| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Kıyıcılık Tedavisi
Kıyıcılık – Kıyıcı Ocağı- Yılancık - Yılancık Taşı- Elverme / El Alma- Gelincik-Gelincik Kesme ) Bu derleme yazımızda, geçmişten günümüze toplumlarda var olan ve bir nevi alternatif tıp (halk bilim) şeklinde, bazı hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve korunması amaçlı uygulanan tedavi vasıtaları ve usullerinden olan Kıyıcılık, Kıyıcı Ocağı, Yılancık, Yılancık Taşı, Gelincik, Gelincik Kesme, El Verme - El Alma konularında muhtelif kaynaklardan derlediğimiz bilgileri aktarmaya çalışacağız. Kıyıcılık, yöresel ve genel olarak toplum (halk ) dilinde, “Yılancık Hastalığı” adıyla bilinen tıp dilinde (Latince) “Streptokok hastalığı ismiyle geçen, mikropların vücuttaki yaralar veya sıyrıklardan nüfuz ederek neden olduklarına inanılan, yörelere göre, sayrılık, kızılyörük, kemik veremi ve benzeri kemik hastalıkları ve felçlere, Kıyıcı Ocağı adıyla isimlendirilen merkezlerde, dualarla bir bıçak sırtının hastalıklı bölgeleri sıvazlayarak, adeta KIYMA işlemi taklidi yaparak tedavi edilmesi usulüne KIYICILIK denilmektedir. Bir nevi alternatif tedavi yöntemi olarak uygulanan Kıyıclık bir çok kent ve bölgede, köylerde, hatta mahallede, çoğu zaman aileler, sülaleler içinde, El Almış veya El Verilmiş olan özel yeteneklere sahip oldukları kabul edilen kişi veya kişilerce uygulanmıştır. Bu tedavi yöntemleri, Ermenek ve çevresi, Taşeli (Orta Toroslar) bölgesindeki yerleşim yerlerinde yaygın olarak kullanılmış bir yöntemdir. Taşeli insanı tedavi yöntemi olarak her zaman hastalıklara çareyi bilimsel tıpta aramış olmasına rağmen, tedavisi mümkün olamamış sorunlar için, kültürümüzün derinliklerinden süre gelmiş olan çarelere, dualara, yatırların kabrini ziyarete ve halk bilim (alternatif tıp) usullerine elbette baş vurmuştur. Kıyıcılık konusunda yöremizde en yaygın ve bilinen Kıyıcılık merkezi, Yukarı Çağlar köyündeki (önceki ismi İzvid-i Ulviye ) “Kıyıcı Ocağı” olduğu anlatılır. Bu konuyu bir yazısında ayrıntılı olarak inceleyip yayınlayan, bu köyden Eğitimci, Araştırmacı Yazar Sayın Durmuş Ali ÖZBEK’in yazısından (kendisinin oluru alınmıştır) özetleyelim Yukarı Çağlar köyündeki Kıyıcılık Ocağı ve Kıyıcılık tedavisi uygulaması, bir zamanlar Ermenek Müftüsü olan merhum Haci Mümin Efendi ailesin tarafından kuşaklar boyu devam ettirilmiştir. Bu aile Cumhuriyet döneminde KIYICI soy ismini almıştır. Aileden ismi anılanlardan bazıları Ethem Efendi, Hüsamettin Efendi, Mümin KIYICI, Emin KIYICI, Hasan KIYICI, Rukiye KIYICI ve Müftü Hacı Emin Efendinin torunu, (Emin Efendinin oğlu) olan İzvitli Siyam Efendi dir. Yazar D. Ali ÖZBEK derlediği bilgileri ailenin son temsilcileri olan Hasan KIYICI ve Rukiye KIYICI ile bizzat görüşerek tespit ettiğini belirtmektedir. Müftü Mümin Efendi, KIYICILIK konusunda El Verilmiş olan torunu Siyam Efendiyi medrese tahsili (Üniversite) yapması için İstanbul’a gönderir. Siyam ismi önceden vefat etmiş olan amcalarının isminden gelmektedir. Siyam Efendi eğitimini yıllarca ve başarıyla sürdürür. Bu sırada babası ölmüştür. Annesine olan özlemini gidermek ve acılarını paylaşmak için sılaya gitmek arzusundadır. Medrese yönetiminden izin alır İzvit köyüne ulaşmak için yola çıkar. Zamanın şartları her yere yürüyerek veya kervanlarla, bulunabilirse at binerek (katır, deve, eşek ) gitmeyi zorunlu kılmaktadır. Siyan Efendi günler, haftalar, aylar boyunca zor şartlarda yolculuk yapmaktan hastalanır. Annesine kavuşmak, hasret gidermek ve yalnızlığını paylaşmak isteği kalbini bir alev gibi sarmıştır. Bu hasta haliyle nice dağlar aşar, vadiler geçer, derler atlar, köylere uğrar, ovalar geçer, yarı aç ve hasta haliyle Hadim- Taşkent yöresindeki Alata köyüne kadar gitmeyi başarır. Alatalı Köylüler Siyam Efendinin halini görünce çok etkilenirler. Yolcuya, “hastalık ve yolculuktan halsiz düşmüş olduğunu, bu vaziyette yolculuğa devam edemeyeceğini, kendilerinin bir müddet misafirleri olmasını, tedavisi ve güç kazanması sonrasında yolculuğa devam etmesini” söylerler. Siyam Efendi bu teklifi kabul etmez, köyüne ve annesine kavuşma arzusuyla, yanına aldığı azıkla (yiyecek çıkını) hasta hasta yola düşer. Bir gün sonra Alata yaylasında bir ardıç ağacının gölgesinde baygın vaziyette yatmakta olan Siyam Efendiyi gören bir çoban köye haber verir. Alatalılar bir sal ile olay yerine koşarlar. Baygın vaziyette olan hasta sal ile köye geri getirilir ve bir eve yatırılarak tedavisine başlanır. Bir ara kendine gelen Siyam Efendi, annesine ve köyüne kavuşamayacağını, kısa süre sonra vefat edeceğini (Hakkın Rahmetine Kavuşacağını) anlamıştır. Alatalı ileri gelenlerini yanına çağırarak vasiyette bulunur. Vasiyetinde “ben ölünce, bedenimi baygın bulduğunuz ağacın dibine defnedin. Ben İzvitli Kıyıcı Ocağı üyesiyim. Bedeninde Yılancık Hastalığı olup, benim mezarıma gelmek isteyenler önce İzvit köyündeki aileme gitsinler ve üç defa yılancık kıydırsınlar. İyileşmezlerse (şifa bulmazlarsa) o zaman benim yanıma gelsinler. Ayrıca, benim yanıma gelecekler bir tas süt ve haşlanmış yumurta getirsinler” şeklinde vasiyetlerde bulunmuştur. Siyan Efendinin annesi, oğlunun kendisine kavuşmak ateşiyle düştüğü uzun ve zorlu yolculukta vefat ettiğini öğrenince acılar içine düşer ve şöyle bir Ağıt (Yakım) yakar ; -Siyam Efendimi arayıp bulsunlar, - Ardı sıra kızlar ile gelsinler, -Siyam Efendimin yanına , -Bir tas süt ve yumurta ile gitsinler. Siyam Efendinin ölümü hakkında, ailesinin İzvit köyündeki tüm yaşlılarıyla görüşülmesi sonunda, öldüğünde evli olmadığı, 25 yaşlarında olduğu ve 1820‘li yıllarda öldüğü kanaatinde birleşmişlerdir. Siyam Efendinin babası çocuk yaşlarında ölmüş olduğundan çocukluğu yoksulluk içinde geçmiştir. Çocukluğunda süt ve yumurtayı çok severmiş. Yazar : Durmuş Ali ÖZBEK’in notu. Yukarıdaki bilgiler, son olarak İzvitli “Kıyıcı Ocağı” ailesinin son temsilcileri Hasan KIYICI (73 yaşında) ve Rukiye KIYICI (60 yaşında) ile 23 Ekim 2005 tarihinde görüşerek derlenmiştir. **************************************************** Bu ve benzer konularla ilgili muhtelif kaynaklardan derlediğimiz özet bilgiler ; -Yılancık Kıyma (Kesme) işi nasıl yapılır? Yılancık Kıyma tedavisi bir çak ile yapılır. Hasta kırmızı bir örtü altına alınır. Kıyma işlemi genellikle Çarşamba gönleri gün doğumundan gün batımına kadar uygulanır. Kıyıcı elindeki bıçağın sırt ile hastanın sorunlu yerlerinde dokunarak, kıyma işlemini taklit eder gibi gezdirir, bu sırada dualar okur, işlem 10-15 dakika sürer, bu kıyma işlemi 3 kez tekrarlanır. Kıyma işlemi sırasında, suya üflenir, Yılancık Taşı kullanılır. Hasta bayan ise, kıble yönünde ayaklarını uzatır, ellerini dizi üstüne serbestçe uzatır. Hasta erkek ise, başının altına yastık koyup yere yüzü koyun uzanır, sonra sırt üstü uzanır. Kıyma işlemi süresince, bıçak sırtı belli aralıklarla baştan ayaklara kadar üçer defa dokundurularak kıyma yapılır, dualar, ayetler okunur. Kıyma sonunda kıyıcı para almaz. Hasta veya yakınları, arılık niyetiyle köşe başındaki minderin altınabir miktar para (nikel) bırakır. Kıyıcı işleminin Allah rızasıyla ve şifa niyetiyle yapıldığı bilinir. Kıyma işlemi sona erince, Kıyıcı aile tarafından hastaya yemek veya bir yiyecek ikram edilir. Hasta hiç bir şey yemek istemezse, bir şeyler yenmiş içilmiş anlamına bir bardak su içirilip uğurlanır. -Kıyıcılıkta El Verme – El Alma işlemi nasıl yapılır? El Alacak kişi abdestli olmalı, üç İhlas, bir Fatiha suresi okur. El verecek olan kişi, El Alacak olan kişiye hitaben “Ocağımızı devam ettirin, gelip gidenleri misafir edip konuklayın, ocağımız sönmesin. Bana, geçmiş atalarımızdan intikal eden Kıyıcılık Elini Allah rızası ile hastaların iyileşmelerini dilemek için kullandım. Kıyıcılık Elimi anamın-atamın eli olsun diye şimdi sana veriyorum. Sen de, insanların iyileşmesi için kullan. Dilemek bizden şifa Allah’tandır. Her şeyi gören ve bilen bir Allah, hiçbir ayrım yapmadan her işini ona göre yap. Allah’ım mübarek edin.” diyerek El Vermek için elini uzatır. El Alan kişi eli öper ve tören tamamlanırdı. Alata Köyünden Hasan ERDURUR isimli kişinin, Kıyıcı Siyam Efendi mezarı başında tedavi olanlarla ilgili anlatımlarına kulak verelim. “Ben Alatalıyım. 1974 yılı Temmuz ayında Kıbrıs Barış Harekatı devam ediyordu. Biz “Dedeyanı Tarlası” isimli yerimizde harmandaydık. Bu tarlamız ismini 100 metre yakınımızdaki SİYAM Efendi türbesinden almıştı. Türbeye ülkemizin her yanından (Konya, İstanbul dahil) çok sayıda hasta kişi ziyarete gelir, yemekler verirler, dualar okurlar ve tedavi olmaya çalışırlardı. Biz bu kalabalıklar geldiğini görür yemek zamanı bir öğün yemek yiyebilmek için harmandan türbeye giderdik. Bir keresinde eşek sırtında kötürüm bir kişi getirmişlerdi. Yemekler ve duaların sonunda hastanın olduğu yerden çığlıklar koptu. İnsanlarla birlikte sesin geldiği tarafa koştuk. Adam yürümeye başlamıştı. Yakınlarından ağlayanlar, çığlık atanlar ve Allah’a şükür edenler vardı. Gelen hastaların ve bizim inancımız yatırdan medet ummak değil, o yatırın yüzü suyu hürmetine Allah’dan şifa için dualarla niyazda bulunmaktır. Siyam Efendi mezarı ve türbesinin çevresinden toprak alıp götürenleri gördüm. Bu toprakların ağır hasta olup yatıra gelemeyenlerin şifası için alındığını ve hastaların şifası için çamur haline getirip kullandıklarını duyardık” şeklinde anlatımda bulunmuştur. Yılancık Taşı Nedir ? Hasta tedavisinde kullanıldığı bilinen Yılancık Taşı, yapay olmayan, doğal olan sarı, beyaz, mavi ve kahverengi renlerinde olan alt kısmı beyaz, üstü yuvarlak taşlardır. Bu taşların zamanla kırılıp parçalandığı, un, tuz ve şeker gibi gıdaların içerisinde saklandığı, açıkta bırakıldığında zamanla kaybolduğu (hareketli olduğu), başka bir yerde bulunduğu, şifa vereceği bölgeye yapışması, ilkbahar ve sonbaharda çoğaldığı, şekillerine göre erkek ve dişi olarak ayrıldıkları bir çok anlatımda ve dokumanda yer almıştır. Bu özelliklerinin etkisiyle bu taşların canlı olduklarını bile iddia edilmiştir. Bu taşlar, doktorların şifa bulamadığı hastalıklar ve ağrılara şifa bulmak için kullanılırdı. Bu taşlar, İran, Sudan, Hindistan ve Endenozya gibi ülkelerde, çocukları şeytandan, nazardan ve büyüden korumak için üzerlerinde taşırlarmış. Bereket için bu taşlar tahıl kaplarına konurmuş. Eski uygarlıklarda tılsım, sihir ve nazar için kullanıldığı bilinmekte olup, 1272 tarihli “Hayatul Havayan” isimli kitapta yer almıştır. Günümüzde, Yılancık Taşının alternatif tedavi merkezlerinde, terapilerde, bio enerji merkezlerinde, güzellik, SPA ve mesaj merkezlerinde, reiki, hacamat işlemlerinde ve kilo kontrollerde, obezlerin tedavilerinde kullanılmakta olduğu bilinmektedir. Gelincik Kesme tedavisi nedir ? Gelincik Kesme tedavisi de, bir çeşit alternatif tıp tedavisi (halk hekimliği) uygulaması örneği olup, özellikle, Düzce, Akçakoca ilçesi, Balatlı köyünde uygulanan bir tedavi yöntemidir. İnsanlığın yaratılıştan itibaren hastalıklara yakalandığı, tedavisi için çareler ve yöntemler araştırıp bulduğu ve günümüze kadar geçerliğini koruyan tedavi usulleri geliştirdiği bilinir. Bu tedavi edici yöntemlerin bulunmasında bitkilerin iyileştirici özelliği kullanılmış, Orta Asya Şamanizm tedavi kültürü İslamiyetin tedavi kültürü ile birleşerek belirli bir seviyeye ve şöhrete ulaşmıştır. Bu konudaki çalışmalarda, nazar başta olmak üzere çeşitli etkilerle vücudunda yara, çiban, morluk, şişlik, kızarıklık ve kaşıntı gibi rahatsızlıklara uğrayan kadınların “gelincik” hastalığına yakalandığına inanılırmış. Bu nazarın hastadan uzaklaştırılması ve tedavisinin sağlanması için “Gelincik Kesme” işlemi uygulanırmış. Bu tedavinin yapılabilmesi için, tedaviyi yapacak kişinin bir ustadan el almış bir “ocaklı” olması, hastalığın nazardan gelmesi, tedavi sırasında demirin gücünden faydalanılması, Türklerde önemli olan “3” sayısının bir çok noktada tekrarlanması gibi unsurlar aranırmıştır. Derleyen : Av. Naci SÖZEN, Kazancı / Ermenek / KARAMAN
Bu haber 441 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |