Kazancı Haber (.Bir haberden daha fazlası.)
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORUM

EN ÇOK OKUNANLAR

KAZANCILI   EFE  HALİL’İN  (GILDIR)  MACERA DOLU HAYAT HİKAYESİ

KAZANCILI EFE HALİL’İN (GILDIR) MACERA DOLU HAYAT HİKAYESİ

Tarih 13 Eylül 2023, 16:40 Editör İbrahim Şahin

Halil hocalar sülalesinin temsilcisi, son isim sahibi olan, ailesi “efe” lakabıyla anılan Gıldır Halil, dar gelirli bir aile olarak yayla korumacılığı (deşduvan) ve ağaların tarlalarını ortakçı olarak ekip biçerek hayatını sürdürmüştü

 

 

KAZANCILI   EFE  HALİL’İN  (GILDIR)  MACERA DOLU HAYAT HİKAYESİ

 

Kazancı arazisinin güney sınırları ve bazı alanların mülkiyeti konusunda Anamur Yörükleri ile elli  yılı aşan süre içinde yaşanmış olan kavga ve çatışmalar sırasında en büyük bedeli ödeyen kişi Yukarı mahalleden Gıldır Halin (Yılmaz) olmuştur.

Halil hocalar sülalesinin temsilcisi, son  isim sahibi olan, ailesi “efe” lakabıyla anılan Gıldır Halil, dar gelirli bir aile olarak yayla korumacılığı (deşduvan) ve ağaların tarlalarını ortakçı olarak ekip biçerek hayatını sürdürmüştür.

Halil Yılmaz’ın yayla korumacısı olduğu 1948 yıllarında, Gurdla ile Kırkkuyu sınırı kavgaları yaşanmış, Gurd Goca’nın kafatası parçalanmış, Anamur savcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonunda Silifke Ağır Ceza Mahkemesinde, Hacı Muhtar (Hasan Erdem), Gıldır Halil, diğer korumacılar ve köy bekçisi aleyhine ceza davası açılmıştır. Bu davanın duruşmalarına toplu halde ve yaya olarak Silifke’ye gidip gelişleri, duruşmada yaşanan olaylar önceki yazılarımızda yer almıştır.

Yaylalarımızın  Bozdağ, Katırini, Payamlıtepe, İlabadı, Kızılalan  yörelerindeki kavgalarda, ekinlere, yurtlara, kovanlara ve hayvanlara verilen zararlar, karşılıklı şiddet uygulamaları ve silahlı çatışmaların baş  sorumlusu olarak Anamur savcılığına yapılan şikayetlerde Gıldır Halil ismi yer almıştır. Böylece gören görmeyen Gıldır Halil ismini öğrenmiş, “Kazancının Efesi,  Bozdağın Fedaisi, Kırkkuyu Korumacısı” gibi isimlerle anılmış, hatta, Yörük kadınlarının yaramaz çocuklarını korkutmak için “uslu dur, bak Kazancılı Efe Halil geliyormuş” dediği anlatılırdı.

Bu olayın benzeri bir durumun, yine Yukarı Mahalle’den bir dönem korumacılık yapan Pambık Mustafa (Peker) için de söylendiğini duyardık. Gençliğinde, Körkuyu, Ğüğül tepesi ve Akkuyu çevresindeki Yörüklere göz açtırmamış, her an her yerde olacakmış gibi insanlara korku salmıştır. Kömürlü obası kadınlarının çocuklarını “Sus, bak Pambık geliyormuş”  diye korkutmaya çalıştıkları anlatılırdı.

Kavgalı dönemde Kazancı’ya gelmekte olan bir Yörük, Aybaham pınarında karşılaştığı bir köylümüze “Pambık nasıl bir adam?” diye sorar. Bizim Kazancılı, adama  Sivricebelen tepesini göstererek “Şu dağı gördün mü, işte Pambık Mustafa bu dağ gibi bir adam” demiş, Yörük korku içinde yürüyüp gitmiş.

Anamur Savcılığı şikayet dilekçelerinde her olayın sorumlusu gösterilen Gıldır Halil’i getirtip ifadesini almaya karar verir. Ermenek Savcılığına yazarak, ifade için kişinin gönderilmesini ister. Gıldır Halil kuşkulanır, ama, sadece ifade vereceksin geleceksin diye razı edilir. Anamur’a kendi ayaklarıyla giden Hail Yılmaz savcılıkta ifade verirken kapıya bir gurup jandarma ve polis dizilir. Savcı aniden “tutuklama kararı” verir ve bizim efeyi yaka paça ceza evine yollar.

Cezaevi aracı sokakta ilerlerken Halil efe “Ben ne tuzaklara geldim, ah kafam” diye yanmaktadır. Halil ağayı esas şaşırtacak olay ceza evinde karşılaşacağı manzara olacaktır. Ceza evi koğuşuna ayak basan Halil ağa karşısında Körkuyu’da kavga ettiği Malaklar ve Çopurlu köylerinden 5 kişi ile karşılaşır. Bir olay nedeniyle tutuklu olan bu kişiler Kazancılı can düşmanlarını karşılarında görünce “gökte aradığımız adamı ceza evinde bulduk” diyerek sevinirler.

Adamlar avlarını yakalamış avcı gibi kasılmaya, bir bahane bulup saldırmaya hazırlanırken, Halil efe, içinden “Bu adamların kışkırtma ve hakaretlerine, saldırılarına hiç karşılık vermeyim, sabırla davranayım”  diye karar alır. Sabah olunca,  “yeni gelen ilk gün sabahı törenle tıraş edilir” diyerek Halil Efeyi sandalyeye oturturlar. Kaşlarını sıfıra vurular, bıyığının bir tarafını alırlar, diğer tarafını bırakırlar, yüzünü de aynı şekilde tıraş edip bırakırlar. Hiçbir şeye itiraz etmez.

Bahçeye çıkan Halil ağa tek başına kıyıda köşede dolaşmaktadır. Bir ara avlunun demir kapısı önünden geçerken dışarda bir tartışma olduğunu anlar. Anahtar deliğinden bir şeyler görmeye çalışır. Geri çekildiğinde iki kişi karşısına dikilerek “iki buçuk lirayı çıkar” derler.  Ne parası olduğunu sorunca “Delikten bakma parası” derler. İtirazsız ödemeyi yapar.

Halil efe hiçbir baskıya karşılık vermeden gün sayar. Bir ara tuvalete giderken, koridorda ellerinde sopalarla çevresini sararlar.  Kendilerine yalvarmasını isterler. Kendisinin anlatımlarına göre, hiçbir hareket yapmaz, ellerini yana açar, dimdik durur ve “Vurun lan vurun, öldürün, sağ kalırsan hepinizi tek tek parçalayıp ciğerlerinizi köpeklere yedirmezsen bana da Efe Halil demesinler” diye bağırır. Bu beklenmedik davranış ve tehdit karşısında şaşkınlığa düşen adamların elleri havada kalır. Bu seslere gelen görevliler ve mahkûmlar olayı kapatırlar.

Hapishanede intikamlarını alamayan beş kişi dışarda hesaplaşmaya karar verir. Tahliye olurlarken Gıldır Halil tahliye olursa bize haber uçurun diyerek ayrılırlar. Gün gelir bizim tutuklu tahliye olur. Haber uçurulmuş, avcılar Kervan alanında beklemektedirler. Gıldır Halil yaya olarak Kazancı’ya dönerken bu beş kişi Kervan Alanı mevkisinde yolunu keser ve ellerindeki soplarla ve keserlerle öldüresiye döverler. Kafasına keserle vururlar, kemikleri, kasları ve sinirleri eziliyor. Ölüm derecesine gelince bir eşeğe bindirip yola bırakırlar.

Kazancıya Gıldır Halil’in  yörükler tarafından öldüresiye  dövüldüğü, koma halinde olduğu haberi  ulaştığında halta büyük bir öfke patlaması olur. Bir gurup yanına palanlı bir at ve tahtadan ölü taşıma tezgâhı olan sal alarak yola çıkmıştır. Halk taşan öfkenin etkisiyle yollara düşer. Bu olay sırasında köyde olan ve yaşananlara tanıklık eden dayım Tahsin Tombul’un anlatımından, tüm Kazancılıların Garain önünde toplandığını, beklemenin sonunda Halil Ağanın omuzlardaki salın üzerinde uzaktan göründüğünü,  zamanın tellalı Kerimenin Osman rahmetlinin “Geliyoooor, geliyooor, Kazancının Efesi geliyor, dağların bekçisi, cesur adam geliyooor” diye heyecanı artırmaya çalıştığını öğreniyoruz.

Salın üzerinde baygın, kanlar içinde ve yarı ölü halinde görüntüsünün üzüntüyü daha da artırdığını, bazı akil kişilerin “Bu dayak, aslında Halil’e değil Kazancılılara atılmıştır” diyerek birlik ve beraberliği pekiştirmeye çalışırlar. Halkımız, yaralının evine kadar taşınması, tedavisine başlanması, zorlu süreçte aileye yardımcı olunması için herkes seferber olmuş, yiyebileceği çorbalar, pekmez helvaları (heyre), et suyu ve sütler evine taşınmıştır. Zamanın birlik ve beraberlik hikâyelerini rüya görüyor gibi dinliyoruz.

Koma halinde olan Halil Efe eski usul tedavi yöntemleriyle tatlı bir hamur içine yatırılır, her tarafın yara iyileştirici merhemlerle kaplanır, ılık suyla masaj yapılır. Aylarca sırt üstü hamur içinde yatar, un çorbası dışında bir şey yiyemez, yutkunamaz, gevemez, içemez yarı ölü şekilde yaşar. Bu zorlu süreçte sadece 5 kişiden intikam alacağı günü düşünür.

Bu olayları anlatırken sanki yaşıyormuş gibi etkilenen Halil ağa, bazen de gülümseten şeyler anlatmıştır. Ceza evinden duruşma için adliyeye getirildiğinde, parmaklık kapı dışından bir gurup “Kazancılı Efe Halil geliyormuş, bir bakalım” diye konuşuyorlarmış. Araçtan inip binaya doğru yürürken, dışardan seyreden bir kadın “Kazancılı Efe Halil dedikleri bu mu? Ben de dev gibi biri sandım, uşaklar, bu adam çarpık bacaklı bir cüceymiş” diye söyleniyormuş. Bunları anlatırken kendisinin de dinleyenlerle birlikte güldüğü söylenir.

Zaman geçer Halil Efe iyileşir, Anamur tarafına yıllarca gidemez, fakat intikam alacağı beş kişinin yüz şekilleri, sesleri ve vurdukları darbeleri beyninde kayıtlıdır. Bir yaz günü yayla korumacıları Ünlü Süleyman ve Tırnovalı Durmuş Körkuyu’dan yasak sahada otlayan iki deveyi sürerek Öreğenli Kayağal (Akyokuş başında)  mandırasına getirirler. Bir müddet sonra devenin sahibi ve beş kişiden biri olan Malaklarlı Kör Kerim’in Mustafa deveyi almak için gelir. Gıldır Halil biraz aşağıdaki Mihrabın yaka denilen yerdeki tarlasında arpa biçmektedir.

Korumacı Süleyman Ünlü görünen noktaya giderek “Halil senin adamlardan biri burada, haberin olsun” diye bağırır. Bu safhaları bizzat korumacıdan dinlemiştim. Halil ağa, biraz sonra bir hışımla elindeki sopayla görünür ve sopayı direk adamın kafasına vurur. Bu arada sopayı sırtına indirirken  “Çıkar ulan delikten bakma parası diye aldığın iki buçuk lirayı” diye bağırmaktadır.

Adam çaresizlik ve geçmişte yaptığı yanlışların ezikliği içinde cebinden para çıkarır. Paraların en küçüğü 5 TL değerindedir. Adam 5 TL’yi uzatınca Halil Efe  parayı almaz ve istediği paranın 2.5  TL olduğunu söyleyerek sopayı tekrar vurur. Adam ağlarken 10 TL uzatır. Bu parayı da kabul etmez ve sopayı tekrar vurur. Bu sırada para olayının halledilmesi için korumacı Ünlü Süleyman parayı bozar. Adam bu sefer 2.5 TL’yi Halil ağaya uzatır. Hail ağanın amacı para almak olmadığından eliyle parayı almaz ve adamın parayı taşın üzerine koymasını söyleyerek sopayı tekrar vurur.

Merhum Ünlü Süleyman amcanın bana bizzat anlatımına göre, mani olmasalar adamı orada öldürecek ve bir yığın sorun ortaya çıkacaktır. Araya girerler “Halil bu kadar yeter” derler ve saldırıyı durdururlar.  Adam develeri alp gider, altı ay sonra öldüğü haberi alınır. Aradan yıllar geçer, düşmanlık unutulmuştur. Bu hasımlardan birinin değirmene geldiğini duyan Halil ağa hemen Cükçü Mustafa’ya (Gürbüz)  koşar, durumu anlatır ve gece Aybaham çıkışına saklanacağını ve adamı döveceğini söyler. Cükçü Mustafa, Halil ağayı sakinleştirmeye çalışarak, düşmanlığın geçmişte kaldığını, yeniden kavga başlatmanın akılsızlık olacağını söyler ve gidip evine yatmasını tavsiye eder. Bu cevaba çok sinirlenen Halil ağa söylenerek gider, gece bir kavga olayı yaşanmaz.

Yıllar sonra bir gün, Halil Efe,  birkaç kişi ve ağası olan Efe Hüseyin’in evinin önünde sohbet etmektedir. Hasım 5 kişiden Çopurlulu Yusuf, yanında Kazancılı biriyle Aybaham’dan  gelip Yukarı mahallenin içinden Dere Kahve‘ye gitmektedirler. Sohbet edenlerin yanına gelince adam selam verir. Halil Efe çömelmiş ve yere baktığı halde beyninde kayıtlı olan bu sesi duyduğu an ayağa fırlar ve adama yumruğu yapıştırır. Kimse ne olup bittiğini anlayamaz, şaşkınlık yaşanır. Araya girenler “Evimizin üzerinde misafire saldırılmaz” diyerek Halil efeyi mahalden uzaklaştırırlar.

Kazancılı Efe Halil veya Bozdağın Fedaisi Kazancılı, bizim Gıldır Halil amcamız son günlerinde çok duygusal bir insan olmuştu. Gençlerden ve bizden beklentileri çok yüksekti. Hasımları olan beş kişiden biri hakkında hiçbir bilgi edinemediğini ve göremediğini, ikisine en azından bir kaç darbe vurarak intikamını aldığını, değirmene gelen birini elinden kaçırdığını anlatır teselli bulmaya çalışırdı.

Coğrafyamızın, sınırlarımızın korunması, beklenmesi ve savunulmasında görev almış, bu mücadelelerde çeşitli bedeller ödemiş olan cesur  tüm korumacılarımızın hepsini saygı ile anıyoruz. Mekânları cennet olsun,

 

Derleyen-Yazan  : : Av. Naci SÖZEN

                                      Kazancı/ERMENEK

Bu haber 82 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Güncel Haberler

Çatalbadem Roma Şarap Atölyesi

Çatalbadem Roma Şarap Atölyesi Şarap atölyesi Kazancı Kasabamız Çatalbadem mahallemizde Roma Bizans dönemine ait bir Şarap Atölyesi dir.

YABANCI SANMA BENİ

YABANCI SANMA BENİ Yabancı sanma gardaş beni Sürümüze dalan kurt aynı

ANKET

Alanya İl olursa Kazancı bağlansın mı




Tüm Anketler

HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI29 Eylül 2023

HABER ARA


Gelişmiş Arama

© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez.

RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi