| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
Tedbirli olalım felaketler bize uzak değildir.![]() 30 Haziran 2022, 15:09 Dün Memlekete çok kar yağardı, Ormanlarımız boldu, av hayvanlarını avcılar her ava çıkarken bulabilirdir. Bu gün ahırımıza hayvan bağlayıp hayvancılık yapmaksak neredeyse hayvanı televizyonlarda göreceğiz. Ekmeğimizi kendimiz yapardık. Ambarımız buğday doluydu. Bu gün Ekmek bakkalda satılmasa neredeyse aç kalacağız. Yumurta, süt vb. aynı durumda. Değerli Hemşehrilerim; Sanayi Devrimi; 18. yüzyılda, önce İngiltere'de başlayan demir ve kömürün asıl enerji kaynağı ve hammaddeyi oluşturduğu bir makineleşme çağıdır. Kömür, buhar ve makinenin birleşiminin ortaya çıkardığı Sanayi Devrimi önemli ekonomik, siyasal ve toplumsal dönüşümlere yol açmıştır. İnsanların tarım ve hayvancılık yaptığı, kendi kendisine yettiği, büyük çoğunluğun kırsal kesimlerde yaşadığı bir dönemdir. Ancak adına fabrika denilen ve insan gücünün az kullanıldığı, çoğunluğun makinelerle üretim yaptığı bu üretim yerleri enerjiyi fosil yakıt denen kömürden sağladı. Bir anda fabrika bacalarından çıkıp havaya karışan içi kimyasal gazlarla dolu olan duman hiçbir ülkenin tahmin etmediği kadar büyük çevre felaketlerine sebep oldu. “Örnek Japonya’da Minimata köyünde yaklaşık ikiyüzbin kişi kimyasal maddelerden etkilenerek hastalandı veya öldü.” Bu örnekler dünyada çoktur. Herkes hatırlar 1990’lı yıllarda gazeteler, Televizyonlar hep ozon tabakası deliğinden bahseder, bir çok hastalığa maruz kaldığımızı söylerdi. Tabi bütün bunların ne olduğunu akıllı telefonlardan, İnternetten, bilgisayarlardan araştırılabilir. Bunlardan bize ne, niye böyle bir şey yazalım, düşünelim, bize bir şey olur mu bundan, Benim fabrikam mı var, Olan düşünsün demeyelim. Hani bir söz vardır “Geliyor gelmekte olan”. Evet ! Dün Memlekete çok kar yağardı, Ormanlarımız boldu, av hayvanlarını avcılar her ava çıkarken bulabilirdir. Bu gün ahırımıza hayvan bağlayıp hayvancılık yapmaksak neredeyse hayvanı televizyonlarda göreceğiz. Ekmeğimizi kendimiz yapardık. Ambarımız buğday doluydu. Bu gün Ekmek bakkalda satılmasa neredeyse aç kalacağız. Yumurta, süt vb. aynı durumda. İnsanın aşırı kazanma hırsı diğer ismiyle kapitalist sistem, sonunda adına Küresel ısınma, İklim değişikliği denen kendi eliyle oluşturup büyüttüğü koca canavarı ortaya bıraktı. Şimdi hem kendisi hem de herkesi etkilemektedir. Daha önce Yüzellibin yılda 1 derece yükselen dünyadaki hava sıcaklığı son Yüzelli yılda 1.5 derece yükselmiş durumda. 2010 yılından bu yana Dünyanın her tarafı kaynıyor. Geçen yıl orman yangınları ile boğuşuyorduk, Bu yılın daha ilk yarısında aşırı sellerle, depremlerle boğuşuyoruz. Aman dikkat. Büyük çevre felaketlerini önlemek ve oluşan çevre sorunlarına çözüm bulmak, içinde yaşadığımız yüzyılın önemli gündem maddelerinden birisi olmuştur. Ancak 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren küresel boyutlara ulaşan çevre sorunları ile mücadelede pek de başarılı olunduğu söylenemez. Çevre sorunlarının çözümüne bu sorunlara neden olan insanoğlunun davranışlarını değiştirmekle başlanabilir. Bunun en etkili yolu ise eğitimdir. Eğitim, makbul vatandaş yetiştirmenin önemli bir aracıdır. Günümüzde makbul vatandaş aynı zamanda ekolojik vatandaştır. Ekolojik vatandaş kendi haklarını koruduğu gibi doğanın da haklarını koruyan vatandaştır. Bunun için sorumluluk alır. İçinde yaşadığımız dünyayı korumak ve geleceğe taşımak için aktif rol oynar ve adalet duygusuyla hareket eder. Bu yeni vatandaşlık anlayışının bireylere kazandırılmasında öğretmenler önemli bir rol oynamaktadır. Çocukların ekolojik vatandaş olmalarında özellikle okulöncesi öğretmenleri, sınıf öğretmenleri, sosyal bilgiler öğretmenleri ve fen bilimleri öğretmenleri etkili olmaktadır. Öğretmenlere gidin sorun. Zorlayın onları. İnanın onlarda bu ilgiden çok mutlu olacaklardır. Biz eğitimi seven insanlarız. Bizim babalarımız kendi okulunu kendisi yaptı. Bu okullarda hala eğitim devam ediyor. Her meslekten kasabamızda sayısız insan yetişti. Artık senede birkaç gün kalıp tatil yapılacak yer değil kasabamız. Yerel yöneticilerimize, çalışanlarımıza destek olalım. Kolaylaştıralım onların işlerini. Tabiki amaca hizmet ettiği müddetçe. İyi de biz neler yapabilirz ! Çaresiz değilsek topraklarımızı satmak yerine ekeceğiz. Ağaçlandıracağız. Memlekete her geldiğimde artan fidan, ağaç sayısını görünce memnuniyetim artıyor. Evlerimizi asla dere kenarına, ekilen arazinin ortasına yapmayacağız. Uygun yerler bulacağız. En sağlıklı evler eskilerin yaptığı taş, kerpiç ahşap evlerdir. Gerekirse onarıp orada oturacağız. Kendimizi betonun içine hapsetmeyeceğiz. Suyumuzu boşa harcamayacağız. İsraf etmeyeceğiz. Gelecek nesillerinde bunda hakkı var. Hayvanlarımızı arttıracağız. Arazimize hayvanlar için bolca yem bitki ekeceğiz.Mazot pahalı, yem pahalı elbette. Gerekirse kara sabanla. Bu sözü yabana atmayın. Yarın Traktörü bile çalıştıramayacağız. Ama bu mazotun pahalı olmasından değil. Başka sebepler var. Yaşayıp göreceğiz elbette. Arazimiz Cevize, Zeytine, badem fidanına uygun. Bolca ekilmiş ama biz inadına arttıracağız. Kenarlarına Ladin Katran fidanlarının dikimini ihmal etmeyeceğiz. Bunlar Sağlık malzemesidir. Bunlar hem bu günün hem geleceğin meyveleri… Bu örnekleri arttırmak mümkün. Yaşlılarımızın yanına oturarak o kültür direklerinin elini öpüp ne dersiniz desek inanıyorum ki onlarda kıymetli o kadar bilgi var ki. Hiç sevmediğim, ama bildiğini söylemekten çekinmeyen ABD'nin 45. Başkanı Donald Trump 2018 yılında şöyle diyordu “ Benim bütün amacım her ABD vatandaşına 2.5 dönüm bir arazi içinde hiç kimseye muhtaç olmadan ayakta kalacak ürünü yetiştirmesini sağlamak için mücadele etmektir” Petrolden, enerjiden bahsetmiyor. Sadece ekimden, tarımdan bahsediyor. Bunun üzerinden dünyada yıkımı büyük olan onlarca olay geldi geçti. Siyasi görüş ayrılıkları kültür zenginliğidir. Ama amaç birliği bizi bir yapar. Bizi biz yapar. Kısır çekişmeler huzur bozar. Ne derler dök eteğindeki taşı da öyle konuşalım. Evet eteğimizdeki taşları dökelim. Dolsun aramızdaki huzursuzluk çukurları. İyiliklerle, çalışkanlıkla, güzelliklerle anılalım bizden sonrakiler tarafından. Çünkü başka alternatifimiz yok. Sevgiyle Kalın Yılmaz ORTA-Arkeolog-Sosyolog
Bu haber 713 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |