| ||||||||||
| ||||||||||
SON YORUMLANANLAREN ÇOK OKUNANLAR |
![]() Ermenek Kebendibinde Azrailin Ayak Sesleri
Ermenek Kebendibi Yokuşunda İlerleyen Azrailin Ayak Sesleri Yayınlamakta olduğumuz “Bir Zamanlar Ermenek” başlıklı yazı dizimizde Ermenek Ortaokul öğrenciliğimizin geçtiği Eylül 1963- Haziran 1966 yıllarına ait Ermenek yaşantısından kesitler, şehir ve insan profilinden örnekler, eğitim, kültür faaliyetleri, yaşanmış ve tanıklık edilmiş olaylar ve çevre konularında duyduğumuz, okuduğumuz, anılardan tespitlerimizi sunmaya devam ediyoruz. Böylece, o zamanların yaşanmışlıkları konusunda farkındalık yaratmak, geçmişin bu günlerle bağlarını kurarak, yaşlılara nostaljik duygular yaşatmayı, gençlere, geleceğe yönelik hedeflerini belirlerken dikkate almaları gerekli olan bazı konuları hatırlatarak fayda sağlayacağımızı umut ediyoruz. Okulumuzdan aldığımız izin (tatil) nedeniyle köyüm Kazancıya gitmiş ve tatilin son günü Ermenek’e elimde çantalar, torbalar ile dönmüştüm. Getirdiğim eşyalardan bazılarını Maraspoli Mağarasının Cumma girişi üzerindeki sıra evlerde oturan Büyük Halama (Fatma) bırakacak, sonra öğrenci yurduna dönüp ders hazırlığı yapacaktım. Halamın borda kapısını çaldım ve açılmasını beklemeye başladım. Rahmetli Halam kapıyı açtı “hoş geldin yeğenim, gel” dedi ve içeri girdim. Durumda bir gariplik, havada ağırlık ve halamın yüzünde derin bir hüzün vardı. Yavaş adımlarla üst kata çıktığımda bir gurup komşu kadının siyah eşarplarını başlarına örtmüş, ellerinde teşbihler, diz çökmüşler ve dualar okumakta olduklarını gördüm. Durumda bir gariplik olduğunu sezdiğimi ve merakla etrafa baktığımı gören halam kulağıma eğilerek “ bubam, komşumuz yeni gelini (Z..) dün bir cani tarafından bıçaklanarak öldürüldü, gelinin ruhuna dulalar okuyoruz” dedi. Benim ismim, halamın babası olan, yani deden Abdurrahman Hocanın medresede verilmiş olan “mektep ismi” olduğundan halalarım “bubam” diye hitap ederler, kızları ise “dedem” derlerdi. Bu hazin olayı öğrenince üzüntüyle ortamdan hemen ayrıldım ve öğrenci yurduna döndüm. Bir ramazan günü, oruçlu olan ve öyle namazına durmuş olan gurbetçi bir yeni gelinin, sinsice yaklaşılarak acımasızca bıçaklanıp öldürülmesindeki nedenleri ve yaşanan vahşeti öğrenmek konusunda sabırsızlanıyordum. Bir hafta sonra halam ve komşularıyla yaptığım görüşmelerden edindiğim bilgiler şöyleydi. Komşuları olan bir ailenin bazı fertleri daha iyi iş imkanları için Mersin İli, Erdemli ilçesine göçmüşler ve kendilerine göre yeni bir hayat kurmuşlardır. Karşılıklı gidip gelişler elbette oluyordu. Bir keresinde, Ermenek’ten Erdemliye ziyaret için gidildiğinde, akrabalarının komşularında güzel bir kız görürler. Terbiyeli, imanlı, çalışkan ve becerikli bir kız olduğunu duyunca bekar oğulları için bir girişimde bulunmak isterler. Kızın ailesiyle görüşen Ermenekliler ilgi ve memnuniyetle karşılanmıştır. Oğlanın hemen getirtilmesi, karşılıklı görüşüp konuşulması gerektiği kararına varılır. Telefonla çağrılan oğlan hemen Erdemliye gelir, görüşmeler sonunda bu akrabalığın kurulabileceği anlaşılır. Bu arada, kızın ailesinin kızlarını acele olarak uzaklara gelin göndermek istedikleri öğrenilir. Bunun sebebi, ailenin tanıdığı, Kayseri ilinden bu ilçeye göç etmiş bir ailenin oğlu tarafından sürekli kız istendiği, aileye ve kıza baskı ve tehdit uygulandığı ortaya çıkmıştır. Kızı sürekli rahatsız eden saplantılı aşığın eylemlerinden kurtulmak için kızlarının uzaklara ve mümkün olursa adresi bilinmeyen bir yere gönderilmesi düşünülmektedir. Ermenek ilçesi bu isteğe uygundur. Taraflar düğün hazırlıkları ve evlilik işlemlerini sessizce, gizlilik içinde yürütürler. Bu hareketlilik etrafa yayılmış ve saplantılı aşık durumu fark etmiştir. Bu gelişme karşısında çılgına dönen çılgın aşık kız evini basarak kızı kaçırmak ister. Gözaltına alınırken “bana yar olmayanı kimseye yar etmem” diye naralar atmaktadır. Bu olay üzerine resmi işlemler hemen tamamlanır, kız dualarla baba evinden alınır, annesi, babası ve yakınlarının göz yaşları arasında Ermenek yoluna çıkılır. Yeni gelin Ermenekli komşuları tarafından büyük bir sevgi ile karşılanır. Fakat, saplantılı aşık kızın ortadan kaybolduğunu anlayınca araştırmaya başlar. Çok geçmeden sevdiği kızın, Ermenek ilçesine, uzaktan tanıdıkları bir ailenin akrabalarına gelin gittiğini öğrenir. İntikam duyguları ve öfke patlaması yaşayan bu kişi gizlice hazırlıklı olarak yola düşer. Mut ilçesi üzerinden bir dolmuşa binerek, bir ramazan günü akşamı Ermenek garajına ayak basar. O günlerde, Nakittinin Oteli (Hanı) ismiyle bilinen mekanda yatar. Gün doğarken sokaklara çıkan kişi, esnaflara, Erdemlideki Ermeneklilerin ismini vererek, onların akrabalarının hangi mahallede oturduklarını sorar. Yeni gelinin Cumma üzerindeki evlerin birine gelin geldiğini öğrenen cani, elinde bir paket, cebinde kını içinde duran bir kama bıçak (çift taraflı keskin ve uzun bıçak) olduğu halde Kebendibi sokaklarında ilerlemektedir. Karşılaştığı kişilere gelinin evini ve kocasının ailesini sorarken, gelinin akrabası olduğunu, Ermenek’e bir iş için geldiğini, gelinin annesinden bir paket getirdiğini, kızlarıyla görüşüp getirdiği selamları ileteceğini söylemektedir. Nihayet, cani aşık gün ortasında aradığı evin önündedir. Kapıyı sessizce açar ve üst kata çıkar. Öğle namazı için secdede olan gelini gördüğü anda kama bıçağı çekerek rastgele defalarca saplar. Cani katile etraftan kimse müdahale edemez. Taze gelin seccadenin üzerine serilirken akan kanı etrafa yayılmaktadır. Elinde kanlı bıçakla sokağa çıkan katil, naralar atarak yürürken “bana yar olmayanı kimseye yar etmeyeceğimi söylemiştir, söylediğimi yaptım” diye bağırıp söylenmektedir. Sokağın sonunda katilin karşısına “ dayım Durmuş” ismiyle bilinen bir mahalle sakini çıkar. Olay yerinden gelen çığlıklar ve caninin elindeki kanlı bıçak, üzerinde gözüken kan lekeleri, ilerde feci bir şeyler olduğunu işaret etmektedir. Dayım Durmuş soğukkanlılığını koruyarak etrafa boş boş bakan katile “arkadaş sakin ol, neler oluyor, kimsin, nerden geldin, her sorunun bir hal çaresi bulunur” sözleriyle sakinleştirmek, neler olduğunu öğrenmek ve elinden bıçağı almak ister. Katil söylenenleri duymaz, bilincini kaybetmiş, kontrolden çıkmış yuvarlanan bir bomba gibi taş sokaklarda yürümeye ve naralar atmaya devam eder. Kara haber, gelinin dükkanında çalışan kocası ve yakınlarına tez ulaşır. Bir taraftan Jandarmaya ( o zamanlar Ermenek’te polis teşkilatı yoktur) haber verilir. Silahlanan jandarma timi sokakları sarar ve katili aramaya başlar. Katil elinden bırakmadığı kanlı bıçakla, elbiselerinde talihsiz gelinin kanı olduğu halde bir kaç sokak ilerde yakalanır ve nezarete atılır. Ermenek Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan katil akli dengesinin yerinde olmadığını beyan etmesine rağmen en ağır cezaya mahkum olur. Sonrasında, cani katil ,hükümlü bir mahkum olarak başka bir cezaevine nakil gider. Sınıf arkadaşımız olan Hüsamettin SİVEREK’in babası bu yargılamayı yürüten mahkeme başkanı olduğundan bazı gelişmeleri öğrenebiliyorduk. Hatta, arkadaşımız, o yıllarda hakim babasının 1500,00 TL (binbeşyüzTL) maaş aldığını söylediğinde, bizim öğrenci yurduna (şimdilerde Askerlik Şubesi olan bina) bir aylık yemek, yatak tüm masraflar için 65 TL parayı zor ödeyebildiğimiz gerçeği karşısında, bu maaş çok çok büyük bir miktar derecesindeydi. Bu talihsiz ve acı olay çevrede çok büyük bir üzüntüye neden olur. Günlerce dilden dile dolaşır, yorumlar yapılır. Sonuç olarak, zamanımızda bir türlü önlenemeyen ve her yıl artarak devam eden “kadın cinayetleri” olaylarının az da olsa geçmişte de yaşanmış olduğuna işaret etmeliyiz. Cinayetlerin olmadığı, acı ve üzüntülerin yaşanmadığı, göz yaşının akmadığı, insana ve dostluğa değer verildiği, topluma saygı, sevgi, hoş görü, nezaket, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışmanın hakim olduğu, nice günler dileğiyle . Derleyen-Yazan : Av. Naci SÖZEN, 06.09.2022 Kazancı /ERMENEK
Bu haber 421 defa okunmuştur.
|
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |