| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Hey Gidi Eski Kazancı ve Kazancılılar
Küçük Boyutlardaki Anılar, Bilindiği üzere köylerde ahırlar evlerin altındadır. Kış mevsiminde mallar ahırlarda beslenir. Bizim köyde ahırdaki mallar öğle saatlerinde sulamak için dereye götürülürdü. Ne güzeldi o günler... Çocukluğumun unutulmaz yılları köyümde geçti. On üç yaşımda baba ocağından ayrıldım. Yaşamımın geride kalan süresince Yurdumun çeşitli bölgelerinde ve dış ülkelerde görevim gereği heyecanlı ve Mutlu günler yaşadım. İnsanın şuur altında yok edilmesi olanaksız olan öyle olaylar vardır ki bunların en dünyaya geldiğimiz yerle ilgilidir. İşte anılar biçimindeki o olaylar düşün dünyamızın unutulmazları olarak bizi o yıllara götürür.
Küçüklüğümde köye çok mu kar yağardı diye bazen düşündüğüm anlar oluyor. Bizim evin önünde oldukça dar bir sokak vardı. Yukarı mahallenin insanları ”AŞAĞI” olarak nitelenen ekim arazilerine bu yoldan gidilip gelinir. Kış mevsiminde yağan karlarla, damlardan atılan karlar üst üste gelince sokakta kar yığınları oluşurdu. komşumuz Mehmet Goca (Sitenin sahibi Hasanın dedesi) karları kürüyerek yol açardı. Yoldan geçebilmek için ve de yola açılan kapılarını kullanabilmek için her ev kendine yetecek kadar bir alanın karını temizlerdi. Herkes ahırlarındaki mallarını dereye sulamak için götüreceği zaman bu yolları kullanırlardı. Biz çocukların oyun alanlarının başında gelende, damlardan bu kar yığınlarının üzerine atlamaktı.
Bilindiği üzere köylerde ahırlar evlerin altındadır. Kış mevsiminde mallar ahırlarda beslenir. Bizim köyde ahırdaki mallar öğle saatlerinde sulamak için “dereye” götürülürdü. O anlarda yollar gelenler ve gidenlerle dolar taşardı. Hiç unutmam Veyis adında yaşlıca bir amca vardı. Biz ona Veyis emmi derdik. Veyis emminin bir atı vardı ki, azgın mı azgındı. Veyis emmi atını sulamaya götürürken bu azgın at hemcinslerinden birisini görürse mutlaka saldırırdı. Onu ancak Veyis emmi zapt edebilirdi. O tarihlerde bizim bir kısrağımız vardı. Bu hayvanı dereden sulamak benim görevimdi. Ama bu işi yaparken içimde daima bir korku olurdu. Ya Veyis emmi ile atına yolda rastlarsam ne yaparım diye. Uzaktan bile görsem ya yan sokaklardan birine ya da bir bahçe içine hayvanı kaçırırdım. Tehlike geçtikten sonra yoluma devam ederdim.
Kırk Kuyuda bir tarlamız vardı her sene eker, az da olsa bir miktar mahsul elde ederdik. Harman kaldırma zamanı yalnız başına bu işle babam uğraşırdı. Ekini kendisi biçer,kendisi harman yerine çeker, öküzlerle harman yerinde sürer,elde edilen mahsulü yine kendisi çuvallara doldururdu.
Ben babamın yardımcısıydım. Ona azık götürür, Katırımıza yüklediği yükü köye ben taşırdım. Katırımız diğer hayvanların taşıdığı yükün iki katını taşıyacak kuvvette bir hayvandı. Köye gitmem gerektiğinde gece yarısı beni uyandırır,”hadi oğlum yola çık, akşam olmadan dön” diyerek beni yolcu ederdi. O korku ile ancak dönmenin başına geldiğim zaman ortalık ağarmaya başladı. O korkumu Hiç unutamıyorum.
İbrahim TÜRKER İzmir 2009-01-01 Bu haber 2475 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2025 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. Ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |