| ||||||||||
| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
![]() Kazancı Kızılalanda Tıbbi ve Aromatik Bitki
Konya Selçuk Üniversitesi ve Kazancı Belediyesinin ortak projesi olan Kazancıda kültür bitkileri üretimi için çalışmalar hızla devam ediyor. Konya Selçuk Üniversitesi ve Kazancı Belediyesinin Kazancı Kızılalan mevkisinde kültür bitkileri üretiliyor. --------------------------------------------------------- Para Dergisi'nden Erkan Kızılocak'ın haberine göre Tıbbi ve aromatik bitki pazarının büyüklüğü 3 milyar dolara ulaştı. Girişimciye yüzde 75’e kadar hibe desteği veriliyor... Önceleri doğadan rasgele toplanan bitkiler artık özel olarak yetiştiriliyor. İhracat talebi patlayan defne, kekik, biberiye tarımını diğer bitkiler izliyor. Para Dergisi'nden Erkan Kızılocak'ın haberine göre,Türkiye’nin hemen her bölgesinden toplanıp değerlendirilen bitkiler var. Ancak özellikle iki bölge katma değerli bitki çeşitleri açısından ciddi potansiyele sahip: Akdeniz ve Ege. İl bazında ise Bolu, Kastamonu, Tokat, Amasya, Gümüşhane, Karaman, Konya, Mersin, Adana, Antalya, Gaziantep, Isparta, Burdur, Afyon ve Denizli önemli bitki toplama alanları olarak dikkat çekiyor. Yakın zamana kadar dağlarda ya da kırsal bölgelerde geleneksel yöntemlerle toplanan şifalı bitkiler, son yıllarda belli bölgelerde özel olarak yetiştirilmeye başladı. Kontratlı (sözleşmeli) üretimin yanı sıra birçok girişimci firma kendisi de bizzat bu tarımı gerçekleştiriyor. Şifalı bitki üretimine ilgi sadece yerli firmalarla sınırlı değil. Türkiye’nin zengin potansiyelini gören birçok uluslararası firma da doğrudan ya da dolaylı olarak bu alana yatırım yapıyor. Plantasyonu yani tarımı yapılan bitki çeşitleri, tüketim talebindeki artışa göre şekilleniyor. Örneğin defne, nane, kekik, adaçayı ve biberiye gibi ihracat potansiyeli artış gösteren bitkiler başı çekiyor. Yine ekinezya, melisa, pasiflora gibi kökeni Türkiye olmayan bitkilerin de üretimine başlanmış durumda. Karaman Valililiği adına Taşeli Platosu’nda yaklaşık 50 köyü kapsayan coğrafi bölgede tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili araştırma ve geliştirme çalışmaları yürüten Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Kan’ın araştırmasına göre, tarımı yapılan tıbbi ve aromatik bitkilerin sayısı 30-40 civarında. Yıllara göre değişmekle birlikte tıbbi ve aromatik bitkiler arasında en fazla ihraç edilen kekiğin büyük bir kısmı Toroslar üzerinden doğal alanlardan toplanıyor. Az bir kısmı ise İzmir, Manisa, Denizli, Antalya ve Isparta gibi illerde yetiştiriliyor. Keçiboynuzu Antalya ve Mersin sahil kesiminden; kuşburnu Amasya, Tokat, Gümüşhane’den; defneyaprağı ve meyan kökü Hatay, Mersin, Gaziantep ve Kahramanmaraş’tan; kapari, melisa, adaçayı, kantaron, dağçayı gibi bitkiler Karaman, Antalya, Mersin, İzmir, Manisa, Denizli ve Balıkesir’den toplanıyor. Gül, Isparta ve Afyon; kimyon Konya, Eskişehir ve Ankara; rezene, kişniş, anason, çemen ve haşhaş ise Burdur, Denizli, Afyon, Isparta ve Konya gibi yörelerde yetiştiriliyor. YATIRIMCILARI ÇEKİYOR Doç. Dr. Yüksel Kan, iki yıldır tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili Ar-Ge çalışması yapıyor. Bu çalışmanın amacı, söz konusu alana yatırımcı çekmek ve girişimcilere yol göstermek. Kan, bu çalışmalarda verim ve kalite bakımından öne çıkan bitkilerin tespit edildiğini vurguluyor: “Özellikle ekinezya, tıbbi nane, adaçayı, meryemana dikeni, melisa, kantaron, kekik, tıbbi papatya gibi son yıllarda en çok talep gören bitkilerle ilgili Avrupa farmakopesine uygun, dünya standartlarında sonuçlar elde ettik. Biner metrekarelik alanlarda deneme üretimi yapıldı. Üretici ve sanayiciye, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, paketlenmesi ve değerlendirilmesiyle konularda her türlü destek veriliyor.” Karaman’a bağlı Taşeli Platosu’nda kısmen mikro klima özelliği olan Bucakkışla, Çukur, Narlıdere gibi beldelerde organik tarıma uygun enginar üretim çalışmaları dikkat çekiyor. Kan, Toroslar’ın ülkemizin tıbbi ve aromatik bitkilerin gen kaynaklarını oluşturduğunu vurguluyor. Tıbbi ve aromatik bitki üretimi, genelde Türkiye’nin farklı bölgelerindeki küçük aile işletmeleri tarafından yapılıyor. Doç. Dr. Yüksel Kan, ekonomik ölçeklerde üretim yapılamadığı için pazarlama sıkıntıları yaşandığına dikkat çekiyor. Bununla birlikte son yıllarda tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili Ar-Ge ve profesyonel üretim çalışmalarının hızlandığı gözleniyor. Nitekim bu gelişmeye bağlı olarak yıllardır atıl halde bulunan Toroslar’da organik, sertifikalı tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimi başlamış durumda. ENDEMİK BİTKİLER DAHA AVANTAJLI Akdeniz Ağaç Orman İhracatçılar Birliği Başkanı Bülent Aymen, son yıllarda doğal bitki tarımında bilinçlenmenin arttığına dikkat çekiyor. Özellikle ihracatta yoğun talep gören kekik, biberiye, defneyaprağı gibi ürünlere yönelik tarımsal uygulamalar öne çıkıyor. Halen Türkiye’de tarımsal üretimi yapılan 30-40 civarında endemik bitki çeşidi bulunuyor. Aymen’e göre burada en önemli amaç, ihracatta aranan standartlarda ürün kalitesine ulaşmak. Bu da özel alanlarda üretimi önemli kılıyor. Keza doğadan toplanan bitkilerde aynı kaliteyi yakalamak daha zor. Bülent Aymen, bu doğrultuda Tarsus-Mersin arasında kalan bölgede özellikle kekik ve biberiye yetiştirildiğini belirtiyor. Türkiye’nin defne ve kekikte dünyanın bir numarası olduğunu vurgulayan Aymen, “Ancak markalaşmadığımız için genelde başkaları adına (private label) üretip yurtdışına gönderiyoruz” diyor. Bu alanda doğrudan ve dolaylı olarak 10-15 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Ancak Aymen, meyankökünün Türkiye’de şerbet yapımı dışında kullanılmadığına dikkat çekiyor. Oysa bu ürün Avrupa ve Amerika’da sigara sanayisinin ana hammaddelerinden birini oluşturuyor. Yine Türkiye’den gönderilen meyankökü çubukları Avrupa’daki marketlerde satılıyor. Meyankökü, bitki çaylarında ve ilaç sanayisinde de kullanılıyor. PARA, ESİN KAYNAKLARI OLDU... Yeni iş fırsatları ve girişimler konusunda sık sık haber yapıyoruz. Nitekim dergimiz, bu alanda bir grup yatırımcıya esin kaynağı olmuş. Karaman’ın Ermenek ilçesinde ekinazya, melisa, adaçayı, nane, kantaron ve pasiflora yetiştiren Aromed şirketinin 4 ortağından biri olan Mustafa Ergovan, dergimize gönderdiği e-mail’de şöyle diyor: “Biz farklı alanlarda eğitim almış, profesyonel yöneticilerdik. Ama bir girişimde bulunmak istiyorduk. Piyasayı araştırdık. Bu alandaki yayınları takip ettik. Para dergisinin yayınları bize esin kaynağı oldu. Ermenek’te geçen yıl başladığımız deneme üretiminden başarılı sonuçlar alınca, bu yıl 150 dekarlık alanda kontratlı tarım yapma kararı aldık. Gelecek yıl bu alanı 500, 2013 yılında ise 1.000 dekara ulaştırmayı amaçlıyoruz. Üretimin bir kısmı yurtiçinde bitkisel çay, kozmetik ve sağlık sektörüne pazarlayacağız. İhracat için de halen Avrupa Birliği ülkelerinde görüşmeler yapıyoruz.” Ergovan, Tarım Bakanlığı’ndan bu alandaki girişimcilere fide desteği ve dönüm başına 25 TL teşvik verildiğini hatırlatıyor. Yine damla sulama için faizsiz kredi sağlanmasının da kendilerini bu işe teşvik ettiğini sözlerine ekliyor. MARTIN BAUER, SÖZLEŞMELİ ÜRETTİRİYOR 2004 yılında Türkiye pazarına giren ve 2006’da İzmir Torbalı’da bir üretim tesisi kuran Alman bitki çayları üreticisi Martin Bauer, ülkemizden yılda 2 bin ton civarında ihracat yapıyor. Şirketin ihraç ettiği ürünler arasında adaçayı, ıhlamur, ısırgan otu, melisa, anason, rezene gibi bitkiler başı çekiyor. Martin Bauer Türkiye Genel Müdürü Akın Palazoğlu; Adana, Şanlıurfa ve Trakya bölgelerindeki toplam 400 hektarlık alanda sözleşmeli tarım yaptırdıklarını söylüyor. Türkiye’de 750 ton civarında yıllık üretime ulaşan firmanın, dünya genelinden yılda 60 bin ton hammadde tedarik ettiğini belirtelim. KEKİK VE DEFNE TALEBİ PATLADI Türkiye’den ihraç edilen tıbbi ve aromatik bitkiler arasında son yıllarda kekik, defneyaprağı, adaçayı ve biberiye öne çıkıyor. Avram Aji, Ege Bölgesi’nde bu alanda deneyimli bir isim. Daha önce Ege Ağaç Mamülleri ve Orman Ürünleri İhracatçılar Birliği’nin başkanlığını da yapan Aji, Türkiye’nin yıllık kekik ihracatının 10 bin tonlara çıktığını vurguluyor. Oysa çok değil 5-10 yıl önce 1.000 tonlara bile ulaşılamıyordu. Yıllık ihracat defneyaprağında 8 bin, adaçayında 1.500, biberiyede de 300 tona çıkmış. Türkiye’nin geçen yılki toplam tıbbi ve aromatik bitki ihracatı ise 270 milyon doları bulmuş. Aynı zamanda Figsan Yönetim Kurulu Başkanı olan Avram Aji, sarmaşık yaprağı, meyankökü, tavşanmemesi kökü, çuha çiçeği gibi bitkilerin ihracatını yapıyor. Bu bitkileri Doğu ve Güneydoğu bölgesinden toplatan Figsan’ın Adapazarı ve Gediz’de iki kurutma tesisi bulunuyor. Aji’ye göre, bu ürünler yakında birer tarımsal emtia haline gelecek. 3 MİLYAR DOLARLIK PAZAR Şifalı bitkiler, baharattan bitki çaylarına, ilaçtan kozmetiğe çok geniş bir yelpazede kullanılıyor. Halen dünya çapında 60 milyar dolarlık bir pazardan söz ediliyor. Türkiye’de ise bitkilerin toplanması, işlenmesi, ihracatı ve ithalatıyla beraber yaklaşık 3 milyar dolarlık bir pazar oluştuğu tahmin ediliyor. Hatta ihraç edilen birçok ham bitkinin cinsellik ve zayıflama ürünleri olarak Türkiye’ye ithal edildiği hesaba katılırsa bu pazarın 4-5 milyar dolarlara çıktığı bile söylenebilir. Şifalı diye tabir edilen bitkilerin en önemli satış kanallarından biri de kuşkusuz aktarlar. Aktarlık son dönemde çok hızlı gelişen bir iş kolu haline gelmiş. Tüm Aktarlar ve Baharatçılar Derneği verilerine göre, ülke genelindeki aktar sayısı 6 bine ulaştı. Dernek Başkanı Ayhan Ercan’a göre, neredeyse her köşe başında bir aktar açılıyor. Bu durum doğal olarak bitki toptancısı sayısına da yansıyor. Sayıları 50’yi bulan büyük toptancılar İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya bölgesinde toplanmış durumda. Ercan, ithal baharatların da piyasadaki etkinliğinin giderek arttığını, hatta şimdiden yüzde 30 civarında paya ulaştıklarını vurguluyor. İthalatta başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkeleri başı çekiyor. Aktarlık şu ana kadar sadece babadan oğula geçen bir meslek olarak görülüyor, ya da bu işe meraklı kişiler tarafından yapılıyordu. Ancak Ercan, artık bazı üniversitelerde bu alanda eğitim vermek üzere bölümler açılması için çalışmalar yapıldığını ifade ediyor. Bu arada aktarlar, yurtiçinden temin ettikleri dışında çok sayıda bitkiyi ithal de ediyor. Örneğin, Türkiye’de pek üretilmeyen karabiber, tarçın, karanfil gibi baharatlar ithal ediliyor. Karabiber ithalatı yılda 3 bin tona ulaşmış durumda. Ayhan Ercan’ın bu noktada, geçen yıl ekim ayında çıkarılan Sağlık Bakanlığı yönetmeliğine bazı eleştirileri var. Çünkü Ercan’a göre, yeni yönetmelik baharatın açıkta satılmasını yasaklıyor. Ayrıca bitkilerin ilaç olarak tavsiye edilmesi de yasaklanıyor. Örneğin, artık nane bitkisi mide bulantısına çare olarak satılamıyor. “Sofralık bitki” tabiri kullanılması gerekiyor. Ya da bir tüketici aktara gidip boğaz ağrısı için ıhlamur alamayacak. Bunu başka şekilde talep edip satın alabilecek. Ercan, bitkileri el değmeden paketlemenin imkanı olmadığını, ayrıca açıkta satışın küflenmeyi önlediğini savunuyor. ZAYIFLIK ÜRÜNLERİNE HÜCUM Zayıflık ve cinsellikle ilgili ürünler de piyasada yoğun talep görüyor. Her aktar dükkanında bu konuda en az 5 çeşit hazır ürün bulmak mümkün. Ancak en büyük pazarlama kanalı internet. Bu pazarın büyüklüğünün 1 milyar doları bulduğu söyleniyor. Çoğu ithal olan ve cinsel gücü artırdığı iddia edilen bu ürünler genelde Uzakdoğu menşeli. Yerli bitkiler de var ama bunlar Türkiye’den gittikten sonra işlenip farklı isimlerle tekrar ithal ediliyor. Aroma Bitki’nin sahibi Herbalist Tarkan Güveloğlu, İstanbul’da sırf bu çeşit ürünler ithal eden 40-50 ithalatçı firma olduğunu söylüyor. Güveloğlu’na göre, en büyük suiistimal zayıflama ürünlerinde yaşanıyor. Her yıl birkaç ürünle piyasada vurgun yapılıyor: İNTERNETTEN ŞİFA DAĞITIYORLAR Bitkisel ürünlerin en önemli pazarlama kanalının internet olduğunu belirtmiştik. Satışlarının büyük kısmını internet üzerinden gerçekleştiren şirketlerden biri de Aksu Vital. Bu şirket, internet sitesinin yanı sıra eczanelerde Shiffa Home markasıyla 200 farklı ürünün pazarlamasını yapıyor. Şirketin İstanbul’da iki bölgede toptan satış mağazası bulunuyor. İkitelli’de ise bitki işleme tesisi ve Ar-Ge laboratuarı var. Piyasada özellikle zayıflama ve afrodizyak amaçlı ürünlerin talep gördüğünü vurgulayan Yunus Aksu, tedarik süreciyle ilgili şu bilgileri veriyor: “Bir taraftan işin teknolojisini üretmeye çalışırken, diğer taraftan bu ürünlerin saflaştırılmış formlarını kısmen ithalat yoluyla kısmen de kendimiz buradan temin ediyoruz. Hedefimiz tarladan çatala kadar tüm sürecin denetimi. Geçen yıl kudret narı, oğul otu, ekinezya gibi bazı bitkilerin üretimini yaptırdık. Bu ürünlerin kurutulması, öğütülmesi ve formülasyonların hazırlanması gibi süreçleri kendimiz yerine getirebiliyoruz. Bitkisel çayların yüzde 99’unu ise yurtdışından işlenmiş halde Türkiye’ye getiriyoruz.” ORGANİK KOZMETİKÇİLER Bitkilerin bir diğer önemlibir kullanım alanı da kozmetik sektörü. Ancak bu pazarın halen büyük bölümü ithal ürünler tarafından domine ediliyor. Bu ürünlerin menşesi ise çoğunlukla Avrupa. Bu alandaki nadir yerlilerden Sağlık Gıda Yatırım, 2009 yılından bu yana İstanbul Küçükköy’deki fabrikasında Rare Blossom’ markasıyla tamamen bitki karışımlarından kozmetik ürünler üretiyor. Rare Blossom Pazarlama Müdürü Vildan Mert, kozmetikte kullanılan en yaygın bitkilerin zeytin yaprağı, buğday özü, shea fındığı, mamaku yaprağı, hodan, lavanta, nane, söğüt kabuğu, üzüm çekirdeği, karanfil ve çay ağacı olduğunu söylüyor. Ancak Mert, tüketicinin genelde doğal ürünlerle organik ürünleri birbirine karıştırdığını belirterek aradaki farkı şöyle açıklıyor: Piyasadaki en yaygın organik kozmetik ürünler el, ayak ve yüz bakımıyla ilgili. Vildan Mert, Rare Blossom ürünlerinin cilt sağlığına zararlı paraben, silikon, yapay boya, sentetik koku gibi maddeleri içermediğini vurguluyor. Mert, “Tamamen organik yağlar, bitki özleri, balmumu gibi doğal maddelerden oluşan ürünlerimizi, Avrupa’nın en önemli ekolojik sertifikasyon kuruluşlarından ECOCERT’in onayıyla üretiyoruz” diyor. ÜRETİCİYE YÜZDE 75 HİBE DESTEĞİ Tıbbi ve aromatik bitki yetiştirenlere çok ciddi destekler veriliyor. Bu alandaki girişimciler, başta Tarım Bakanlığı Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Hibe Programı olmak üzere kalkınma ajanslarından ve Avrupa Birliği fonlarından finansman sağlayabiliyor. KOBİ ölçeğindeki firmaların yapacağı tarımsal uygulamalara yüzde 75’e kadar hibe sağlanıyor. Dönüm başına 25 TL destekleme primi ödeniyor. Damla sulama için de Ziraat Bankası’ndan 5 yıl vadeli faizsiz finansman sağlanıyor. Organik bitki tarımı yapmak isteyen girişimcilerin izleyeceği yolu sırasıyla şöyle özetlemek mümkün: 70 RUHSATLI ÜRÜN VAR Natura Doğal Besinsel Destek Ürünleri Danışmanı Prof. Dr. İlker Durak, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Türkiye’de ve dünyada şifalı bitkiler son yıllarda moda olsa da Durak, 20 yıldır bu alanda uğraşıyor. Hatta bu ilgiyi akademisyenlikle sınırlı tutmamış, kızlarını bu alanda girişimci yapmış. Önce kızlarından Zahide Esra’yı kimya mühendisi, Nazlı Seda’yı ise ziraat mühendisi olması için yönlendirmiş. Ardından da onların kurduğu Natura Doğal Besinsel Destek Ürünleri’ne danışmanlık yapmaya başlamış. Prof. Dr. İlker Durak, bitkisel destek ürünlerine son yıllarda artan ilgiden memnun. “Tıbbı tedavinin gücü bir noktaya kadar. Bu ürünler tedaviye destek oluyor” diyor. Ürün geliştirme çalışmalarının devam ettiğini belirten Durak, Natura’nın satışlarıyla ilgili ise şu bilgileri veriyor: “Bizim ürünlerimiz daha çok televizyon kanalıyla satılıyor. Meltem TV, Berat TV ve diğer yerel kanallarda reklamlarımız yayınlanıyor. Televizyon reklamlarını izleyenler çağrı merkezini arayıp sipariş veriyor. Satışlarımızın yüzde 95’i böyle gerçekleşiyor. Ancak biz televizyonlara ürünleri direkt vermiyoruz. Dağıtıcı, pazarlamacı firmalar aracılığıyla veriyoruz. Satışlar üzerinden pazarlamacı firmalar belli bir pay alıyor. Son zamanlarda insanlar şifalı bitkilere ilgi gösterdiği için satışlarda artış oldu. Ciro söylemeyeyim ama aylık karımız 10 bin TL’yi buluyor.” BİTKİLERDEN NELER YAPILIYOR Bitkisel tabletler (Destek ürünleri) GELENEKSEL TARIMDAN KARLI Tıbbi ve aromatik bitkilerde sözleşmeli tarım yapmak için öncelikle bir firma bulmak gerekiyor. Bulunduğunuz yöredeki Tarım İl Müdürlüğü’ne başvurarak bu alanda faaliyet gösteren firmalara ulaşmanız mümkün. Aslında firmaların kendisi üreticilere ulaşıyor. Kendi toprağınızla sözleşmeli tarım işine girebildiğiniz gibi, hazineden tarım arazisi de kiralayabilirsiniz. Tarım uzmanlarının hesabına göre, bu bitkiler geleneksel ürünlere göre üreticisine yüzde 50 daha fazla kazandırıyor. Dekar başına en az 1.000 TL kazanmak mümkün. Üretim için ihtiyaç duyulan minimum tarımsal arazi büyüklüğü 5 dekar olarak hesaplanıyor. Bu da bir sezonda en az 5 bin lira kazanç demek. İşte adım adım sözleşmeli tarıma girmenin yolları: Not: Sözleşmeli tarım yapmak isteyen girişimciler, Karaman Valiliği İl Özel İdaresi’ne başvurabilir. Telefon: 0338 226 70 00 60 BİN LİRAYA AKTAR Aktarlık son dönemin en gözde mesleklerinden biri oldu. Belli bir okulu veya kursu yok. Tamamen babadan oğula geçen ya da usta çırak ilişkisiyle öğrenilen bir meslek. İletişim bilgileri Sözleşmeli tarım yaptıranlar Baharat toptancıları /Dünya Bülteni / Bu haber 3451 defa okunmuştur.
|
SON YORUMLANANLAR
HABER ARA |
||||||||
© 1999 - 2023 haber sitemize girilen ve yüklenen yazı, bilgi belge, içerik ve fotoğrafları Kazancı haber her türlü basım yayın kitap broşür vb işlerde kullanabilir sahipleri bu konuda muvakatname vermiş sayılır. ayrıca sitede yayınlanan her türlü veri kazancı haberden izin almadan kullanılamaz. Haber, Köşe Yazıları ve yorumların sorumluluğu sahiplerine ait olup, sitemiz bu konuda herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |