HAYALLERİ RÜZGÂRA VERMEK 31 Ocak 2011
Merhaba Gaziantep Merhaba sevgili okurlar Yüreğimim ve kalemimin erdiğince sizlere İstanbul’dan sesleneceğim. Aslında ben Toros Dağlarının kızıyım. Bundan ötürü zaman zaman yazılarımda dağlardan, Türkmenlerden de söz edebilirin. Nereden ve nasıl, hangi konuyu yazarsam yazayım sevgiyi paylaşmak ve büyütmektir yazmamın anlamı. …… Damladan nehirlere oradan okyanuslara doğru yol alabiliyorsak yazdıklarımızla, okuduklarımızla; o zaman yaşamımız anlam bulacaktır. Okurlarımı ilk yazımla, sevgi ve saygıyla selamlarım. HAYALLERİ RÜZGÂRA VERMEK Hangimiz gözlerimizi kapatarak hayaller kurmadık, hayallerimizin içinde kaybolmadık. En zor yaşamın çarkında dönenlerimizden en kolay yaşamı yaşayanlarımıza kadar; gerçekte eremediğimiz güzelliklere hayallerimizde erdik. Çünkü hayal, umuda basamak, geleceğe plandı. Her yaşta hepimiz için önemliydi. Sıkı sıkı sarıldık hayallerimize. Bazen duygusal olmakla suçlandık bazense geçekçi olmamakla. Hep yerildik. Hiçbir zaman “a ne kadar güzel hayallerin var sakın bırakma” diyen olmadı. Aksine “boşu boşuna hayal kurma, gerçeğini gör” dediler. Gülle gibi başımıza inen sözlerle… Ama gerçeğin bizi ezen yanından kurtulmak istediğimizi anlamadılar. Olumsuz söz ve tavırlar karşısında kimimiz kendimize ve sözün sahibine içten küstük. Kimimizse hayallerimizi rüzgâra salıverdik. Hayallerimizi rüzgâra salıvermenin iki yüzü vardı. Birisi bizi bitiren, diğeri ise bizi çoğaltan yüzüydü. Rüzgârı karşımıza aldığımızda ne yapmak istediğimizin bilincinde olmalıydık. Ama insanın ruh haline duyguların hâkim olduğu anlarda, bilinçten söz etmekte bir hayaldi. Bu bilinçli olma hayalinin kırıntısı bile olsa hala bizimleyse rüzgârda bitmeyecek, estikçe çoğalacaktık. Estik göğe, denize Dağa, taşa, toprağa… Denizde eridik, parladık gökte Ekildik toprağa… Dağ eteklerinde kocaman kaya Yedi iklim sonrası dik ve ayakta… Bir dönem umutlarımı, dileklerimi yitirdim. Öylesine et ve kemik yaşadım. Değil hayal kurmak, yaşamak istiyor muydum bunu bile bilmiyordum. Çünkü yaşamım aniden değişmişti. Yüküm çok ağırdı. Omuzlarım acıları kaldırmaya yetmiyordu. En önemlisi ise yaşam olduğu yerde kalmış, geleceğimi yitirmiştim. Beni geleceğe götürecek olan değerlerim yarım kalmıştı. Ve çoğu bütünlenmeden anıların içinde kaldı. Pek azı da bu güne geldi. Gelenlerin en değerliyse yaşamımdı. Yaşıyordum; öyleyse umutlarım, hayallerim yeniden yoldaşım olacaktı. Beni yaşama bağlayacak ve yaşamımın anlamı olacaktı. Oldular da… Hayallerimin adı yazmak; şiir, deneme, öykü… Hepside gönül dağımın kır çiçekleri… Kokladıkça büyüdüğüm… |