| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
![]() Taşkent Sultan Çeşmesi
Taşkent üzeri yolculuk yapanlar. Sultan Çeşmesi'ni mutlaka bilir ve mutlaka suyundan içmiştir, yetmedi vadiyi izleyerek yol yorgunluğunu bir nebze gidermiştir. SULTAN ÇEŞMESİ![]() ![]() SULTAN ÇEŞMESİ ../upload/dosyalar/65E_tas.jpgSULTAN ÇEŞMESİAdın anılır sultan ile Şanın yürür sultan ile Adın yayılır dilden dile Çam kokusu tadın ile Uçuşan sineklerin konduğu Beceriksizlerin kendi leşi Sen ki adın anılır Pir ile Sen var efsaneni söyle Her damlada bir hece Biz okuruz gündüz gece *** Taşkent üzeri yolculuk yapanlar ‘’SULTAN ÇEŞMESİ’’ni mutlaka ve bilir ve mutlaka suyundan içmiştir, yetmedi vadiyi izleyerek yol yorgunluğunu bir nebze gidermiştir. Sigara tiryakileri vadiye karşı bir duman tüttürmüştür. Taşkent ki adını sultan çeşmesi ile duyurmuştur. Sultan Çeşmesi ki köy görünümündeki bir kasabaya büyükçe bir oteli işletebilecek çekim gücü oluşturmuş. Sultan Çeşmesi ki geçen her aracı durdurmasını bilmiş. Peki, Taşkent yöneticileri ileri gelenleri böyle bir nimetin farkında mıdır? Gördüklerimi okuyunca sizler de farkında olmadıkları kanısına varacaksınız. İstanbul’dan Taşkent’te gece araç kullanmışım, uykusuz yorgun, çaysız... Sultan Çeşmesi'nde molamı veriyorum. Memleketimin kokusu içime sinmeye başlıyor... Kendi kendime’’ Burada bir çay içilir.’’ diyorum. Çevreye bakıyorum ‘’ Bir çay ocağı için uygun bir mekân bulunamaz mı acaba?’’ derken çeşmeden iki-üç metre uzakta taş yapı bir bina görüyorum.’’Hazır mekan da mevcut.’’ derken ‘’Taşkent Mezbahanesi’’ Tabelası ile göz göze geliyorum. Gözüm açılan kapıya kayıyor. Kapıdan elinde yeni kesilmiş hayvanın iç organları ile bir vatandaş çıkıyor, iç organları çöpe atıyor. Çöple Çeşme mesafesi iki metre. Şaşkınlığım üzerine şaşkınlık... Kasabın eli çöpe yaklaştığı an toplanan sinek binlerce…. O binlerce sinek iki üç saniye öncesi nerede idi? İki –üç saniyede nasıl toplandı… Kasabımıza ‘’ Kusura bakma, böyle rezalet olmaz, fotoğraf çekip haber yapacağım.’’ dedim. Aldığım cevap gayet sakin ‘’Çek abim. ‘’oldu. Dayak yemeden yeterince fotoğraf çektim. Şimdi Taşkent’te hayvan kesecek binlerce mekân oluşturulabilir, o çöpü koyacak metrelerce başka mekânlar bulunabilir ama Taşkent’e ikinci bir Sultan Çeşmesi asla. Sultanların tadını tattığı Sultan Çeşmesi'nden Başbakanımız Ahmet Davutoğlu çocukluğunda, gençliğinde mutlaka içmiştir ve Başbakan olarak da içecektir, yerel yönetimlerin göremediği yanlışlığı mutlaka görecektir. Yöneticilerin, Taşkent ileri gelenlerin hatırına değil, Sultan Çeşmesi’nin hatırına, Sultan Çeşmesi’ne duyduğumuz saygı sonucu çeşme hakkında kısa bilgi aktaralım: Anadolu'da Selçuklu Hanedanı Arslan Yabgu, Resul Tiğin ve Kutalmış'la başlamıştı. Ayrıca bir devlet olarak kurulduktan sonra Türkün özelliği yine kendini gösterir: Sınırlarım genişletip, hükmetmek, işte bu idare Alaeddin Keykubat zamanında en sağlam ve en parlak devrini yaşar. Parlaklığın süslediği zaferlerden önemlileri: Moğollarla iyi geçinip, doğuyu güvenliğe alması ve Antalya'yı fethetmesidir. Yöremizle ilgili olan Antalya fetihidir. Çünkü Antalya fetihinde Piri Kondu yolu güzergahıdır. Bu hususta M. Ali Kemaloğlu'nun Alanya Tarihi eserinin 61. sayfasında aynen şöyle anlatılır: Bizzat hükümdarın kumar ettiği Türk Ordusu, en kısa yol olan Konya-Çumra-Dinek-Belviran-Hadim ve Pirlevkanda yoluyla Kalonoros'a (Antalya) inmiştir. Bu zaferin dönüşünde soğuk suyundan testisini dolduran kızın çeşmesine yaklaşır Çeşmeden su içer ve kıza sorar: - Kızım köyünüz nerededir ? - (Asar Belini göstererek) Şu tepenin arkasındadır Sultanım. - Söyle köylülerine, sultanım bu çeşmenin yapılmasını istiyor. Diyerek yoluna devam eder. Bunun üzerine o suyun bulunduğu mevkiye çeşme yapılır. Çam ağacından oyularak yapılmış su içme kabı (şapşak olarak bilinen) da konur. Çeşmenin yapılmasına vesile olan Alaeddin'e izafeten Sultan Çeşmesi denir. Çeşmenin adı hala Sultan Çeşmesi olup soğuk suyuyla meşhurdur Sultan Çeşmesinin günümüze gelen efsanesi: Konya Eski Eserler Müzesi Müdürlüğünden alınmış, 1203 te yayınlanmış, zamanının resmî gazetesi şeklinde olan MECMUATÜL TEVARÎ-ÜL MEVLEVIYE adlı mecmuanın 110. sayfasından alınmıştır. «Keramet-i Dar Karyeri Pirler-Konda» bu paragrafta beyan ediliyor. Hz. Mevlana Hadim civarına birkaç günlük istirahat ve teferrüç için gittiklerinde (Hicrî 668 ki Hz. Mevlana 64 yaşında iken) O karyeden geçerken çamaşır yıkayan kadınlara tesadüf ediyor. 0l -o- kadınlardan su istediğinde bir tas su verilir. Suyun içine çam çöpü koyulur. Bunu niçin yaptığını suyu veren kıza sorduğu zaman: - Efendim terlisiniz. Soğuk su zarar verir diye attım dedi. Hz. Mevlana: - Adım bağışla kızım der. - Adım bağışlandı efendim diyerek kız cevap verir. Bunun üzerine Hz. Mevlana: - Bir arzunuz var mı? diye sordu. Dokuma bezlerinden LONCA (zamanın esnaf vergisi) mühürü basılıp, damga vergisi alınıyordu. Bez damgalayan memurların güçlük çıkardıklarından yakındılar. Canlarının yangın olması hasebiyle Hz. Mevlana bu iş zımnında tahsilat talebinde bulundular. Hz. Mezlana Tac-ül Vezir Süleyman Muiniddin Pervaneye bir kağıt yazıyor, bütün vergilerden muaf tutulması için «ÇAMINIZ KURUMASIN, KARINIZ FARIMASIN, SUYUNUZ ILIMASIN VE BEZÎNÎZDEN DAMGA AKÇASI ALINMASIN» dediler. Bunu Pervaneye verdiler. O da cemî Tekaküften muaf tuttular. Bigi Kaynağı: .pirlerkondu.com Bu haber 3373 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |