| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
![]() Bir Cana Dokunmak
““Ya öğreten , ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol….” der Buhari’de geçen bir hadiste Gönüller Sultanı Hz. Peygamberimiz. İNSAN HAYATINA DOKUNMAK İnsan Hz. Allah’ın yarattığı yaratıklar içerisinde mükemmel bir varlıktır. İlk dokunuş, yani ilk dış etki Allah tarafından gerçekleştiyse insan hâlihazırda kendi varlığıyla özdeş değil, bunun yerine bir başka oluşun etkisiyle ortaya çıkmış ve varlığını bu dış etki sayesinde sürdüren bir canlıdır. Bu konuda Hz. Ali’nin şu sözlerine bir bakalım; Derdin Sendedir bilmezsin, Devada Sendedir görmezsin, Sen Kendini küçücük bir cirim sanırsında, Bütün alem sende dürülmüştür de bilmezsin.
Aynı sözlerin benzerini Yunus Emre şu şekilde dile getirir;
Beni bende demen, bende değilim, Bir ben vardır bende, benden içeru.
Özellikle insanı oluşturan genel çerçevenin Allah olduğunu kabul edersek bakmamız gereken bir diğer yer pek tabii ki tasavvuf edebiyatıdır. 13. yüzyılda başlayan Divân Edebiyatı ile birlikte, Türk Edebiyatı’nda insanın varlığı ile alakalı tüm konular Allah’a çıkıyordu. Dolayısıyla insanın kendini tanıması, bir bakıma Allah’ı da tanımak demek oluyordu. Çünkü insanın varlığının özünü oluşturan tüm nitelikler, yine tasavvuf şairlerine göre, en temelde Allah’tan geliyordu. Esasında insan nedir, sorusu tasavvufun fikirsel olarak temelini oluşturuyor, fikirden pratiğe geçişte ise bu sorunun cevabını bulmak için belli yöntemler baş gösteriyordu. Bu pratiklerin ilki ise ölmeden önce ölmektir. Tasavvuftaki karşılığı da “fenafillah”tır. İnsan gerçek ve asıl varlığa ulaşmak istiyorsa kendini tüm canlılardan ve tüm dış etkilerden soyutlamalıdır. Yani ölmeden önce ölmelidir ki aynası olduğu asıl varlığa ulaşabilsin, buradan hareketle de kendi varlığının özünü tanısın. -Pekala bu böyle anlatılıyor da niçin insanlar kendisini tanıma gayreti içinde bulunmuyor ? -Niçin kendisini ön planda tutarak büyük çoğunluk devamlı başkalarını eleştirme içinde bulunuyor? -Niçin meydana gelen bir olumsuzluğu giderme imkanı varken ilgisiz kalınarak olumsuzluğun büyümesine fırsat veriliyor? - Niçin aynı yerde yaşadığımız diğer insanların çektikleri sıkıntılar, acılar bizi rahatsız etmesi gerekirken buna kayıtsız kalınıyor? İnsan hayatında mutluluklar (evlilik, doğum, ihtiyaç olupta ele geçen bir meta yani mal vs.) varken, hüzünlerde beraberindedir. (depremler, seller, ölümler veya ayrılıklar vs.) Hayatın içinde bunların hepsi vardır. Bunlarla beraber yaşamak toplumsal sözleşme denen devletle, milletle vardır. Birlik beraberlikler içinde vardır. Yalnız değil beraber ve birlik içinde anlam kazanır. Eğer bu noktada birine ihtiyaç duyuluyor ise bu noktada Aile danışmanlığı vardır. Aile danışmanlığı, aileyi, üyelerin etkileşim halinde olduğu dinamik bir sistem olarak ele alır. Bireysel danışmanlıkta bireye odaklanılırken aile danışmanlığında aile sistemi danışan olarak kabul edilir. Aile danışmanlığında aile üyeleri arasındaki iletişim, işlevsel olmayan davranışları değiştirme ve ailenin olumlu değişime direnciyle baş etmeye odaklanılır. “Bir Can’a Dokunmak” aslında tüm mesele bu. Bu durum bir eğitim sistemidir. çevresine yardım etmek, sıkıntılarına bir nefes olabilmek, kararan aynalarımızın buğusunu biraz giderebilmektir amaç. Bir adam, okyanus sahilinde yürüyüş yaparken denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve ‘Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun?’ diye sorar. Topladıklarını denize atmaya devam eden kişi ; ‘Yaşamaları için’ yanıtını verince adam şaşkınlıkla ‘iyi ama binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki?’ der. Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi ; ‘Bak ,onun için çok şey değişti’ karşılığını verir. Bir can’a dokunmak işte böyle bir şeydir aslında. Devam eden hayatımızı mutlu, huzurlu bir şekilde yaşanır halde tutmaktır amaç. Onun için her zaman yeni bir şeyler öğrenmek başkalarının ağzına amaçsız bakmaktan iyidir. Kuru kuruya değil de hep düşünerek, araştırarak, bilinçli gözlemler yaparak yola devam etmek, vuslata ermektir. “Ya öğreten , ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol….” der Buhari’de geçen bir hadiste Gönüller Sultanı Hz. Peygamberimiz. İnsan yaşam yolculuğunda daima öğrenen bir varlık olduğu için iki rol arasında sürekli gidip gelir aslında. Ya öğretendir yada öğrenen. Ya öğretmendir yada öğrenci. Öğretirken de öğrenir aslında. Çocuklarınızın yanında öğretmen, anne babanızın yanında öğrenci. Ve bu hayat boyu devam ediyor. Sadece okulda, sınıfta olan bir rol değil, oraya sığacak kadar da basit değil. Sokakta, markette, bahçede, her yerde devam ediyor. Yaşam alanının her yerinde var. Bayramda yıllardır görüşmediğimiz bir akrabamızı ziyaret ettik. Konuşma esnasında kurduğu birkaç cümle, hayat tecrübelerinden elde ettiği birkaç kitabın özetiydi sanki. Bu roller için üniversite bitirip yüksek lisans yapmak şart değil. Hayatın kendisi büyük bir okul zaten. Bilge öretmen Ak Şemsettin’in, İstanbul’un Fatih’i olan öğrencisine öğüdüne bir bakalım; “Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, yol onun üzerinden geçer. Sen dağ olmaya heveslenme, asla gururlanma. Yol ol ki herkes senin üzerinden geçerken, sen dağların bile üzerinden geçesin.” Bir can’a dokunma yolculuğuna katılan herkese gönülden teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. Bu vesile ile geçmiş olan Ramazan Bayramınızı canı gönülden kutluyorum. Vefat edenlere de Hz. Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. İhtiyacı olan kim varsa telefonumdan ulaşabilir. Varsa mutlaka bilgi paylaşımı yaparız. Bu bir gönül işidir. Sevgiyle Kalın. Yılmaz ORTA (Uzlaştırmacı)Arkeolog- Sosyolog Aile Danışmanı-(0505.346.91.47) Bu haber 249 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |