| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
BİZİ BİZ YAPAN DİLİMİZ
Doğa dilimizi oluşturmuş, insanımızı oluşturmuş. BİZİ BİZ YAPAN DİLİMİZ Değerli araştırmacı yazarımızın sözünü ettiği yazımda yöre dilimizin özellikleri üzerinde durmuş özellikle yöre dilimizin Orta Asya’da atalarımızın konuştuğu dil ile bağlarını hiç koparmadan günümüze kadar taşıdığı üzerinde durmuştum. Bu yazımda detaya girmeden basit birkaç tespite yer vereceğim. Her dilde yansıma sözcük dediğimiz doğada var olan ses, görüntü taklidi sözcükler yer alır Benzin istasyonunda yıkamacıda ‘’Wash’’ sözcüğünü görünce hiç şaşırmadım. Bu sözcük bizim ‘’Faş’’ diye ifade ettiğimiz su sesidir. Bugün dilimizi nasıl teknoloji terimleri şekillendirmişse daha önceki dönemlerde yansıma sözcükler şekillendirmiştir. Bütün eylemler yansıma sözcüklere dayalı ‘’ zabbadan, gıvışdadan, hopbadan’’ gibi. Bütün benzetmelerde doğada var olan tanıdık bildik nesneler vardır. Geçi boku gibi, sırık gibi, fidan gibi, sinek gibi, gibi…. Bildik neneler, bitkiler, uzuvlar ölçü birimi’’ Cımcık, avuç, örken, sırık, öreğen, kol, ayak’’ gibi. Bitkiler ilaçtır, ilacın adıdır ‘’ çöğertlen ( çöğdürük otu) çöğmek kökü Orta Asya’ya kadar dayanır . Çöğmek: ayakta işemek.) Eski Türkçe sid- "işemek" Eski Türkçe fiil Ana Türkçe aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan *si- fiilinden +Id- (mek)sonekiyle türetilmiştir. Siymek bugün yöremizde tekeler için hiç değiştirmeden kullanılmaktadır. Doğa dilimizi oluşturmuş, insanımızı oluşturmuş. Doğayla iç içe olan yöre dilimizde doğada yer alan sözcükler çok yaygın olarak kullanılmaya devam etmektedir. Doğanın ürettiği sözcükler ne doğaya ne insana zarar vermiştir. Daha önceki yazımda dilimizin hiç bozulmadan bugüne geldiğini yazmıştım. Dil aynı şekilde yaşam biçimidir, yaşam felsefesidir. Sayın Naci Sözen’in yazısında belirttiği öndüğün: Düğün : iki gün. Öndüğün iki gün öncesi. Daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Yöremizde mevsimlerin adı ‘’ Tohum ekimi, darı gırımı, ekin biçimi, goç katımı gibi’’ yaşadığı olaylardır. Günlerin adı yaptığı iştir. Göçtüğü gün, oduna, ekine gittiği gün. Toplumda herkesin bildiği bir olayın günüdür. Filancanın gelin olduğu gün, felancanın öldüğü gün… Karacaoğlan çeşme başında bir kız görür. Kızın albenisine dayanamaz: ‘’Geçen geldiğimde yok idin Ne tez böyüdün a gavurun kızı’’ Geçen geldiği geldiği yıl adıdır, gün adıdır. Kızın çocukluk çağıdır. Yöremiz insanının göçte, işte günleri çakıl taşları ile saydığını söylersek durum daha iyi anlaşılır. Süt alış verişini çöple yaptığını söylersek doğanın yaşantısında ne kadar yer edindiği ortaya çıkar. Başka eli kalem tutan arkadaşlar yazılarında yer verdi ‘’ Şükür yöremizden bugüne kadar vatanına hıyanet eden çıkmadı.’’’ diye. Bunda bizi biz yapan doğamız, bizi biz yapan doğal dilimiz vardır. İbrahim ŞAHİN Bu haber 1619 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2025 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. Ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |