelmiş, Hacettepe Üniversitesinde birkaç fakültenin kurucusu ve dekanlığını üstlenmiş bir bilim adamıydı. Ankara, Bahçelievler semtindeki evinde, ilerlemiş yaşına rağmen hala kitap yazmak ve okumakla meşguldü. Bana, eğitimle ilgili bir kaç kitabını hediye etti. Oğlu, Emekli Doktor Amiral M. Ali Özgüven Koru Hastanesinde çalışmakta olup, hala yazışıyoruz. Hocamızın bir süre önce vefat ettiğini öğrendim. Bu öncü insanın hayat hikâyesini yayınladım ve Ermenek’te daha fazla tanınmasına vesile oldum. Bu öncü insanların sıra dışı başarı öyküleri her tülü takdirin üstündeydi. Gargaralı Ali Çömlek hoca, Karaman’a yerleşmiş ve oğlu 1968 yılında bizim liseden sınıf arkadaşımızdı. Babasıyla tanışmak için evlerine gittim, fakat görüşemedim. Daha sonra karşılaşmak mümkün olmadı. İlkokul birinci sınıf öğretmenim olan Mehmet Soydemir ile 1977 yılında Konya’da karşılaştım. Bana okumayı yazmayı kendisinin öğrettiğini, hatta, ilk cümle eğitiminde tahtaya “ yolda sağdan yürü” cümlesini yazdığını ve ilk ben okuduğumu, kulağına fısıldadığımı ve aferin aldığımı anı olarak anlattım. Hocamız biraz düşündü, vay çekti “demek harfi, kelimeyi ve cümle okuma öğrettiğimiz öğrencimiz, büyümüş, okumuz ve üsteğmen olmuş haaa” diye mutlu olmuştu. Devam eden süreçte karşılaşmak kısmet olmadı. Antalyalı Naci Özman is bırakan bir kişilik ve eğitimciydi. İlkokul dördüncü sınıf öğretmenimdi. Yıllar içinde çok araştırdım fakat izine rastlayamadım. İzmirli Gökcen hoca askerlik hizmetini öğretmen olarak yapan bir eğitimciydi. Aslında mesleği oto elektrikçisiydi ve Eşrefpaşa’da dükkânı vardı. İzmir’de görev yaptığımız yıllarda çok kez görüşmemiz oldu. Kazancı’ya bekâr gelmiş, izine gittiğinde eşini kaçırarak Kazancı’ya getirmişti. Kerim Can evinde kiracıydı. Eşi yemek yapmasını bilmezmiş. Pencereyi açar ve uzaklardaki kocasına “Gökcen, Gökcen, patayı toplam mı, kızartam mı?” diye bağırırmış. Patatesi haşlayım mı, kızartayım mı?’’ diyormuş. Etraftaki kadınlar konuşmayı anlamazlar ama konuşma tarzına çok gülerlermiş. Kazancı insanının eğitimi için çaba harcamış olan bu eğitimcilere şükranlarımızı sunuyoruz. Cumhuriyetin nimetlerinden olan harf devrimini takiben, yeni yazı (Türkçe) eğitime 1928 yılında başlanmıştır. Bu kapsamda, önce eğitmenler bir merkeze toplanarak, onlara yeni yazı ve okuma yazma öğretilmiş, sonra okullarda uygulama başlatılmıştır. İlk öğretmenimiz Sami ÖZTAŞ, 1924 yılından 1948 yılına kadar, aralıksız 24 sene Kazancı’da öğretmenlik yapmıştır. İlk okuttuğu çocukların çocuklarını da aynı sıralarda okuttuğu anlatılır. Soyadı kanunu çıkıncaya kadar, öğrencilere verilen karnelerde, öğrencinin adının yanına, sülale adları, aile lakapları veya çocuğun baba – dede adları yazılırmış. Bu ilk dönemlerde verilmiş olan 2 adet diploma örnekleri arşivimizde mevcuttur. İlk arşiv örneğimiz, benim babam ve zamanın köy camisi imamı olan Abdurrahman Hocanın (Sözen) oğlu İhsan Sözen’e olup, 1935 yılında, henüz soy isim verilmeden, “Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti Köy Mektebi Tasdiknamesi” isimli ilkokul diploması ve ikinci arşiv örneğimiz, Gazi Hasan Ali oğlu Hilmi Tunca’ya verilmiş olan “Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı İlk Okul Diploması” isimli 12 Mayıs 1947 tarihli diplomadır. Bu ilk diplomaların suretleri eklerde sunulmuş olup, incelendiğinde, eğitimde çok yönlü değişimlerin süratle yaşandığı anlaşılacaktır. Kazancı ilkokul eğitimi 1928 yılında, Türkçe ve 3 yıl süreli olarak başlamış, 1938 yılında beş yıla çıkarılmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, ülke çapında geniş bir eğitim seferberliği başlatılarak, bir çok bölgesel yatılı okul açılmış olmasına rağmen, uzun yıllar boyunca Kazancılı bir kişi bile kasaba dışına eğitim için gönderilmemiştir. Nihayet, 1941 yılına gelindiğinde, zamanın köy muhtarı olan Hüseyin GÜZEL (Gözel Hüseyin)’in oğlu Mehmet GÜZEL, öğretmen Sami Öztaş gayretleriyle, Konya, Ereğli/İvriz İlköğretmen Okuluna (Köy Enstitüsü) gönderilebilmiştir. Bu öğrenci, İvriz’de 3 yıl okuduktan sonra sağlık sınıfına seçilerek Eskişehir/Çifteler Sağlık Okuluna intikal etmiş ve orada 2 yıl daha okuduktan sonra Sağlık Memuru olarak mezun olmuştur. İşte, Kazancıdan eğitim için ilk olarak dışarı giden ve eğitim alarak ilk devlet memurumuz olan kişi merhum Mehmet GÜZEL beydir. Sağlık memuru olarak görevini, Halimiye (Tepebaşı), Kazancı, Ermenek ve Karaman’da uzun yıllar yürüttükten sonra emekli olmuş, Kazancı kasabasında yıllarca yaşamış ve vefat etmiştir. Eğitim ve meslek öncümüzü sonsuz rahmetlerle anıyoruz. Kazancı ilkokulunu 1942 yılında bitirenler arasından, çalışkan ve zeki çocuklar olarak seçilen, Sami TUNCA, İbrahim TÜRKER ve Dede UGUZ, öğretmen Sami Öztaş gayretleriyle ilk grup olarak İvriz İlk Öğretmen Okuluna gönderilmişlerdir. İkinci grup olarak Veli KAYACIK, Abdullah ERDEM ve Mustafa ZENGİN, Ali Oğuz, Hasan Ali Güzel, sonraki yıllarda, İbrahim Aygün, Durmuş ÇETİN, Hüsamettin ERDEM, Kiraz ÇETİN (DEMİRCAN) dahil bir kaç çocuk daha gönderilmiş olup, sonrasında bu okula uzun yıllar öğrenci gönderilememiştir. Bu arada, Konya Doğanhisar Ziraat Okuluna Ali GÜRBÜZ, Halil YILMAZ, Hüseyin ERDEM, Mustafa KORKMAZ, Mustafa Akıncı, İbrahim TAŞTEKİN, Süleyman TOKSOY, Tahsin TOMBUL ve Ali DEMİRCAN dahil bir çok kişi gönderilmiştir. Bu okulu bitirenler, ziraat, kooperatif, tapu, polis memurluklarına atılmışlardır. Bu dönemdeki imkansızlıklara rağmen, askeri okul sınavlarına katılan ve Kayseri Askeri okulunu bitirerek 1948 yılında Astsubay olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Kazancılı ilk rütbeli TSK personeli olma özelliğini kazanan, Bıhıt Velisi oğlu Sayın Mustafa CAN’ı (Canan) anmadan geçemeyiz. Kendisi, uzun yıllar TSK bünyesinde hizmet etmiş, Kore Savaşına katılarak gazi olmuş, emekli olduktan sonra da yerleşmiş olduğu İstanbul, Üsküdar’da vefat etmiştir. Kendisiyle uzun yıllar önce Kazancı’da görüşmüş ve anılarını dinlemiştim. Diğer taraftan, Kazancılı Şahasan Mehmet oğlu, 1938 doğumlu Hasan Soydemir, Konya’ya Kuran Kursu eğitimi için gönderilir. bu şehirdeki 4 yıllık eğitimini tamamladıktan sonra, bu diplomanın yatılı okulların sınavına girmesine yetmediğini öğrenir. İrtibat kurduğu İbrahim Türker hocanın desteği ve yol göstermesiyle Maraş Ortaokuluna dışardan bitirme sınavı için kayıt yaptırır. Yapılan plan üzerine, nâkilini hemen Ermenek Ortaokuluna aldırır ve fark derslerini başarı ile vererek ortaokul mezunu olur. Bu diplomayla İzmir Askeri Sağlık Okula girer ve okulu başarı ile tamamlayarak 30.08.1960 tarihinde Sağlık Astsubay Çavuş olarak mezun olur. TSK bünyesindeki bir çok birliğin sağlık biriminde görev yaptıktan sonra Aralık 1979 ayında emekli olur ve İstanbul’da uzun yıllar ticaretle uğraştıktan sonra 2005 yılında işleri çocuklarına devrederek çalışma hayatına son verir. Halen, İstanbul, Maltepe ilçesinde yaşamaktadır. Kendisi, rütbeli TSK personeli olarak ikinci öncümüz, TSK sağlık sınıfında ise ilk Kazancılı olma özelliğiyle bir eğitim ve meslek öncümüzdür. Bilindiği üzere, Ermenek Ortaokulu 07.11.1949 tarihinde açılmış olup, bu tarihe kadar, bölgede ilkokulu bitiren ve yatılı okullara gitmeyen çocuklar tahsillerine Karaman ve Konya merkezlerinde devam ediyorlardı. Maddi sıkıntı ve coğrafi uzaklık nedenleriyle, sadece, Ermenek merkezden çok sayıda çocuk eğitimlerine devam edebilmiştir. Güneyyurt, Uğurlu, Lemos, Sarıvadi ve Halimiye gibi merkezlerden az sayıda öğrenci gönderilebilmiştir. İşte, bu sıkıntılı dönemlerde, Kazancıdan ilk olarak İmamlardan Ahmet efendi (Erdem) oğlu Hafız Mehmet efendi torunu, Merhum Avukat Fethi ERDEM ve Hacı Efendi oğlu Emekli Hakim Ali KOÇAŞ, ailelerinin varlıklı ve ileri görüşlü olması nedenleriyle ortaokul ve lise eğitimlerine Konya’da devam ederek Hukuk Fakültesini bitirmişlerdir. İşte, Kazancılı olarak ilk üniversite mezunu olarak hakim ve avukat olanlar bu öncü kişilerdir. Bu zorlu dönemde, Konya Sanat Mektebinde okumuş olan Mehmet Eren oğlu merhum Hasan EREN (makine motor) ve Fehmi Çağlayan oğlu Osman Çağlayan (elektrikçi) isimlerini eğitim ve meslek öncülerimiz olarak anmalıyız. Merhum Hasan Eren’i çocukluğumda uzaktan gördüm, konuşmam olmadı. Yıllar sonra, babası İmam Mehmet amcamız, oğlunun sanat okulunda eğitim sırasında yaptığı bir çekiç ve bir kerpeteni bana hediye etmişti. Merhum Osman Çağlayan ustayı İstanbul’da evinde ziyaret ederek görüşmüştüm. Gurbete gittikten sonra 15 yıl boyunca hiç köyüne gelmediğini öğrendiğim için, kendisine Kazancıyı özleyip özlemediğini sorduğumda, cevaben “çok özlediğini, Kızıltaş’ın başında çadır gurup bir kaç gece yatmayı hayal ettiğini” söylemişti. Bu cevaptan sonra, Kazancılıların ne kadar uzağa gitse de, ne kadar uzun zaman köyüne gelmese de, sılasına, doğduğu topraklara, insanlarına karşı olan özleminin, sevgisinin asla bitmeyeceğini anlamıştım. Merhum ilkokul öğretmenim Sami TUNCA’nın anlatımlarına göre, öğrencilik yıllarında, İvriz’e okula gidiş ve gelişler, okulda okumaktan çok daha zormuş. Nitekim, Mart 1944 içinde yapılan bir Kazancı- Karaman yolculuğu tam 5 gün sürmüş, kafilede bulunan katırcılara 15 lira valiz taşıma ücreti ödenmiş, parası olanlar ilave para verip katıra sırayla binmişler. Kafilede bulunan başka köyden bir asker, Bucakkışla yakınlarında, yorgunluk ve kötü hava şartlarının etkisiyle hastalanmış ve ölmüş, cenaze hemen oracıkta defnedilmiş ve kafile yoluna devam ederek Karaman’a başka kayıp vermeden varmıştır. Hocamızın değerlendirmesine göre, 20 yaşında bir delikanlı yola dayanamazken, ilk okulu yeni bitirmiş bu çocukların yola dayanmış olmalarının sırrı, “kalplerindeki okuma ateşi ve büyük adam (memur) olma hayalleri “ imiş. Kazacılı öğrenciler, İvriz’de çok başarılı olmuşlardır. Bir dönemin sonunda, Sami TUNCA Okul Kütüphane Kolu Başkanı, Dede UGUZ, Kooperatif Kolu Başkanı, İbrahim TÜRKER, Ahlak Kolu Başkanı seçilmişler. Okulda toplam 43 Ermenekli öğrenci varmış. Bu öğrencilerin hepsi, çağrılırken “Ermenekli“ diyerek çağrılır, sadece, Kazancılılar “Kazancılı “ diye çağrılırmış. İvriz’den ilk mezunlar 1948 yılında gerçekleşmiş ve İbrahim TÜRKER okulu üstün bir derece ile bitirdiğinden, tercihen, Gazi Eğitim Enstitüsü’ne tertip edilmiş, diğerleri muhtelif okullara öğretmen olarak atanmışlardır. İşte, bu mezunlar arasında bulunan merhum Dede UGUZ, 1948 yılında Kazancı İlkokuluna öğretmen (Müdür) olarak atanmış olup, kasabaya memur olarak atanmış ilk Kazancılı olma özelliğini taşımıştır. Bu atamayla birlikte, 24 yıldır müdür olan Sami ÖZTAŞ öğrencisinin okuluna müdür olarak atanmasından gurur duymuş, kısa bir zaman sonra, Ermenek merkeze atamasını çıkartarak 24 yıl önce geldiği Kazancı’dan ayrılmıştır. Kıymet bilir Kazancılılar, bu değerli ve öncü eğitimcinin hizmetini hiç unutmamış, saygısını daima göstermiş, okulda çerçeveli resmini asmış, ölüm haberini aldıklarında topluca Ermenek’e giderek cenazesine katılmışlardır. Bu saygıyı fark eden öğretmenimizin ailesi Kazancılıları hep muhabbetle selamlamışlardır. Doktor oğlu merhum Erdal ÖZTAŞ Kazancıya gelerek teşekkür etmiş, hastaları parasız muayene etmiştir. Diğer oğlu merhum Ünal ÖZTAŞ ise, Ermenek Ortaokulunda bizim coğrafya öğretmenimizdi. Kendisi Kazancı doğumlu olarak bizlere karşı özel bir değer verir, coğrafi konularda örnekleri hep Kazancı arazisinden seçerdi. Sami öğretmenin ölümünden sonra, Kazancı halkı, Hasan SONGUR (Çolak Hasan) öncülüğünde, onun bir resmini çerçeveletip kahveye asmışlardır. Cumhuriyetimizin ilanı ile birlikte, Kazancıda ilkokul açılmış olmasının bir ayrıcalık olduğunu belirmek zorundayız. Bu ayrıcalıklı avantajı yeteri kadar kullanamadığımızı düşünüyoruz. Çünkü Karşıyaka da uzun süre Kazancı haricindeki köylerde ilkokul yoktu. Çocuğunu ilkokula göndermek isteyen aileler, Ermenek veya Kazancı arasında tercih yapmak ve masrafa katlanmak zorundaydılar. Bu dönemde, köyünden Kazancıya okumak için gelen ve Şahasan Hüseyin evinde kalarak ilkokulu bitiren, sonra, yatılı okula giderek Kooperatif memuru olup, zaman içinde Kazancı’da uzun yıllar görev yapan Çatalbadem (Yukarı İrnebol) köyünde emekli memur Sayın Mehmet TAŞDEMİR en yakın örnektir. Bu muhterem kooperatif müdürümüzün hayat hikâyesini, yıllar önce yaptığımız görüşmelerde kaydettiğimiz bilgilerle ayrıntılı olarak Eğitim ve Meslek Öncülerimiz yazı serisinde yayınladık. Ülkemizde çok partili dönemin başlaması, özgürlük ve refahın yaygınlaşması dönemi olmasına rağmen, 1950’li yıllarda da ilkokulu bitirenler, sadece, yatılı öğretmen okulu, ziraat okulu ve askeri okullara gönderilebilmiş, karşımızdaki Ermenek Ortaokuluna yıllarca öğrenci gönderilememiştir. Ermenek ortaokulunda, 1956-1957 eğitim yılında okuyan 143 öğrenci arasında Kazancılı öğrenci yoktur. O yıl, Haziran ayında tatil için şehre gelen öğretmenimiz Sami TUNCA, Ortaokul müdürü Yahya BARAY ile karşılaşır. Müdür Bey, Sami Hocaya hitaben “ hocam, Kazancıdan hiç öğrencimiz yok, gelecek sene en az bir öğrenci bekliyoruz, yardımcı olun “ diyerek adeta yalvarır. Kazancıya gelen Sami TUNCA, gerekli araştırmayı yapar, ilgililerle görüşür ve ilkokulu birkaç yıl önce bitirmiş olan Sinan ÇELEBİ, ilk Kazancılı öğrenci olarak Ermenek Ortaokuluna gönderilir. Bu olay, İstanbul’da yaşayan hayırsever Hacı Rüştü CELEBİ Beyin mali desteği ile gerçekleşir. Bu okulu 1961 yılında bitiren ilk Kazancılı olan Sinan ÇELEBİ, İstanbul Halıcıoğlu Maliye Meslek Okulunu bitirerek memur olur. Kendisini 1998 yılında, görev yaptığı İstanbul Defterdarlığı (Cağaloğlu) binasında ziyaret etmiştim. Koridorun başında, üzerinde “GELİRLER MÜDÜRÜ“ yazan kapının arkasındaki odada tek başına oturuyordu. Yani, Ermenek ortaokulunda bir Kazancılı bulunsun fikriyle eğitime başlatılan Sinan Ağabeyimiz, bir devlet kadar kalabalık olan İstanbul şehrinin Gelir Müdürü idi. Odacının, çaylarımızı getirirken sergilediği büyük saygıyı izledikten sonra, çok duygulandım, gözyaşlarımı gizledim ve “Kazancılı” olmaktan haklı bir gurur duydum. Annesini bir yaşındayken toprak kayması sonucu kaybetmiş olan, ninesi Uyur Garının besleyip büyüttüğü küçük Sinan tam bir başarı abidesiydi. Ankara’daki büroma 2007 Nisan ayı içinde gelen ortaokul edebiyat öğretmenimiz Sayın Naci AYDINLI, geçmiş eğitim dönemlerini anarken “Sizin Kazancılı Sinan isminde bir öğrencinin de öğretmeniydim, şimdi nerede?“ diye sordu. Aradan 46 yıl geçmiş olmasına rağmen hocasının hala hafızasından silinmemişti. Bu müthiş durum karşısında kayıtsız kalamazdım. Hemen birkaç kişiyi aradıktan sonra Sinan Beye ulaştım ve bunca yıla rağmen kendisini unutmayan öğretmeniyle konuşturdum. Sinan Abinin uzun zaman sonunda Ermenek ortaokuluna kayıt yaptırmasıyla birlikte, Cumhuriyetimizin ilanı sonrasında başlatılan 30 yıllık (1930-1960 arası) aydınlanma çabaları olan 1. Kuşak Eğitim ve Meslek Öncüleri dönemi tamamlanmış, 2. Kuşak, Eğitim ve Meslek Öncüleri (1960-1990 arası) dönemi başlamış oluyordu. Böylece, uzun yıllar sonra, Ermenek Ortaokuluna öğrenci gönderme yolu açılmıştı. 1959 yılında, Durmuş SAYDAM ve Halil ATALAY, bir yıl sonra, Mustafa ÇETİN, İbrahim ZENGİN, Sami YILDIZ, Ahmet YILDIZ, Muhammet ERDOĞAN ve Rasim YILMAZ, 1962 yılında ise Nurullah AKTAŞ ve Hasan ÇAĞLAYAN ortaokula başlamışlardı. Nihayet, 1963 yılından Kazancı ilk okulunu 37 kişi bitirmiş olmasına rağmen, orta okula sadece ben (Naci SÖZEN) kayıt yaptırdım. Okula başladığımda, bazı köylerden 25-30 kişinin okulda olduğunu gördüm. Görmel köyünden, okulda olanların sayısı Kazancılıların iki katıydı. Bir aileden iki erkek ve bir kız çocuk, aynı evde kalarak okuyordu. Okuldaki Kazancılılar az sayıda olmalarına rağmen başarı seviyeleri çok yüksekti. Mustafa ÇETİN, hem okul başkanı, hem de yurt başkanı, diğerlerinden 3 kişi sınıf başkanıydı. Aynı yılın ortasında, koridordaki iftihar listesinde mevcut 8 sınıfı olan okuldan iftihara geçen toplam 16 kişinin resmi asılmıştı. Bu listede Kazancılı öğrencilerden, Mustafa ÇETİN, İbrahim ZENGİN, Nurullah AKTAŞ (Dede Hoca ) ve Naci SÖZEN olmak üzere 4 kişinin resmi vardı. Ben okuldaki “Duvar Gazetesi” hazırlama ekinde yer almıştım. Bu dönem içinde, Kazancılıların eğitim mücadelesine önemli katkılar yapan öğretmenlerimiz, Abdullah Erdem, Durmuş ÇETİN, Kiraz ÇETİN, Hüsamettin ERDEM, Sami TUNCA hocalarımızın emeklerini saygı ile anıyoruz. Sami TUNCA, köye 1959 yılında atanmış olup, 1960 ihtilali sırasında öğretmenlik yanında muhtarlık da yapmıştır. Hocamız, 1958 yılında “Okulum“ isimli bir şiir kitabı yayınlamış olup, bu kitabını bizlere hediye ediyordu. Bu kitap, bir Kazancılı tarafından bastırılmış ilk kitap ve kitap da yer alan Kazancılı isimli şiiri de köyümüz hakkında yazılmış olan ilk şiir olma özelliğini taşımıştır. Ermenek ortaokulu, 1964 yılını takip eden yıllarda, her yıl artan sayıda Kazancılı öğrenci barındırmaya başlamıştı. Bu dönemde, Ermenek merkezde öğretmenlik yapmakta olan merhum Abdullah ERDEM, ortaokulda da derslere girdiğinden olacak, diğer öğretmenleri kıskandıracak şekilde bir ün ve ağırlık taşıyordu. Ermenek tarihinde, eğitimle ilgili her olay veya resimde kendisini görmek mümkündür. Bu dönemlerde, Ermenek İlk Öğretim Müdürlüğüne atanan ve bu hizmeti rekor sayılacak şekilde, yani, 17 Haziran 1967 – 17 Kasım 1987 yılları arasında, 20 yıl yürütmüş olan Sayın Hüsamettin ERDEM’in, bölge ile birlikte Kazancılıların eğitimlerine katkıları ve bilhassa, bazı öğrencilerin okula gönderilmesi için harcadığı özel çabaları her türlü taktirin üzerinde olmalıdır. Hocamız, bu hizmet döneminde, değişen aralıklarla Ermenek Kaymakamlığına da vekâlet etmiş olduğunu belirtelim. Böylece, Ermenek’te Kaymakamlığa vekâleti ile ilçede en üst seviyede yönetici görevi üstlenmiş ilk ve son (şimdilik) Kazancılı olma özelliğini de taşımaktadır. Kazancılı ailelerin, Ortaokul eğitimine sıcak bakmamalarının önemli bir nedeni, bu okulu bitirenlerin bir mesleğe sahip olamamaları ve mutlaka liseye veya başka bir yatılı okula gitmek zorunda olmaları hususudur. Ortaokulu okutmakta çok zorlanan ailenin, daha uzağa, lise eğitimini göze alması mümkün gözükmüyordu. Yatılı okulu kazanamazsa da çocuk tahsiline son vermek zorunda kalacaktı. Halbuki ilkokul sonrası yatılı meslek okuluna gidenler okul bitince hemen maaşa bağlanmakta ve göreve başlamaktaydı. Nitekim Ortaokulu Ermenek’te bitiren Kazancılılar, lise eğitimi için Karaman, Konya, Mersin gibi uzak şehirlere gitmişlerdi. 1967 yılına gelindiğinde, lise ve sonrasında üniversite eğitimlerine öğrenci gönderebilmek için ailelerin üzerindeki yükün bir kısmının kaldırılması ve daha çok çocuğun ortaokula gitmesinin sağlanması, bunun içinde, en kolay yolun Kazancıya bir ortaokul yapılmasının gerekli olduğu hususu konuşulmaya başlanmıştı… Kazancı Kasabasında 1967 yılına gelindiğinde, eğitim yılı sonunda ilkokulu bitiren ortalama 40 öğrenciden, sadece 4-5 kişinin Ermenek Ortaokuluna gidebildiğini görürüz. Kazancıda bir ortaokul açılmasının gerektiği ve bu konuda bir girişim başlatılması sıkça söylenir olmuştu. Bu dönemde, ortaokul eğitimi, memur olunmaya da olanak sağlayan çok önemli bir fırsattı. Liseye ve daha yükseğine gidilemese bile, ortaokul eğitimi diplomasıyla birçok iş olanağı vardı. Kasabadan bazı iyiliksever kişiler, her yıl, okulların kapanmasına yakın, çalışkan ve zeki çocukların isimlerini tespit ediyor, onların aileleri ve yakın akrabalarıyla görüşüp ortaokula gönderilmelerini sağlamaya çalışıyorlardı. Bu amaçla, çocukların babalarının ekin biçmekte oldukları tarlalara kadar gidip görüşen öğretmenler, teşvik ve telkinde bulunanlar bile vardı. Hatta, ortaokula gidecek durumda zeki iki oğlu olan bir veliye, sadece küçük oğlunun gönderilmesini kabul ettirebilen zamanın öğretmeni, kayıt döneminde, gizliden önce büyük çocuğun kaydını yaptırmış ve böylece her ikisinin de okuması sağlanmıştır. 1968 yılı Şubat ayında, yarıyıl tatili için Karaman’dan köye gelmiştik. Tesadüf olacak ki, öğretmenimiz Sayın Sami TUNCA tatilden yararlanarak Kazancıya geldi. Bir akşam, halen faaliyette olan “Sülüklerin Kahvesi “ adıyla anılan kahvenin girişten sağ köşesinde bir masanın etrafında oturuyorduk. Saat, gece 23.00 suları, kahvede çok az insan kalmıştı. Masamızda, Öğretmen Mustafa ÇETİN ve birkaç kişi daha vardı. Konu yine Kazancıda bir ortaokul açılmasına geldi ve bir girişimde bulunmaya karar verildi. Sabah ilk fırsatta Sami TUNCA ile görüşülecek ve Kasabanın (Nahiye) ileri gelenleriyle konunun tartışılması sağlanacaktı. İkinci gün, Hocayı aramaya başladık. Kendisine, Okul konusundaki konuşmaları aktardık ve köyün ileri gelenleriyle konuşup mümkünse zaman geçirmeden bir toplantı yapılmasını sağlamasını istedik. Birkaç gün içinde herkes okul konusunu tartışıyordu. İleri gelenler ve muhtarlığın kararıyla ilanlar yapıldı ve köylü, ilkokulun (tek katlı eski okul) bir sınıfında toplandı. Kazancıda bir Ortaokul açılması, binasının köylü tarafından yapılması ve sonrasında öğretmen atanması hususları tartışıldı. Bazı kişiler, köylü katkısıyla böyle bir binanın yapılmasının mümkün olamayacağını, köylünün, ancak, ücretsiz işçilik yapabileceğini, mutlaka devlet gücünün olması gerektiğini, söylüyordu. Okul yapılsa bile, devletin öğretmen ataması ve okulun açılması kararını vermesi hususlarında bile sorunlar çıkabileceğini söyleyenler vardı. Öğretmenimiz Sami TUNCA, “okul yapılır yapılmaz öğretmen atanmasını sağlarız“ deyince, köy imamı Merhum Yusuf Hoca (GÜRBÜZ) söz alarak “siz öğretmen atanmasını sağlayın, okulun yapılmasını beklemeye gerek kalmadan, caminin yarısı veya tamamını okul olarak tahsis ederim. Ben namazı okul yapılana kadar başka bir yerde kıldırırım” dedi. İşte, bir cami imamından beklenmedik bu cesur ve çağdaş çıkış, okul açılması konusunda herkesi umutlandırdı. Tam bu sırada, merhum Kara Ahmet (ÖZDEN) söz alarak “Ben şimdiden okul için 4 kile buğday ve 2 kavak veriyorum“ dedi. Nihayet, Kazancı için dönüm noktası sayılabilecek olan Ortaokul inşaatına başlandı. Törenlerle atılan temel ve imece usulü işçilik, sınırlı maddi yardımlar derken bina zamanında tamamlanamadı. Fazla gecikmenin önlenmesi için, Sayın Hüsamettin ERDEM öncülüğünde ve Ermenekli bazı hatırlı kişilerin yardımı ile binanın sıvaları yapılmamış ve kapı-pencere takılmamış olduğu halde, Ermenek Kaymakamına “inşaat tamamlandı“ yazısı imzalatılarak üst makamlara gönderildi. Bu yazıyı takiben, öğretmen atamaları yapılmış ve açılma emri verilmiş olup, eğitim, ilk yıl (1969 ) bir kahvede (Divadın Kahvesi), ikinci yıl Jandarma Karakolu üst katında yapılmıştır. Nihayet, üçüncü yıldan itibaren eğitime yeni yapılan okul binasında devam edilebilmiştir. Bu Ortaokul, ilkokulu bitiren her Kazancılı çocuğun, ortaokul okuma şansını elde etmesi demekti. Nitekim kasaba dışına okumaya gönderilemeyecek durumdaki birçok öğrenci burada eğitimine devam ederek, sonrasında yatılı okullara gitti ve meslek sahibi oldu. Okulumuz, Kazancılı çocuklar dışında, çevredeki köylerin çocuklarının okumasına da vesile olduğundan, bölgemize ve toplumumuza faydası küçümsenmeyecek boyutlardadır. Ortaokulumuzun ilk Müdürü (Kurucu Müdür) Sayın Mehmet ŞENEL olup, sırasıyla 10 müdür değiştikten sonra, Sayın Cafer TAŞTEKİN, Kazancılı “ilk Ortaokul Müdürü” olarak atanmıştır. Bir dönem, okulda müdürlük yapmış olan Sayın Osman TOSUN, bizlere gönderdiği maillerde, Kazancı günlerini unutamadığını bildirmekte, Kazancı sitelerine anılarını yazmakta ve okul bahçesine kendi elleriyle diktiği kavak ve çam ağaçlarının durumunu sormaktadır. Kendisine, okulun lise olarak son durumunu ve gök yüzüne yükselen kavak ağaçlarını gösteren resimleri gönderdik. Kazancı İlkokulu ve Ortaokulunu bitiren gençler, eğitimlerine devam ederek bir çok meslek mensubu olmuşlar ve ülkemizin her köşesine, hatta, dünyaya açılmışlardır. Zaman içinde, ortaokulun da yetersiz olduğu ortaya çıkmış ve 1989 Yılı’nda Kazancı Lisesi açılmıştır. Ermenek Lisesinin 1968 yılında açılmış olduğunu düşünürsek, devletimizin ihmali ve gecikmenin ne boyutlarda olduğu anlaşılacaktır. Eğitim sistemimizde yapılan son yasal düzenlemeler nedeniyle, ortaokul, ilkokulla birleştirilerek “ İlköğretim Okulu” niteliğine dönüştürülmüş, Lise, tek başına eğitime devam etmekte olup, müdürü de, Kazancılı Sayın Ayşe TAŞTEKİN (ilk bayan müdür) olmuş, devamında eşi Ayşe Hoca müdürlük yapmıştır. Okul ve okuma fırsatı verildiğinde ve üniversiteye gitme imkanı elde edildiğinde, Kazancılı gençlerin nerelere kadar gidebilecekleri bir çok örneği ile görülmüş ve halende okuyan gençlerden izlenebilmektedir. Bu konuda, ilk dönemlerde eğitime başlamış olanlardan başlayarak birkaç örnekleme-hatırlatma yapmak gerekirse; . Ortaokul sonrası, Konya Lisesi ve Üniversiteye giden Kazancılı Halil ATALAY, Ankara Eğitim Fakültesini (ilk eğitim uzmanı) bitirmiştir. Şimdilerde çok sayıda Kazancılı üniversite mezunu eğitimci ve okuyan öğrenci mevcuttur. · Ortaokul sonrası, Konya ve Karaman liselerini bitirenlerden öğretmen olanlar Mustafa ÇETİN, Durmuş SAYDAM, Raziye Zengin, Sami YILDIZ, Nurullah AKTAŞ ve İbrahim ZENGİN başta olmak üzere geçlerimizin eğitimi için çaba harcamışlar, polis olan Sayın Ahmet YILDIZ, Muhammet ERDOĞAN, Rasim YILMAZ ve Musdul Ünlü polis olarak topluma hizmet etmiş 2. Kuşak Eğitim ve Meslek Öcülerimizdir. · . Karaman Lisesi sonrası Hava Harp Okuluna (İstanbul) giden Naci SÖZEN 30.08.1972 tarihinde Teğmen olarak (Kazancılı ilk subay) mezun olmuştur. Yurtiçi ve yurtdışı bir çok görev üstlendikten sonra, Gen.Kur. Karargâhında şube müdürü olarak görev yaparken 1999 yılında Hv. Mu. Kd. Alb. rütbesinde emekli olmuştur. Ankara Hukuk Fakültesi mezunu olarak, Ekim 2000 ayında Ankara’da başladığı avukatlık mesleğine Ocak 2023 ayında son vermiştir. · Kazancılı Özden Özkan arkadaşımızın KKK.lığından Albay rütbesinde emekli olduğunu ve eğitim, meslek öncümüz olduğunu biliyoruz. Halen 3-4 Kazancılı subay görevde, 3-4 öğrenci de subay okullarında (Askeri Lise/ Harp Okulu) eğitimindedirler. · Ayrıca, Tahsin Tombul dayımızın oğlu Aykut Tombul, KKK.lığında Tuğgeneral olarak emekli olmuştur. Yani, kendisi, TSK bünyesinde generalliğe yükselerek sıra dışı bir eğitim ve meslek öncüsü olmuş Kazancılıdır. · Bu dönemlerin (1960-1990 arası) 2. Kuşak Eğitim ve Meslek Öncülerimiz arasında yer alan çok sayıda öğretmene ilave olarak, bir çok Kazancılının değişik mesleklere atılmış olduğunu hatırlamalıyız. Şöyle ki ; PTT merkezinde ilk müdürlük yapmış olan Yusuf Yıldız beyin hizmet öncülerinden olduğunu belirtmeliyiz. · Okul arkadaşımız, çalışkanlık ve nezaketin misali olan Hasan Köksoy (Çoban Ahmet oğlu) ortaokul sonrası Adana Yapı Sanat Lisesini bitirmiş, Konya Gençlik Spor İl Müdürlüğünde teknik personel olarak yıllarca hizmet vererek emekli olmuş bir meslek öncümüzdür. · Konya Selçuk Eğitim Enstitüsünü bitiren Cafer Taştekin, Kazancı ortaokulu ve lisesi müdürlüğü yapmış olan hizmet öncümüzdür. · Şartlarının çok zor olmasına rağmen, mücadeleyi bırakmadan okuyan ve öğretmen olan Leyla (Ayşe ) Köksoy, bayan eğitimcilerimizin öncülerimizden olup, resimler yaparak sergi açmış sanat öncümüz olması yönlerinden kutlanmayı hak etmiştir. · Astsubay olarak TSK görevine başlamış olan Mehmet Yavuz, çalışkanlığı ve disiplini ile üstün takdir toplamış, subay olmayı hak kazanmış ve yüzbaşı rütbesinde emekli olan bir hizmet öncüsüdür. · Ortaokul eğitimi sonrası TSK Mızıka ve Bando okuluna giren ve bando astsubay olarak mezun olan Durmuş Aydın, bu görevi uzun yıllar sürdüren bir hizmet öncümüzdür. · Eğitim ve meslek öncülerimizden emekli öğretmenler Nurullah Aktaş (Dede Hoca) ve Mahmut Aktaş kardeşlerin eğitim mücadelesinden söz etmeden gecemeyiz. Bu eğitim mücadelesi hakkında Öğretmenimiz Hüsamettin hoca, öğretmenlerin babası Tülü Mehmet amca ve Mahmut Aktaş’tan görüşmekler yaptığım için, yazacağım bilgilerin doğruluğu kesindir. · Baba Tülü Mehmet, tarlada ormana zarar verdiği için yargılanmış, hapis cezası almış ve cezaevine girmeye hazırlanmaktadır. Çocuklarını ilkokul sonrası ortaokula gönderememiştir. Öğretmenler, örnek olan Sinan Çelebi başarısından hareketle bu zeki çocukların mutlaka orta okula gönderilmesi gerektiğini konuşurlar. Hüsamettin hoca, ailenin köy yakınındaki harmanlarına kadar gidip en azından birinin kaydını yaptırmayı kabul eder. · Baba önce hiç birinin kaydını kabul etmez, konuşma sonunda birinin kaydı için zorla ikna edilir. Fakat büyüğü (Nurullah) için “Vakit çok geçti, küçüğünü (Mahmut) kaydettiriverin” der. Bu bilgi diğer öğretmenlerce değerlendirilir, küçüğün ilerde ele alınmasına, babadan gizli ilk Nurullah’ın kaydının yapılmasına karar verilerek, Nurullah Aktaş Eylül 1962 Yılı’nda Ermenek ortaokulunda eğitime başlatılır. Bu kararın ne kadar isabetli olduğu, Nurullah’ın 3 yıllık (6 dönemlik) eğitim sürecinin tamamında okul koridoruna asılan “iftihara geçen öğrenciler” tablosunda ismi yazan, resmi asılan öğrenci olmasıyla kanıtlanmıştır. Aynı tabloda benim de resmim asılı olduğu için olayların yakın tanığı olmuştum. Mahmut Aktaş, abisinin öğrenciliği süresince ortaokula gönderilememiş, bu dönemde İzmir kireç ocaklarında, (Kara Mustafa’nın ocağında) işçi olarak çalışmış, yıllar sonra Ermenek Ortaokuluna başlayabilmiş ve sonunda öğretmen olmuştur. Bu günün ve yarının gençleri, Kazancılı birinci ve ikinci kuşak (1930-1990 arası) öğrencilerin ne zorlu şartlarla, dişleri ve tırnaklarıyla kazıyarak eğitim mücadelesi verdiklerini okuyup öğrensinler ve kendilerinin günümüzde sahip oldukları olanakların, desteklerin ve kolaylıkların kıymetini bilsinler diye nu ayrıntıları yazıyoruz. · Lise eğitimi, sonrası Eğe Üniversitesi Tıp Fakültesine giden Kürşat ERDEM, buradan mezun olduktan sonra (ilk doktor ve cerrah) ihtisas yaparak uzun yıllar Şebinkarahisar kentinde görev yapmıştır. Bu görevi sırasında yüzlerce Kazancılı oralara giderek ameliyatlar olmuş ve tedavilerini yaptırmıştır. Ayrıca, burada açılan Sağlık Meslek Lisesine çok sayıda Kazancılı öğrencinin gitmesine ve meslek/iş sahibi olmasına da vesile olmuştur. · Sonrasında, Tıp Fakültesini bitiren Turay Sak tıp dalında da eğitim görmüş öncülerimiz arasında yer almıştır. · Dişçilik Fakültesini bitirerek ilk Diş Hekimimiz olan Gürcan Demirel, uzun yıllar Ermenek merkezde serbest çalışmış, sonradan Devlet Hastanesinde devlet memuru statülü olarak görev almış, eğitim ve meslek öncülerimizdendir. · Kazancılı doktorların yanında bir çok hemşire (sağlık çalışanı) yıllardır yöremiz insanı ve yurdun her yerinde milletine hizmet vermiştir. Öncüler, Gülhan Demirel (Taştekin), Gülbeyaz Şimşek, Ayşe Sağlam, Saime Sözen, Gülcan Güğül (Demirtaş), Ayşe Atay (Yurtbekler) ve nice isim sayabiliriz. · Geçen zaman içinde bir çok Kazancılı genç Tıp Fakültelerine girmiş, mezun olmuş halen Kazancılı 5-6 doktor görev başında, çok sayıda gencimiz tıp fakültelerinde eğitimdedirler. · İlk bayan doktorumuz olan Neslihan Çağlayan hanım gurur duyduğumuz bir eğitim öncümüzdür. · Bir zamanlar, Ermenek ve çevresinin tek doktorunun Dr. Mehmet Sönmez bey olduğu düşünüldüğünde gelinen seviye küçümsenemez düzeydedir. · Üniversiteyi bitirerek muhasebeciliğe başlayan ve Ermenek ilçesinin sayılı başarılı ve güvenilen muhasebeci olması başaran merhum arkadaşımız Hacı Ahmet Türker dalında meslek öncülerimizden biridir. · Ayrıca, Ermenek’te muhasebecilikte çok başarılı olan Kazancılı Tahsin Aygün, işine müteahhit olarak Konya ilinde devam etmekte, büyük projelere imza atmakta olan bir hizmet öncümüzdür. · Eğitim mücadelesinin verildiği dönemlerde, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanan Hacı Mehmet SONGUR, eğitim sonrası birçok ilçede kaymakamlık (ilk siyasal mezunu/ ilk kaymakam) yapmış olup, halen üst düzey devlet görevi yürütmektedir. · Lise eğitimi sonrası Üniversiteye giden ve ilk iktisat fakültesi mezunu Kazancılı olan arkadaşımız merhum Hasan Çağlayan ve iktisat fakültesi mezunu olan Mesut Gürbüz, konularında 2. Kuşak Eğitim ve Meslek öncülerimiz arasında yerlerini almışlardır. · Kazancıda başlayan eğitimine Üniversite ve ABD’de devam eden Doçent Sayın Mustafa ÖZDEN ise, Harran Üniversitesinde başladığı ve yürütmekte olduğu önemli görev ile (ilk üniversite öğretim üyesi, bilim insanı ) eğitime ve bilime katkı sağlayan 2. Kuşak Eğitim öncüleridir.
Eğitimci- yazar, şair İbrahim Şahin, yazdığı kitaplar, şiirler, eğitim ve araştırma mücadeleleriyle ayrıcalıklı bir örnektir. Eseri filme alınan ilk yazarımızdır. Konya SSK Müdürlüğünde uzun yıllar memur olarak hizmet veren Fadime Toksoy ile Ermenek kurumlarında (Hastane, Nüfuz Müdürlüğü ve okullar) yıllarca hizmet vermiş olan Cengiz Erdem, Ahmet Çağlayan ve Hüseyin Kayacık yöre insanına vermiş oldukları hizmetler nedeniyle öncülerimiz arasındadırlar. Bağ-Kur müdürlüklerinde yıllarca hizmet vermiş bayan memurumuz Şenay Gürbüz (Konya, İstanbul, Çanakkale) meslek öncümüz olarak listemizde yerini almıştır.
Kazancı haber sitesi yöneticisi Hasan Köksoy kardeşimiz ise, yaptığı çok yönlü araştırma, tespit, önerileri ve yayınlarıyla Kazancı kültürünün yaşatılması, yüceltilmesi ve insanımızın birleştirilmesi yönünde çabalarıyla ayrı öncümüzdür. Kazancılı İbrahim Demirtaş, yöremiz dil ve kültürü, yaşanan olaylar, düğün ve vefatlar, sosyal gelişmeler dâhil her konudaki tespitleri, yorumları ve resimlerini, sahibi olduğu haber sitesi başta olmak üzere, komşu sitelerde yayınlayarak önemli bir kültür hizmeti vermektedir. Müzik ve ses sanatçılığı mesleğini ilk olarak Kazancı dışında ve profesyonel olarak icra etmekte olan Ali Ünlü kardeşimiz de bir meslek öncümüzdür. Ayrıca, 1968 yılında çalışmak üzere Ankara iline giderken görüştüğüm, yolculuk ettiğim Yeşil Mehmet oğlu Kazım Koç abimizin birkaç yıl sonra ünlü Atahan binasındaki lüks bürosunda ziyaret ettiğimde, Ankara’nın sayılı iş adamlarından (petrol dağıtım) biri olduğunu görmüş olmaktan büyük mutluluk duyduğumu da belirtmeliyim. Bir benzin istasyonunda pompacı olarak işe başlayan, Akmanastır köyünden evlenen ve ünlü bir iş adamı seviyesine yükselen Kazancılı abimizi sıra dışı bir meslek öncüsü olarak anmalıyız. Ermenek ilçesinde siyasi faaliyetler yürütmekte olan Türbesekisi mahallesinden Tatmehmet oğlu Hacı Akgül başarılı çalışmalarına 2018 döneminde Karaman İl Genel Meclisi üyeliğine seçilerek hizmetlerinin seviyesini yükseltmiş bir hizmet öncümüzdür.
Kasabamızda ilk ve tek kuyumcu dükkânı açan ve uzun bir süre işletmiş olan merhum Mehmet Polat arkadaşımız bu konuda bir meslek öncüsüdür. Ayrıca, kendisinin desteğiyle çocukları tarafından ilk olarak kasabamızda internet kafe açılmış ve uzun süre faaliyet göstermiştir. Bu hizmet önemli ve öncü bir hizmet olarak anılacaktır. Bu yazımızda 2. Kuşak Eğitim ve Meslek öncüleri arasında yer alan, isimlerini hatırlayamadığımız, yer veremediğimiz veya atlamış olduğumuz arkadaşlarımız bizi bağışlasın. Aslında, Kazancılıların geçmişte verdikleri ve halen vermekte oldukları “Eğitim Mücadelesi“ her türlü takdirin üstündedir. Bu haber 673 defa okunmuştur.
|
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |